Dün gece uydu kanalları, Amerika Başkanı Donald Trump’ın Yahudi varlığının Başbakanını karşılama törenini ve ikili görüşme öncesindeki basın toplantısını yayınladı. Toplantıda Trump, adeta bir soytarı gibi hareket ederek Gazze Şeridi hakkında saçma sapan açıklamalar yaptı, bölgeyi halkından boşaltma ve Amerikan kontrolünü dayatma planını açıkladı.

Amerikan halkının, başkanlarının bu soytarıca açıklamaları yüzünden düştüğü utanç verici duruma şu an değinmeyeceğiz. Başkanlarının, Amerikan halkını tüm dünya önünde komik ve gülünç düşürdüğü ortada. Dünya liderlerinin ve dışişleri bakanlarının bu akıl dışı açıklamaları uluslararası hukuka aykırı bulmasını ya da Uluslararası Af Örgütü’nün Trump’ın açıklamalarını “saçmalık” olarak nitelendirmesini hatırlatmaya bile gerek yok.

Bizi asıl ilgilendiren mesele ve yorum yapmayı hak eden konu, bu akıl dışı açıklamaların hedefi olan İslam ümmetidir. Peki, yöneticilerinin bu açıklamalara karşı verdiği göstermelik tepki yeterli mi? Bu iki densize engel olmak için onların uluslararası hukuka riayet etmeleri ve onu çiğnememeleri yeterli mi dersiniz?

İslam ümmetinin tarih boyunca verdiği gerçek tepki, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve ümmetin cesur liderlerinin duruşlarıyla tarihe kazınmıştır. Örneğin, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Yahudi Beni Kaynuka kabilesi bir Müslüman kadına saldırıp bir Müslümanı öldürdüğünde hemen orduyu harekete geçirerek onları kuşatmış ve ardından onları Medine’den Dera’ya sürgün etmiştir. Örneğin Harun Reşit ümmetin düşmanına “kâfirin oğlu” diyerek sert bir şekilde hitap etmiş ve gerçek cevabın askeri bir harekât olduğunu göstermiştir. Bir ucu düşmanın yanında, diğer ucu halifenin sarayına kadar uzanan güçlü bir orduyu harekete geçirerek düşmanı teslim olmaya ve cizye ödemeye mecbur bırakmıştır. Örneğin Mutasım, bir Müslüman kadının yardım çağrısını duyar duymaz oturup beklemek yerine hemen harekete geçerek intikamını almış ve Amuriye’yi fethetmiştir. Örneğin Selahaddin Eyyubi, ümmeti ve ordularını bir araya getirip Filistin’i Haçlıların işgalinden kurtarmıştır. Filistin’i korumak için Sultan II. Abdülhamid ve diğer büyük İslam liderlerinin sergilediği örnek duruşlar gözler önündedir.

Gazze ve halkına yapılan bu yıkım ve katliam, Yahudi-Amerikan askeri makinesi tarafından, Amerika’nın doğrudan desteği, koruması ve himayesiyle gerçekleştirilmiştir. Eğer Müslüman orduları, harekete geçip Mübarek Toprak (Filistin’den) Yahudi varlığını tamamen temizleseydi ve Amerika’nın bölgemizdeki etkisini kökten kesip atsaydı bu yıkım ve katliam asla gerçekleşmezdi.

Ey Müslüman orduları! Gazze’deki yıkım ve katliamı, ardından Batı Şeria’daki zulmü izlerken damarlarınızdaki kanınız kaynamıyor mu?

Mutasım’ın yiğitliğini yüreğinizde hissetmiyor musunuz? Trump’ın, savaş suçlusu Netanyahu’yu kahraman gibi karşıladığını izlerken, ümmetinize karşı yaptığı aşağılayıcı açıklamaları dinlerken izzet duygunuz hiç mi harekete geçmedi? Oysa sizler bu ümmetin orduları, onun sarsılmaz destekçileri ve koruyucularısınız!

Bu Ruveybida yöneticileri kökünden söküp atmanın, işbirlikçi rejimlerini yıkmanın, İslami yönetimi tesis etmenin, ümmetinizin şerefini ve izzetini savunmanızın zamanı gelmedi mi? Haksızlık karşısında uyumayan, batıla sessiz kalmayan ve dinleriyle ümmetlerinin onurunun çiğnenmesine asla razı olmayan gerçek kahramanlar nerede? İşte fırsat, sakın onu ziyan etmeyin! Hizb-ut Tahrir, açık ve net bir şer’i siyasi vizyonla sizden yardım istiyor. Ona yardım edin ve Nübüvvet Minhacı üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurun. O zaman ümmet, tek bir vücut gibi harekete geçecek ve bu iki küstaha haddini bildirecek, onlara şeytanın vesveselerini unutturacaktır.