Geçtiğimiz Cumartesi günü (11/11/2023) Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Olağanüstü Zirvesi’nin sonuçlarının ne olacağını tahmin etmek, derinlemesine bir analize ihtiyaç duymaz. Hain yöneticilerin zirvelerinden ihanet üstüne ihanetten başka ne bekleyebiliriz? Kendi halklarına zulmeden hatta binlercesini öldüren mevcut liderlerin, kendi tebaalarından olmayan Filistinli Müslümanların durumuyla ilgilenmelerini mi bekliyoruz?

Bu hain zirveye katılan Malezya Başbakanı, diğer devlet başkanları gibi Filistin’de derhal ateşkes sağlanmasını önerdi. Müslümanların liderlerinin Yahudileri tarihe gömmek ve yasa dışı Yahudi varlığını ortadan kaldırmak için orduları göndermeleri gerektiği bir dönemde Malezya Başbakanı ateşkes teklif etti. Ateşkes önerisi sorunu asla çözmeyecektir, aksine katliamlarına devam edebilmesi için Yahudi varlığına yeni cephane ve bombalar tedarik etmesine imkân sağlayacaktır. Yani kısa bir moladır.

Ayrıca Malezya Başbakanı, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi Filistin ve Yahudi varlığı için iki devletli çözüm önerisinde bulundu. Bu duruş aslında Malezya’nın önceki başbakanlarının da duruşudur. Bu duruş ABD’yi ve Yahudileri de memnun ediyor elbette! Gerçekten bu duruş ne kadar hain bir duruştur! Soruyoruz, yeryüzünde, topraklarını sömürgeleştirmekle kalmayıp, aynı zamanda evlerine el koyan, ailelerini ve kardeşlerini yaralayan, öldüren sömürgecilere topraklarını teslim etmek isteyen bir millet var mı? Evet böyle bir millet var mı? Kesinlikle böyle bir millet yoktur, dünya üzerindeki en kötü millet bile bunu yapmaz!

Her milletin bir onuru ve şerefi vardır, onur ve şereflerini koruyacaktır, toprakları gasp edildiğinde, aileleri katledildiğinde asla sessiz ve hareketsiz kalmayacaktır. İslam ümmeti de böyledir. Allah onu İslam diniyle onurlandırmış, yüceltilmiş ve bir karış topraklarımızın bile düşmana teslim edilmesini yasaklamıştır!

Ey Malezya Başbakanı! Kendi tarihinizi araştırmıyor musunuz? Malaylar, topraklarını işgal edip sömüren Portekizliler, Hollandalılar, Japonlar ve İngilizlere karşı her seferinde kıyama kalkmışlar, kanları ve canlarıyla vatanlarını ve ailelerini savunmuşlardır! Kahraman Malaylar sömürgecileri topraklarından kovmak için canları pahasına savaşmışlardır. Bu tarihi bilmiyor musunuz?

Size sormak istiyoruz Ey Malezya Başbakanı! Allah’ın lanetine uğrayan Yahudiler veya diğer Allah düşmanları, Malezya’yı sömürgeleştirmek ve ailenizi, kardeşlerinizi öldürmek isteseler, Malezya topraklarının yüzde 90’ını onlara teslim eder miydiniz? Yahudilere, gaspçıya, katile teslim etmeyi kabul ettiğiniz Mübarek Toprak Filistin sizin topraklarınız değil mi? Allah’tan korkun ey Malezya Başbakanı!

Açıkça ve yüksek sesle söylüyoruz ki iki devletli çözümü kabul eden Müslümanların yöneticilerinde artık zerre kadar haysiyet ve şeref kalmamıştır! Ne kadar korkunç ve iğrençtirler! Gerçekten de iki devletli çözüm Mübarek Toprak Filistin’e, müminlere, Allah’a ve Rasûlüne ihanettir, hem de eşi benzeri olmayan bir ihanettir!

Malezya Başbakanı ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı’na Filistin sorununa uluslararası hukuk ve kurumları çerçevesinde çözüm bulunmasını önerdi. Ne kadar absürt bir öneri! Yasadışı Yahudi varlığı ne zamandan beri uluslararası hukuku tanıyor ve saygı duyuyor?

Ey Malezya Başbakanı! Allah’ın lanetine uğrayan Yahudilerin savaş dilinden başka hiçbir dili anlamadıklarını bilmiyor musunuz? Uluslararası yasalar ve mahkemelerinin, Amerika’nın “kontrolünde” olduğunu bilmiyor musunuz? ABD, Yahudi varlığının bir numaralı destekçisi ve hamisidir.

Kur’an ve Hadis’te Filistin sorunu için bir çözüm yok mu da küfür niteliğindeki uluslararası hukuk ve mahkemelere başvurmak zorunda kalıyorsunuz? Kuran’da ve Hadis’te topraklarımızı gasp eden, kardeşlerimizi öldüren suçluyu “cezalandırmak” için bir çözüm yok mu? Aslında Filistin sorunu çözümsüz değildir, ama Müslümanların yöneticileri çözüme başvurmak yerine adım adım ihanete başvurmuşlardır! Yahudi varlığının şimdiye kadar varlığını sürdürmesinin nedeni işte budur.

Bu, İslam İşbirliği Teşkilatı Zirvelerinin, Arap Birliği Konferanslarının veya Müslümanların yöneticilerin düzenlediği konferansların tipik sonucudur. Ünlü bir ilim adamı “İsrail”in aslında Arap rejimlerinin gölgesi olduğunu, bu rejimler ortadan kalktığında bu gölgenin de ortadan kalkacağını söylemiştir. Daha da kötüsü, artık “İsrail”, Arap olsun veya olmasın dünyanın her yerindeki Müslümanların yöneticilerinin gölgesi haline gelmiştir! Bu hain yöneticiler olmasaydı, Yahudiler Filistin halkına kesinlikle zulmedemezlerdi. Gerçek şu ki, Müslümanların yöneticileri Garkad ağacından önce uzun zamandır Yahudilerin “Garkad ağacı” haline gelmişlerdir. Onları Müslüman ordulardan korumaktadırlar.

Ey Müslümanlar! 10.000’den fazla kişinin ölümüne ve 30.000’den fazla kişinin yaralanmasına tanık olan Müslümanların yöneticileri, hala Yahudilerin soykırımlarına seyirci kalıyorlar ve gün geçtikçe de laf ebeliğinde uzmanlaşıyorlar! Filistin’deki kardeşlerinin hayatları ve kanları umurlarında değil. Görünüşe göre sadece “cihat” kelimesi değil, aynı zamanda “insanlık” kelimesi de sözlüklerden silinmiştir! Yapılan tüm muhasebeler ve hatırlatmalar, tıpkı geçirimsiz bir yüzeye su dökmeye benziyor. Artık tek umudumuz Hilafetin yeniden kurulmasıdır. Hilafet Yahudileri mutlaka Kur’an’ın cezasıyla “cezalandıracaktır”! O halde gelin ey Müslümanlar! Hilafeti yeniden kurma çalışmalarına katılın.

Ey Müslüman orduları! Allah Subhânehu ve Teâlâ, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve müminlere açıkça ihanet eden bu yöneticilere daha ne zamana boyun eğeceksiniz? Eğer içinizde zerre kadar samimiyet, cesaret ve cihat ruhu varsa o zaman sizi Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeye çağırıyoruz. Gelin Hilafeti kuralım ve Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayan dindar bir Halife’ye biat edelim. Halife sizi hemen Filistin’e seferber edecektir. Orada dünya ve ahiret izzeti sizi bekliyor.