حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Lübnan Vilâyeti
Medya Bürosu
No: LBu2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201301 |
H. 3 Rabi’-ul Âhir 1436 M. Cuma, 23 Ocak 2015 |
Basın Açıklaması Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti Medya Bürosu Başkanı Sayın Ahmed el-Kasas'ın Trablus'ta 23 Ocak 2015 Tarihinde Cuma Namazı Sonrasında Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e Destek ve Sadakat Gösterisinde Yaptığı Konuşmanın İçeriği
يَا أَيُّهَا النَّبِيُّ إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا وَدَاعِيًا إِلَى اللَّهِ بِإِذْنِهِ وَسِرَاجًا مُنِيرًا "Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak (gönderdik)." [Ahzab 45-46]
-Kuşkusuz Allah Subhânehu ve Teâlâ, Peygamberleri insanları karanlıktan aydınlığa çıkarsınlar diye gönderdi. Hidayete ermek isteyenler onların hidayeti ile hidayete erdiler. Karanlık ve dalalette yaşamakta ısrar edenler ise Allah'a ve O'nun Peygamberlerine karşı savaş açtılar. Bunların Allah'a karşı açılan savaşta kullandıkları en bariz üsluplar, O'nun Peygamberleri ile alay etmekti.
يَا حَسْرَةً عَلَى الْعِبَادِ مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ "Ne yazık şu kullara! Onlara bir peygamber gelmeyegörsün, ille de onunla alay etmeye kalkışırlar." [Yasin 30]
-Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem Risalet'ini insanlara ilan ettiğinde, müşrikler onun dininin sadece ayin ve törenlerden ibaret olmadığını, davetinin toplumu değiştireceğini, dengeleri altüst edeceğini ve alternatif bir hayat tarzı sunduğunu fark ettiler. Bu yüzden acımasızca ona karşı kapsamlı savaş ilan ettiler. Israrla insanların karanlık, sefalet ve dalalette kalmasına, konumlarını ve insanlar üzerindeki egemenliklerini korumak istediler.
-Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem eliyle İslam Devleti kurulduğunda, Raşidi Halifeler ve onlardan sonra gelen Halifeler liderliğinde İslam Devletinin toprakları iyice genişlediğinde, kâfir güçler, gelişmekte olan İslam medeniyetinin karşısında durmak ve genişlemesini önlemek için tüm güç ve enerjilerini seferber ettiler. Ama heyhat heyhat. O, gökyüzü ve yeryüzünün Rabbi tarafından desteklenen bir davetti. İslam'a karşı savaşanlar, Allah'a ve O'nun Peygamberine karşı savaşıyorlardı. Allah'a ve O'nun Peygamberine karşı savaşanların ise, zillet ve hezimete maruz kalmaları kaçınılmazdı.
إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ فِي الْأَذَلِّينَ كَتَبَ اللَّهُ لَأَغْلِبَنَّ أَنَا وَرُسُلِي إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ "Allah'a ve Rasûlü'ne düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar. Allah, "Şüphesiz ben ve Rasullerim galip geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir." [Mücadele 20-21]
-Bugün aynı sahne yeniden tekrarlanıyor. İşte küresel, bölgesel ve yerel küfür güçleri, Allah'ın dininden ve Risalet'inden alıkoymak için ittifak kurdular, dayanışma içine girdiler. Paris'te "Hepimiz Charlie'yiz" sloganı altında onların dayanışma gösterileri, içlerinde gizledikleri kini ve İslam'a karşı gerçek tavırlarını en iyi şekilde ifade eder. Onlar, açıkça ve net olarak şöyle dediler: Hepimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve diğer peygamberlere hakaret eden gazeteyiz. Yeni bir yaşam biçimi, hayat, toplum ve devlet sistemi olmak isteyen yükselen İslam karşısında tek vücuduz, demek istediler.
-Keşke sahne sadece Charlie gösterileri ile kalsaydı! Aksine ülkemizin yöneticileri de İslam'ın ve Müslümanların toprakları içinde kendi batıllarını haykırmaya başladılar! İşte Mısır Firavunu, Ezher alaycılarını İslam'ı reforme etmeye davet ediyor. Onun zebanileri, uydu kanalları aracılığıyla utanmadan açıkça Allah'ın Kitabı, Rasûlü'nün Sünneti ve beğenmedikleri Şeriatın hükümleri ile alay ediyorlar. Burada zavallı Lübnan'da Müslümanları temsil ettiğini iddia eden bir grup da "Ben Charlie'yim" başlıklarını yayımlamak için gazetelerine talimat verdiler! Bütün insanlara "Ben Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem ile alay eden gazeteyim" derken bu lider nasıl liderliğini koruyabiliyor?
-Bir de İslam'ın inkâr edip tanımadığı zorbalar adına konuşan din adamları kurumları ortaya çıktı. Bu saray mollaları altından sandıkları devrik koltukları oturarak "Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e hakaret, hoşgörü, bağışlama ve görmezden gelinerek karşılık bulmalıdır." diyorlar. Bununla onlar, İslam'a iftira atıyorlar, İslam'a karşı cesurca davranıyorlar. İslam'a, onun Peygamberine ve ümmetine hakaret edenlerin değirmenine su taşıyorlar. Bağışlama, güç ve kuvvete sahip olmayan, İslam ve onun Peygamberi ile alay edildiğinde onu savunacak maddi otoriteleri olmayan savunmasız kişilere aittir. Otorite, güç ve kuvvet sahibi Müslümanların yöneticileri ise, dünya devletleri sponsorluğunda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e yapılan hakareti ve Kurana küfrü görmezden gelemezler. Aksine bu ülkelerin saldırganlıkları karşısında ne gerekiyorsa onu yapmaları gerekir.
-Dün bir asır önce Fransız aptal bir tiyatro sanatçısı, Fransa içinde Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve İslam ile alay eden bir tiyatro sergilemek istediğinde, Osmanlı Devleti en zayıf zamanında bile Müslümanların Halifesi ikinci Abdülhamit, yapması gerekeni yaptı. Fransa Büyükelçisini çağırdı ve ona ültimatom vererek eğer o tiyatronun oynatılmasına izin verilirse tüm diplomatik ilişkileri kesmekle Fransa'yı tehdit etti. Bunun üzerine Fransa, zoraki tiyatronun sergilenmesini yasakladı. Sonra o tiyatro sanatçısı onu İngiltere'de sergilemeye kalkınca, Halife aynı tavrı İngiltere'ye karşı da sergiledi. İngiltere de o tiyatronun oynatılmasına ebediyen yasakladı.
-Bu hakaretleri bireylerin ya da orada burada ismi şanı duyulmamış gazetelerin yayını olarak görmek, sahtekârlık ve düzenbazlıktır. Birinci derecede sorumlu ve saldırgan, dine, Peygamberlere ve kutsal kitaplara hakaret edilmesine izin veren, teşvik eden, bunları fikir ve ifade özgürlüğü olarak tanımlayan ülkelerdir. Dolayısıyla İslam ümmetinin Charlie Hebdo karikatürlerine yönelik husumeti, aslında Fransız devletine yönelik olmalıdır. Danimarka, Hollanda ve diğer ülkelerde daha önce İslam, Kur'an ve Peygamber ile alay eden yayınlara yönelik tavır da aynı olmalıdır. Bizatihi bu ülkeler, İslam'a, onun Peygamberine ve Kurana hakareti sponsor ediyorlar. Düşman ve hasım edinilmesi gereken bu ülkelerdir. Ama Müslümanların hükümdarları ne yaptılar. Batılı ülkelerin ve yöneticilerinin, İslam'a onun Peygamberine ve ümmete olan düşmanlığı karşısında yerlerini aldılar ve "Ben Charlie'yim" sloganı altında onlarla aynı safta durdular!
-İslam'la, onun Peygamberiyle ve Kuran ile sürekli alay etmek, Batı ülkelerinin İslam'a karşı yürüttükleri bir saldırı biçimidir. Artık bu saldırı çuvala sığmayacak kadar açıktır. Siyasal ve hadaratsal İslam projesi, çürümeye yüz tutmuş Batı uygarlığını, iflas eden ve başarısız olan açgözlü kapitalizmi tehdit ediyor. Gerilemeye başlayan sömürgeci egemenliğin altını oyuyor.
أَمْ يَقُولُونَ نَحْنُ جَمِيعٌ مُنْتَصِرٌ سَيُهْزَمُ الْجَمْعُ وَيُوَلُّونَ الدُّبُرَ "Yoksa "Biz, intikam almağa gücü yeten bir topluluğuz" mu diyorlar? O topluluk yakında bozulacak ve onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır." [Kamer 44-45]
-Ey Müslümanlar! Artık şunun farkına varma zamanınız geldi. Bu dünyada Allah'tan sonra kendinizden başka hiç bir yardımcınız yoktur. Kendinize yardım etmeniz, ancak Rabbinize yardım etmekle olur. Rabbinize yardım etmek de ancak O'nun dinine yardım etmekle olur. Allah'ın dinine yardım etmek de ancak Hilafet Devletini kurmakla olur. O, egemenlik Şeriata, otoritenin de ümmete ait olduğu bir devlettir. O, paramparça olmuş Müslümanları bir araya getiren bir devlettir. O, Müslümanları birbirinden ayıran sınırları ortadan kaldıran bir devlettir. O, Allah'ın Şeriatının egemenliğini yücelten bir devlettir. O, Müslümanların enerjilerini seferber eden bir devlettir. O, Allah'ın ve ümmetin düşmanlarını korkutan, İslam'a, onun Peygamberine ve Kurana hakaret edilmesine engel olan, buna cüret eden ülkeleri cezalandıran bir devlettir. O, hidayet ve nur Risalet'i olarak İslam'ı tüm dünyaya taşıyan bir devlettir. Yaşam biçimi ve bakış açısını yansıtan bir devlet olmadan herhangi bir ümmetin hiç bir değer ve ağırlığı yoktur. İşte sizi bu devlet için çalışmaya davet ediyoruz. Daha önceleri defaatla bu çağrıyı yaptık ve yapmaya da devam edeceğiz.
-Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
إنما الإمام جُنّة يقاتل من ورائه ويُتَّقى به "İmam bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur." İmam, Halifedir. Kalkan ise korumaktır, himaye etmektir ve siper olmaktır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا فَتَعْسًا لَهُمْ وَأَضَلَّ أَعْمَالَهُمْ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ كَرِهُوا مَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأَحْبَطَ أَعْمَالَهُمْ "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz. İnkâr edenlere gelince, onların hakkı yıkımdır. Allah onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır. Bunun sebebi, Allah'ın indirdiğini beğenmemeleridir. Allah da onların amellerini boşa çıkarmıştır." [Muhammed 7-9]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Lübnan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi Road 200, Tarabulus/Tripoli – Lebanon Telefon: 03–155103 / 03–446709 www.tahrir.info |
Fax: 06–629524 E-Mail: ht@tahrir.info |