www.advocacy.kg sitesi ve pek çok medyaya göre, Rahmancov'un kızı Borolay 11 Mart 2015 tarihinde Kırgızistan'ın Oş kentinde tutuklandı. 22 yaşında ve iki küçük çocuk annesi olan Borolay, şimdi üç aylık küçük çocuğu ile birlikte Oş kentindeki güvenlik güçlerinin hapishanesinde yatmaktadır.

2013 yazında polis, Borolay bacının evinde arama yapmış, arama sırasında 13 kitap ve 23 CD bulunduğu gerekçesiyle mahkemeye sevk edilmişti. Mahkemede bilirkişi "Bu kitapların radikal fikirler içerdiği ve içinde Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem'den sonra dört Halifenin iktidara geldiği, sonrasında ise Hilafetin sona erdiğini belirten fikirlerin var olduğunu" söylemişti. Buna dayanarak bu kadının davasını mahkemeye sevk etmişlerdi! Oysa bu kitapların çoğu, Kur'an ve hadisi temel alıyordu!

Borolay polise "Ben bu kitapları camiden aldım, içinde yasaklı sözler olduğunu bilmiyordum ve bu kitapları dağıtma gibi bir niyetim de yoktu." demiş, ama polis, onun bu sözlerini kayda değer almamıştı.

Aslında Kırgızistan müftüleri, bu kitapta geçenleri Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak için siyasi çalışma yapan İslami gruplara karşı kullanıyor. Şu an müftüler, vaazlarında bu gibi fikirlere dayanarak insanları Hilafetten uzak tutmak için bu fikirleri yayıyorlar. O halde neden bu müftüler, radikal fikirleri yaymak yüzünden tutuklanmıyor?

Mahkeme, bu tür kitapları evde bulundurmak suçlamasıyla Borolay bacıyı bir yıl şartlı cezaya çarptırdı. Bu ceza, Ceza Kanunu'nun 299. Maddesi uyarınca Borolay bacıya uygun düşmemektedir. Çünkü Maddeye göre bir vatandaş evinde terörizmle ilgili şeyler bulundurur ya da bunların dağıtımını yaparsa cezalandırılır deniyor. Anayasaya göre ise her vatandaş fikirler hakkında bilgi edinebilir, bu fikirlere karşı çıkabilir ya da çocuklarına sağlıklı eğitim verebilir. Cumhurbaşkanı, bu hakların korunması için insanlar tarafından seçiliyor. Bu hakları korumak için ona vekâlet veriliyor. Oysa Kırgızistan'daki kadınlar bu haklardan mahrumdur. Bu bilgileri nereden edinebileceklerini bilmiyorlar! Çünkü Kırgızistan'da yasaklı kitaplar listesi yok. Eğer öyle olmuş olsaydı yasaya göre bu liste her ay en az bir kere medya ve televizyonda yayınlanması gerekiyordu. Aksi halde Borolay bacı gibi masum kadınlar, kitapların içeriğini ve haklarını nasıl öğrenecekler?

Borolay bacıya koşullu cezaya çarptırılan vatandaşın görevlerinin neler olduğunu açıklamadılar. Bu yüzden Borolay bacı, nereye gideceğini bilemedi ve Emniyet Müdürlüğü ile diğer departmanlar arasında sıkışıp kaldı. Bu sıkıntı ve zahmet nedeniyle belirlenen sürede olması gerektiği yerde olamadığını söyledi. Ama buna rağmen güvenlik güçleri utanmadan, sıkılmadan onu tutuklama cesaretini gösterebildiler!

Evet, buna cesaret edebildiler! Çünkü bu kadın, Müslümandı! Böylelikle tüm güçlerin, seçim ve diğer siyasi eylemlerde hesaba katmaları gereken İslami camiaya saldırmış oldular. Bununla onlar, Müslümanların duygularını aşağıladılar! Çünkü İslam'a göre kadın, korunması gereken bir namustur. Bu yüzden Borolay bacıya yapılan saldırı, namusumuza yapılmış bir saldırı gibidir! Biz bu bacıyı şahsen tanımıyoruz, ama ne fark eder? Hükümet, bacılarımıza saldırmaya başladı! Öz bacılarımızın ya da din kardeşlerimizin tutuklanmalarına seyirci kalamayız. Aksine toplumdaki konum ve durumu ne olursa olsun, hatta cumhurbaşkanı bile olsa mümkün olduğunca bu zorbalığın karşısında durmak gerekiyor.

Aksi takdirde biz, Kıyamet günü -Allah korusun- münafıklar, kâfirler, zalimler ya da cahiller ve bu rezaletlere sessiz kalıp razı olan deyyuslar ile haşrolacağızdır!

Bu rezaletleri emreden ya da uygulayan Müslümanlara da deriz ki, kendi bacılarınızı aşağılayarak çocuklarınızı büyütüyorsunuz! Eğer rızkın Allah Subhânehu ve Teâlâ katında olduğuna inanıyorsanız, bilin ki bu iğrenç eylemler Allah'a isyandır. Bu sebeple derhal Allah'a tövbe edin. Aksi halde Allah'ın azabını bekleyin. Şüphesiz Allah'ın azabı çok çetindir.