13 Ağustos 2021 Cuma günü Nijerya’nın Jos kentinde bir yolcu otobüsüne yapılan silahlı saldırı sonucunda 22’den fazla Müslüman öldü, 14 kişi de yaralandı. Polis tarafından yapılan açıklamaya göre, Bauchi eyaletinden hicri takvime göre yeni yıl kutlamalarından dönen Müslümanları taşıyan 5 otobüsten oluşan bir konvoy, Irigwe gençlerinden (ağırlıklı olarak Hristiyan) olduğu şüphelenilen bir grup saldırgan tarafından saldırıya uğradı. Diğer kaynaklara göre, saldıranlar Irigwe milisleridir, Müslümanları öldürmek için pala, bıçak ve taş kullandılar.

Müslümanlara yönelik bu yeni korkunç cinayetler, bir kez daha gösterdi ki, Nijerya keskin bölgesel kutuplaşma gibi ciddi güvenlik sorunuyla karşı karşıyadır. Hükümet ve güvenlik yetkililerinin saldırıyı kınaması, hükümetin başarısızlığını örtbas edemez. Çünkü güvenlik ve emniyetin sağlanmasından ve saldırganların yargılanmasından hükümet sorumludur.

Jos ile Nijerya’nın diğer orta ve kuzey bölgeleri, Hıristiyan ve Müslüman gençler arasındaki etnik çatışmalara tanıklık etmektedir. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre, Eylül 2001’de Jos çevresindeki Hristiyan-Müslüman çatışmalarında 913 kişi yaşamını yitirdi. Bu şiddet olayları, Nijerya’yı yoksullaştıran hükümetin yolsuzluğundan, doğal kaynakların siyasi ve sınırlı dağılımından kaynaklanıyor. Buna, yerel ve eyalet yönetimlerinin ayrımcı politikalarını ve yoksul sayılmayan bölgelerde etnik gruplara karşı yapılan ayrımcılığı da ekleyebiliriz.

Nijeryalı Müslümanlara yönelik kötü muamele, çok eskilere dayanıyor ve bir rejimden diğerine miras kalmaktadır. Goodluck Jonathan rejimi, Müslüman topluluğun taleplerini bastırmak için ağır taktikler kullandı. Silahlı kuvvetleri kırsal alanlardan geri çekmek için Muhammed Buhari rejiminin benimsediği güvenlik stratejisi, Jos gibi bazı kentlerin saldırılara, militanlara ve haydutlara karşı daha savunmasız kalmasını sağladı. Boko Haram’la mücadele bahanesiyle Nijerya’daki rejimler, Müslümanların hayatlarını korumaktan daha ziyade Müslümanlara yönelik art niyetli baskılarını artırdılar. Nijerya’daki istikrarsızlık ve iç çatışmalar başta Amerika ve Birleşik Krallık olmak üzere Batılı güçler ürünüdür. Ülkenin petrol kaynaklarını hortumlamak için ülke derinliklerine kadar sızdılar. Sömürgeci İngilizler, Nijerya’nın zenginliğini yağmalamak için kabileler arasına çizgiler çizdiler, anlaşmazlıkları körüklediler. Tüm kısır planlara rağmen Müslüman topluluk, İslami kimliğini korumaya devam ediyor.

İslam’ın çok büyük önem arz ettiği bir ülkede, Müslümanların bu iğrenç cinayetlere kurban gittiğini görmek acı vericidir. İslam, Nijerya ve daha geniş bir coğrafyada zengin bir tarihe sahiptir. Şundan eminiz ki, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulmasıyla Müslümanların kronikleşmiş acıları ve Batı etkisi sona erecektir.