Malezya hükümeti, 2 Ekim'de aniden petrol fiyatlarına zam yaptı. RON95 benzin ve Dizel, 20 kuruş arttı. RM 2.10 ve RM 2.00 olan eski litre fiyatı, şimdi RM 2.30 ve RM 2.20 kuruş oldu. Her zamanki gibi yapılan bu zammın yerinde olduğunu kanıtlamak amacıyla hükümet, saçma sapan nedenler öne sürdü. İç Ticaret Kooperatifler ve Tüketim Bakanı Datuk Seri Hasan Malek, "Biz, sorumsuz gruplar tarafından yapılan sızıntı ve kaçakçılığı azaltmak istiyoruz. Sıkıntı ve soruna neden olmak gibi bir niyetimiz yok. Ama 2020 yılına kadar ülkenin bütçe açığını sıfıra indirmek amacıyla finansal rezervleri güçlendirmek gerekir." dedi.

İleri sürülen neden ne olursa olsun, bu zam kesinlikle kabul edilemez. Çünkü zam ekstra yük getirecektir. Domino etkisi yaratarak piyasadaki diğer mal fiyatlarında, özellikle günlük tüketim mallarında artışa neden olacaktır. Ki bu da insanlar üzerinde yükü daha da artıracaktır. Şeri hüküm açısından ise hükümetin bu icraatı, İslam'a açıkça aykırıdır ve bu nedenle haramdır. Petrol, kamu mülkiyetidir. Diğer bir deyişle insanlara aittir. Dolayısıyla petrol fiyatlarındaki artış, belirli kişilerin, şirket veya hükümetin yararına olursa, gerçekten bu bir baskı üslubudur ve İslam'a göre haramdır. Petrol gelirinden elde edilen kar, insanlar arasında eşit paylaştırılmalıdır. Petrol şirketlerine ve hükümete ait değildir. İnsanlar, ülkenin tüm doğal kaynaklarının sahibidir. Hükümetin görevi, sadece bu kaynakları yönetmektir. Müslüman veya Gayrimüslim olsun karın her kuruşu, devletin vatandaşlarına dağıtılmalıdır.

Hizb-ut Tahrir bu vesile ile bütün Müslümanlara petrol fiyat artışının, helal ve haram gözetmeyen açgözlü liderler üreten kapitalist sistemin uygulanmasının sadece bir tezahürü olduğunu hatırlatıyor. Petrol fiyat artışı, kapitalist devlet tarafından gösterilen açgözlülüğün sadece bir şeklidir. Yönetim sistemimiz bu küfür ideolojisi tarafından belirlendiği sürece, insanların çektiği acı ve zulüm devam edecektir. Daha da kötüsü, insanlar bu haksızlığı protesto ettiklerinde, hükümet utanmadan bu icraatın insanlar ve ülke menfaatine olduğu gerekçesini ileri sürüyor. Kuşkusuz Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurduğunda ne kadar da doğru söylemiştir:

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِى الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَ "Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler." ^{[Bakara 11]}

Hizb-ut Tahrir, bu vesileyle baskıcı hükümete Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şu duasını hatırlatır:

اللَّهُمَّ مَن ْوَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئًا فَشَقَّ عَلَيْهِمْ فَاشْقُقْ عَلَيْهِ وَمَنْ وَلِيَ مِن أَمْرِأُمَّتِي شَيْئًا فَرَفَقَ بِهِم ْفَارْفُقْ بِهِ "Allahım! Kim ümmetimin işinden bir şey üstlenir, sonra da onlara sıkıntı verirse, sen de ona sıkıntı ver. Kim de ümmetimin işinden bir şey üstlenir, sonra da onlara nazik ve iyi davranırsa, sen de ona iyi davran." ^{[Ahmed ve Müslim]}

Hizb-ut Tahrir bu vesileyle tüm Müslümanlara kapitalist sistemin neden olduğu sefaletten kurtulmanın tek yolunun, küfür sistemini bir kenara atıp, Allah'ın Kitabı ve Rasûlü'nün Sünnetini tam olarak uygulayacak Hilafet Devletinin gölgesi altında İslam'ın sistemini geri getirmek olduğunu hatırlatıyor.