14 Kasım sabah erken saatlerde Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te siyasi parti Hizb-ut Tahrir üyesi oldukları veya başka bir gerekçe nedeniyle Müslümanların evlerinde arama yapıldı. Bir kaç gün süren aramalar sonrası 80’den fazla Müslüman gözaltına alındı. Günlerce süren sorgulamaların ardından 7 Müslüman tutuklandı. Sorgulamalar sırasında Hizb-ut Tahrir üyesi olup olmadıkları sorusu yöneltildi. 

Hizb-ut Tahrir / Özbekistan’ın ilk şehidi sayılan Ferhat Osmanov’un (Allah rahmet etsin) yakınları, özellikle de eşi Müşerref Khudoiberdiya tutuklandı. Ayrıca akrabası Uza kova Nesibe, kızı Ümide, kocası ve oğulları Muhammed Emin de tutuklananlar arasında. Taşkent İç İşleri Bakanlığının zindanlarına tıkılan tutsaklar, bir hafta boyunca yakınları tarafından ziyaret edilmelerine, kendilerine yiyecek ve kıyafet verilmesine izin verilmedi. Avukatları tarafından bile ziyaret edilmelerine müsaade edilmedi.

16 Kasım tarihinde ROVD (bölge İç İşleri Başkanlığı) yetkilileri adına polis ve soruşturma müfettişi Suhrob Bakhromovich, gözaltına alınan oğlu Nasrullah’ın ardından Dil Dora Agzamova’nın ailesinin evinde arama yaptı. Gözaltına alındığı günden şuana kadar oğlunun nerede tutulduğu hakkında kendisine bir bilgi verilmedi. Oysa ROVD’e teslim edilmeden önce soruşturma müfettişi Suhrob Bakhromovich, Nasrullah’ın annesine oğlunun bir saat içinde geri geleceğini söylemişti. Ayrıca Taşkent Uchtepa ROVD tarafından bir hafta önce tutuklanan Rashodov Muhammed Abdukarimovich hakkında da hiçbir bilgi yok.

20 yıldır Özbekistan zindanlarında tutsak olan Hizb-ut Tahrir gençlerinin yanı sıra bu ev aramaları ve tutuklamalar göstermektedir ki, tiran Kerimov’un ölümü ile ülkede hiçbir değişim olmadı, tağut rejimin suçları aynen devam ediyor.

Özbekistan’ın yeni Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Kerimov döneminde uluslararası toplum tarafından Özbekistan’a dayatılan ablukanın hafifletilmesi amacıyla ülkenin siyasi gidişatının değiştiğini iddia eden uluslararası toplumu ve insanları aldatmaya çalışıyor. Ülkede temaslarda bulunan, uluslararası konferanslar ve bir dizi farklı etkinlikler düzenleyen sözde insan hakları kuruluşları, BM insan hakları temsilcileri ve Avrupa Birliği’nden üst düzey yetkililerin bu eylemleri birer şovdan ibarettir!

Yukarıdaki kuruluşlar ve devletlerin zımnen onayı ile tağut Özbekistan’ın zindanlarında işkenceler olduğu gibi devam ediyor, Müslümanlar öldürülüyor, Müslüman kadınlara zulüm yapılıyor, tutuklanma ve kamuoyu önünde ayıplanma korkusuyla şuan Müslüman kadınlar başörtüsü bile takamıyor. Tutsak anneleri, son günlerde Navoy şehrindeki 64/46 nolu cezaevinde olduğu gibi ibadet ettikleri gerekçesiyle zindanda yatan çocuklarının cinsel organlarına kaynar su döküldüğünü söylediler.

Ey Özbekistan Müslümanları! Rabbimiz Allah Subhânehu ve Teâlâ, Peygamberimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem, dinimiz de İslam’dır. Refah ve kurtuluşumuz İslam’dadır. Sakın tağut ve uşaklarından korkmayın. Zira Allah Subhânehu ve Teâlâ bizimledir. Bu zalim rejimi yok etmek için acele edin! Ve Hizb-ut Tahrir’e katılın, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için çalışın. Çünkü Hilafet, kurtuluş, onur ve yeniden diriliş demektir.