حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LBu2013BAu20132013u2013MBu2013TRu20130020 |
H. 25 Zilka’de 1434 M. Salı, 01 Ekim 2013 |
Basın Açıklaması Elem Verici Baalbek Olayları İran'ın Ümmete Karşı Giriştiği Günahkâr Etkinliğin Yansımalarından Bir Tanesidir
Baalbek'te yaşanan kanlı çatışma devam ediyor. Geçen Cumartesi günü iyice şiddetlenen olay bugüne kadar şiddetini sürdürüyor. Olayla ilgili tarafların tutumları hâlâ aynı. Bu bağlamda biz aşağıdaki hususları belirtmek isteriz:
Birincisi: Allah Subhanehu ve Teâlâ'nın şu sözünü hatırlatırız: وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا فَجَزَاؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا "Kim bir mümini kasten öldürürse, cezası içinde ebedi kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap ve lanet etmiştir. Onun için büyük bir azap hazırlamıştır."[Nisa 93] Rasûl Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle buyuruyor: بِحَسْبِ امْرِئٍ مِنْ الشَّرِّ أَنْ يَحْقِرَ أَخَاهُ الْمُسْلِمَ، كُلُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ حَرَامٌ دَمُهُ وَمَالُهُ وَعِرْضُهُ "Kişiye şer olarak Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeter. Her Müslüman Müslümana kanı, malı ve ırzı haramdır."
İkincisi: Şeriat bir durumda katledeni mazur gördü. O da nefsi müdafaa durumudur. Rasûl Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: من قاتل دون نفسه حتى يُقتل فهو شهيد ومن قاتل دون أهله حتى يُقتل فهو شهيد "Kim canı uğruna öldürülünceye kadar savaşırsa, şehittir. Kim de ailesi uğruna öldürülünceye kadar savaşırsa o da şehittir."
Üçüncüsü: Baalbek'te cereyan eden olay, diğer bölgelerde cereyan eden olayların aynısıdır, mezhepçilik kin ve nefreti açıkça ortadadır. Ama bu kin ve nefretin sorumluluğunu kimin üsleneceği net değildir. Şüphesiz İran partisi, bundan birincil sorumludur. Kesinlikle bu, onun suçudur. Zira İslami ümmetin düşmanı Şam zorbası Esed'i destekledi. Esed'in İslam'a, Müslümanlara ve Şeriata azılı bir düşman, Allah'a, Rasûl'üne ve müminlere de ihanet içerisinde olduğunu gayet iyi biliyor. Esed'e verdiği destek sonucunda Müslümanların kalplerinde kendisine karşı kin ve nefretin oluşacağının da farkındadır. Suriye devrimcileriyle savaşmaları için savaşçılarını Suriye'ye gönderdiğinde şiddetin Lübnan'a sıçrama tehlikesinin önüne geçmek için bunu yaptığını düşündü. Basiret sahibi herkes bu sözün yalan olduğunu bilir. Çünkü o bu eylemiyle Lübnan'ın çok geniş bir kesimini kışkırtacağını ve şiddeti Lübnan'a taşıyacağını biliyordu. Bunu bildiği için şehirlerin giriş çıkışlarına barikatlar koydu. Ülke halkına potansiyel şüpheli olarak baktı ve ona göre davrandı. Kendini yönetici ilan etti, gençlerine halkı tutuklama ve hiçbir denetim, gözetim olmaksızın soruşturma ve aşağılama yetkisi verdi.
Dördüncüsü: Lübnan'daki resmi otorite kalıntıları, güçsüz olmalarının ya da İran partisinin kendilerine üstün gelmesinin onları sorumluluktan muaf tutamayacağını bilmeliler. Yine İran partisinin, ülke halkıyla çatışmak ve yok etmek amacıyla hizmetine amade kıldığı resmi otoritenin uzantı ve ortakları olduğunu da bilmeliler. İran partisinin zorba ve zalim Esed'e desteğini sürdürmesi, resmi kurumlarını göndermesi, otorite figüranlarının suç hanesine yazılacaktır. Ahirette Allah Subhanehu ve Teâlâ huzurunda, dünyada da kullar karşısında çaresiz oldukları özrü fayda vermeyecektir. Çünkü çaresiz iseniz bir kenara çekilin ve sizin anayasal meşruiyetinize sığınan kimselerden örtüyü kaldırın.
Son olarak Bekaa'da İslami Kuvvetler toplantısı sonrasında bir bildiri yayınlandı. Katılımcılar arasında Hizb-ut Tahrir'den bir temsilci de vardı. Bildiri de geçen bazı ayrıntılarla ilgili yorumlar Hizbe ulaştı. Bildirinin nihai şekline görüş belirtmeyeceğimizi açıklamak isteriz. Bu açıklamamız Baalbek'te olup bitenlere yönelik tavrımızı belirtmek için yeterlidir.
Ahmed el-Kasas
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |