Salı, 03 Cumade’l Ûlâ 1446 | 2024/11/05
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HT–BA–2021–MB–TR–10 H. 23 Şevvâl 1442
M. Cuma, 04 Haziran 2021

Hindistan Ulusal Soruşturma Ajansı, Milyonlarca Müslümanın İnandığı Hilafet Tartışmalarını Suç Olarak Addetti

29 Mayıs 2021’de Hindistan Ulusal Soruşturma Ajansı NIA, 31 yaşındaki Muhammed İkbal’e, İslam ülkesinde Hilafet sistemi hakkında “açık oturumlar düzenlemek ve Facebook’ta kabul edilemez paylaşımlar yapmak” suçlaması yöneltti. Hizb-ut Tahrir, Hilafet sistemi kurmak için çalışıyor. Ajans, suçlamaların diğer ceza yasalarının yanı sıra Hint yasaları da uygun olduğunu söyledi. (Economic Times)

Daha önce de söylediğimiz gibi, Hindistan Ulusal Soruşturma Ajansı yetkilileri, Hizb-ut Tahrir ve üyelerine yönelik terör iftirasında başarısızlığa uğramıştır. Ancak ibret almak, yanlışlarından geri dönmek ve enerjilerini insanlar için faydalı olan şeylere harcamak yerine yine suçlama yalanına başvurdular. Bu, kabalıktan başka bir şey değildir. Kendisini dünyanın en büyük demokrasisi olarak gören bir ülkede, “insanlar arasında tartışma ve Facebook paylaşımı” cezayı gerektiren bir suç olarak kabul ediliyor!

Modi hükümetinin, ırkçı politikalarını uygulamak için güvenlik güçlerini kullanması o kadar ürkütücü hale geldi ki kurumların, çekiç kanunu (Maslow’s Hammer) hastalığına yakalandığını içtenlikle söyleyebiliriz. Öyle ki çekiççi, her problemi birer çivi olarak görür, sonunda etrafındaki her şeyi parçalamaya başlar. Modi hükümeti ve ırkçı politikalarından etkilenen kurum yetkilileri, dinine tutkun, ümmetine sevdalı her Müslümanı ortadan kaldırılması gereken bir tehlike olarak görüyorlar. Bu bakış açısı, devlet organlarının işleyişini etkilemiştir. İnsanların çıkarlarını koruyan ve tehditleri bertaraf eden bir bağışıklık sistemi olmak yerine hastanın vücudunu yiyen mutasyona uğramış bir bağışıklık sistemi haline gelmişlerdir.

Soruyoruz... Hindistan hükümeti, ifade özgürlüğünün anayasal güvence altında olduğunu iddia etmiyor mu? Peki, neden öyleyse yerel polis, “insanlarla tartışan ve Facebook’ta paylaşım yapan” birisini tutukluyor? Peki, neden o zaman polis, bir görüş bildirmekten öteye geçmediğini öğrendikten sonra o kimseyi Hindistan Ulusal Soruşturma Ajansı gibi terörle mücadele birimine sevk etti? Bu nasıl bir adalet ki kendisiyle çelişiyor? Yeni Delhi hükümeti, Yasadışı Faaliyetlerin Önlenmesi Yasası’nın esneklik, sertlik ve aşırılığında daha ne kadar ileri gitmeyi düşünüyor? Akletmiyor mu? Hindistan halkının çeşitli dinleri arasındaki kırılgan barış ve huzuru parçalamak mı istiyor?

Modi hükümetinin Hindistan halkını sürüklediği felaketler ve ölümcül başarısızlıklar daha yeterli değil mi? Peki, neden şimdi işleri daha da kötüleştirmek istiyor? Neden dünya çapında milyarlarca Müslüman ile daha fazla sorun üretiyor? Yeni Delhi’deki hükümet, Hilafetin dünya çapında her Müslüman evinde konuşulan bir kamuoyu haline geldiğinin henüz farkında değil mi? Modi, Hindistan Müslümanlarına şirin görünmek isteyen Gandi’nin Hilafet projesini benimsediğini unuttu mu? Hükümet şimdi Gandi’nin bu eylemini cezayı gerektiren bir eylem olarak mı görüyor?

Biz Hindistan’da aklı başında herkese hükümetin felaket politikalarına engel olmayı öğütlüyoruz. İktidar sevgisinin ve seçmenlerin oylarını alma hırsının Modi ve çevresindekilerin gözlerini nasıl kör ettiğini görmüyorlar mı? İnsanlara Korona salgını tehdidinin sona erdiğini söylediler. İnsanları koruyup kollamak yerine tehlikenin içine attılar, hastalığın yayılmasını önlemek için önlem almamaya teşvik ettiler. Modi ve çevresinin popülist söylemleri, seçmenlerin oylarını almak için çeşitli din mensuplarını birbirlerine kışkırtıyorlar. Bu söylem diğer ülkelerdeki toplulukları parçalamıştır. Şimdi Hindistan’ın istikrarını tehdit ediyor ve ülkedeki nüfusun bileşenleri arasındaki ilişkiyi zedeliyor. Hindistan’daki çeşitli din mensuplarının çıkarı, Müslümanlarla iyi komşuluğu korumayı gerektirir. Çünkü İslam ümmeti ikinci kalkınmasının eşiğindedir. Allah’ın izniyle ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesiyle mutlaka gerçekleşecektir. Ümmet, geri döndüğünde, yaşadığı tüm zulüm ve düşmanlıklara vakıf olacak, kendisine iyilik yapanı da kötülük yapanı da unutmayacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَفَلَمْ يَسِيرُوا فِي الأَرْضِ فَيَنظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ كَانُوا أَكْثَرَ مِنْهُمْ وَأَشَدَّ قُوَّةً وَآثَاراً فِي الأَرْضِ فَمَا أَغْنَى عَنْهُم مَّا كَانُوا يَكْسِبُونَ “Onlar yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuştur, görsünler! Öncekiler bunlardan daha çoktu, kuvvetçe ve yeryüzündeki eserleri bakımından da daha sağlam idiler. Fakat kazandıkları şeyler onlara asla fayda vermemiştir.” [Mümin 82]

Bu nedenle Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi, Hizb-ut Tahrir’in küresel bir siyasi parti olduğunu, Nübüvvet metodu üzere Hilafet kurmak için entelektüel ve politik faaliyetler yürüttüğünü bir kez daha yineliyor. Hizb-ut Tahrir, kuruluşundan bu yana sarsılmaz bir şekilde kani olmuştur ki, derin ve doğru fikirler ancak incelendikten, hayatta uygulanabilirliğini gözlemledikten ve kalplere genişlik verdikten sonra benimsenmektedir. Doğru yaklaşım budur. Fikirler, bireysel ve kolektif davranışları etkiler, onları yüksek davranış haline getirir.

Biz ayrıca, İslam ve Hilafet sisteminin, Hindistan halkı da dâhil olmak üzere insanlığı, bugün koltuklarını ve tahtlarını korumak için halklarını yok eden yöneticilerin keşmekeşliğinden kurtaracak yegâne sistem olduğuna inanıyoruz. Bu yüzden halkına düşkün herkes, Hizb-ut Tahrir’in sunduğu ve Efendimiz Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in yaşadığı hayat sistemine dayalı kapsamlı bakış açısına kulak vermelidir. Hindistan’a İslam’ın adaletiyle yönetildiğini hatırlamak istiyoruz. İslam’ın yönetimi altında barış ve esenlik içerisinde yaşamış, benzeri görülmemiş bir refah sürmüştür. Müslümanların tekrar yeryüzünü imar ettikleri gün yakında gelecektir Allah’ın izniyle. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ إِن مَّكَّنَّاهُمْ فِي الأَرْضِ أَقَامُوا الصَّلاةَ وَآتَوُا الزَّكَاةَ وَأَمَرُوا بِالْمَعْرُوفِ وَنَهَوْا عَنِ الْمُنكَرِ وَلِلَّهِ عَاقِبَةُ الأُمُورِ Onlar ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.[Hac 41]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER