حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HTu2013BAu20132012u2013MMBu2013TRu20130008 |
H. 14 Cumâde’s Sânî 1433 M. Cumartesi, 05 May 2012 |
-Basın Açıklaması- Hizb-ut Tahrir, Aşağıdaki Başlık Altında Küresel Bir Konferans Düzenlemiştir: "Ümmetin Ayaklanması: Kürtaj Planları ve İslamî Projenin Kaçınılmazlığı"
Hizb-ut Tahrir, H. 10. Cumâde'l Âhir 1433 el-Muvafık M. 01. 05. 2012'de Trablus'ta, aşağıdaki başlık altında küresel bir konferans düzenlemiştir:
"Ümmetin Ayaklanması: Kürtaj Planları ve İslamî Projenin Kaçınılmazlığı"
Konferans üç bölümden oluşmuştur; Birincisi: "Arap Dünyası'ndaki Ayaklanmalar: Bunun Sebepleri, Vakıası ve Beklentileri." İkincisi: Kürtaj Planları ve Ayaklanmanın Gidişatının Çarpıtılması." Üçüncü Bölüme Gelince: "Hilafet'in Olduğu İslamî Projenin Kaçınılmazlığı."
Konferans, Celil Alim Ata İbn-u Halil Ebû Raşta'nın kayıtlı konuşmasıyla başlamış olup konuşmada, siyasî arenadaki gelişmelerden bahsetmiş ve bütün zalim tagutların akıbetlerinden ibret almaksızın kayıtsız bir şekilde günahlarına devam ederek Yahudilerin ve sömürgeci kafirlerin çıkarlarını gerçekleştirmek için Allah'a, Resulüne ve müminlere savaş açan dış ajandaların ürünü olan tagut yöneticileri kınamış ve şöyle eklemiştir: "Gözlerin gördüğü gibi görmekte ve kulakların duyduğu gibi duymaktasınız ki; hiç kimse tagutların nasıl bu şekilde yok olup gideceklerini beklemiyordu.. ama sonra yok olup gitmişler ve hiç kimse büyük korku engelinin bu şekilde kırılacağını zannetmiyordu... ama sonra kırılıp gitmiştir. Dolayısıyla bu, kalbi olan ve kulak verip şahit olan herkes için, ölüm, ateş ve demir olmamış olsa bile bugünün devletlerinin, zulmün ve zulümatın yok olmasının çok uzak bir durum olmadığına dair bir beyandır!" Konuşmasının sonunda, ümmet ve ordusunun içerisinde çalışmanın, doğru bir değişimi oluşturmanın tek garantörü olduğu ve bunun dışındakilerin ise Amerika, Suriye halkı tarafından dışlanmış bir hale gelmesinin ardından mevcut ajanı Beşar'ın yerine kendisine yeni bir ajan buluncaya kadar katliamı ve zulmü daha da artırması için Suriye rejimine mühlet verilip teşvik edilmesi babından olduğunu vurgulamış ve şöyle bir eklemede bulunmuştur: "Bu planlar, ne beslemekte ve ne besleyip nede açlığı gidermektedir. Bilakis o, doğru bir değişimi gerçekleştirmeyip dahası korkunç bir katliamı gerçekleştirecek olan dışı rahmet ve içi azap ölümcül bir zehirdir. Zira o, tertemiz tahir kanları yalayarak susuzluğunu gideren bu kasap rejimle diyalog kurmayı dayatmaktadır. Peki, kasap bir rejimle nasıl bir diyalog kurulacak ki?! Ayrıca Amerika ve Batı, bu ümmetin hayrını istemedikleri gibi Hilafet Devleti'nin olduğu Müslümanların devletine komplolar kuranlar, ardından Müslümanların ülkelerini parçalayanlar, onun uzuvlarını koparanlar ve olması neredeyse imkansızken tek olan ülkeler arasına seyahat engelleri koyanlar bizzat onlardır. Ayrıca bu tagut rejimleri ortaya çıkaranlar da bizzat onlardır. O halde ümmetin yapması gereken, kendi gücüne güvenmesi ve bu devletlerden, ajanlarından ve planlarından da sakınmasıdır."
Aynı zamanda konferansa, Mısır, Suriye, Lübnan, Ürdün ve Yemen'den gelen tanınmış siyasetçiler ve aydınlardan oluşan yoğun kalabalık misafirlerle birlikte hizbin Tunus, Yemen, Ürdün, Mısır, Suriye ve Lübnan medya temsilcileri katıldıkları gibi şahsen katılma imkanı bulamayanlar da video aracılığı ile katılmışlardır.
Konuşmacılar, H. 1342 M. 1924'de Hilafet Devleti'nin yıkılmasının ardından sömürgeci devletlerin dayatmış olduğu coğrafî ve siyasî vakıaya katlanmasının ardından Allah'ın bir hak olarak şereflendirdiği önderlik ve liderlik rolünü üstlenmeye başlaması için ümmetin ayaklanmasını, onun vakıasını, arka planlarını, gerçekleştirdiği başarılarını, mücadelesinde karşı karşıya kaldığı zorlukları ve engelleri açıklayıp sunmuşlardır.
Konferansın kapanış konuşmasını Hizb-ut Tahrir / Merkezî Medya Bürosu Müdürü yapmış olup konuşma, aşağıdaki tavsiyeleri içermiştir:
1- Gerçek değişim, Batı'nın siyasî, ekonomik ve kültürel boyutta İslam ümmetine dayattığı durumla ilgili tüm ilişkilerin koparılmasını gerektirmektedir. Zira bunun yapılmaması, yeni şekiller ile yağ ile zehrin karıştırıldığı göz kamaştırıcı sloganlar altında Batılı hegemonyanın devam etmesi anlamına gelmektedir. Nitekim Batılı politika, Makyavelcilikle meşhur olup onlar, ümmete gece gündüz tuzak kuran gerçek düşmanlarken, liderlik konumuna geldiklerinde aldatıcıların çeşitlenmesinde ve akıl hocası görüntüsünde olanların ortaya çıkmasında bir mania görmemektedirler. Aha işte Yahudi varlığı ve onun bitmek tükenmek bilmeyen cürümleri, Batılı liderlerin dostluğunun en iyi kanıtı olmasının yanı sıra onlar, mücrim zalim yöneticilere de destek vermektedirler.
2-Ekonomi yükü ve yardım ihtiyacı bahanesiyle Batı başkentlerini hoşnut etmenin peşinde solumak, Allah'a, Resulüne ve müminlere ihanettir. Zira şayet ümmet, üzerine zorla ve iftirayla musallat olan yöneticilerin şehvetlerine göre değil de İslam'ın hükümlerine göre idare edilseydi, Allah'ın ümmete bahşettiği hayratlar ve servetler onu, insanların gıbta edeceği bir konuma getirirdi.
3- Bütün İslam hükümlerinin tatbik edilmesiyle vücut bulmasının yanı sıra Müslümanların diğer insanlar dışında tek bir ümmet olmasını zorunlu kıldığı gibi vatancı ve demokrasi gibi ateist bayraklar ile İslamla hiçbir ilgisi olmayan diğer beşerî felseflerin kaldırıp atılarak reddedilmlerini zorunlu kılan İsamî hayatı yeniden başlatmayı hedefleyen tek bir ayaklanma olması için ayaklanmaların birleştirilmesi gerekmektedir. Zira İslamî bağ, ümmeti bir araya getirirken maddî laik bağ ise ümmeti parçalamakta ve onu köleliğe mahkum etmektedir.
4- Bu birlik, siyasî olarak tüm ümmetin tek bir Hilafe'ye biat edilmesiyle cisimleşmelidir ki böylece şeri hükümleri tatbik ederek onun gözetimiyle ilgilensin, zayıflara sempati duysun, mazlumlara yardım etsin, adalet, iyilik ve maruf gibi değerleri yaymak için çalışsın, münker ve fücur eylemleri de bastırsın.
5- Hizib daha ilk günden ümmete, Kerim Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in çizgisini takip eden değişim hususunda pratik bir program açıklamıştır. Nitekim son olaylar, hizbin üzerinde gittiği hususun doğru olduğunun kanıtıdır ki oda; gerçek değişimin kafir devletlerin başkentleri için değil de sadece Allah, Resulü ve ümmet için nusret ehlinin dostluğunun kazanılması gerektiğidir. Ayrıca ordu liderleri, büyük kurtuluş savaşında ümmetin yanında yer almak yerine gözlerini Batı başkentlerine diktikleri sürece de değişim, şekli ve yamalı olarak kalmaya devam edecektir.
6- Hizib, içtenlikle Rablerine olan imanla ve bilinçli bir şekilde dinlerinin hükümleriyle silahlanmaları ve dinleri hususunda hiçbir düşüklüğü kabul etmemeleri için ümmete seslenmektedir ki böylece önem verdikleri şey, Batılı liderleri hoşnut etmek değil de Allah'ın rızasını kazanmak olsun. Buda ümmetin evlatlarının üzerine düşenin, Batı'nın arkasından soluyan tahrifçilere ve cahillere engel olmalarının yanı sıra Allah'ın dini hususunda pazarlıkta bulunmayıp yağcılık yapmayarak davet taşıyan muhlislerin ellerinden de sımsıkı tutmaları anlamına gelmektedir.
Ayrıca hizib, artık Hilafet fecrinin doğmasından ve emarelerinin görünmesinden dolayı ordu içerisindeki güç ve nusret ehline de seslenmektedir ki böylece Batı'ya bağlı kalmakta ısrarcı olmasınlar, bilakis Rablerinin rızasını kazanmakta ısrarcı olsunlar ve bu dine nusret vermek ve Allah'ın kelimesini yüceltmek için ümmetin evlatlarının muhlisleriyle birlikte çalışsınlar.
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizb-ut-tahrir.info |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |