Cuma, 20 Şevval 1446 | 2025/04/18
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HT-BA-2025-MB-TR-21 H. 20 Ramazan 1446
M. Perşembe, 20 Mart 2025

Ümmetin Yöneticilerinin Düştüğü Zillet Artık Dayanılmaz Bir Noktaya Ulaşmış Durumda O Yüzden Ümmete Sahip Çıkacak Bir Yiğit ve İntikamını Alacak Bir Mutasım Yok mu?

Yahudi varlığı, Gazze Şeridi’ne yönelik ölümcül hava saldırılarını yeniden başlattı. Son 18 aydaki tüm suçlarını aşan, benzeri görülmemiş bir vahşet işledi. Salı günü şafak vakti, 120 savaş uçağıyla perişan çadırlarında uyuyan, ibadet eden veya sahur için bir lokma ekmek arayan savunmasız insanların üzerine füze ve bomba yağdırdı. Çoğunluğu çocuk ve kadın olmak üzere 420 kişinin şehit olmasına ve 500’den fazla kişinin yaralanmasına neden oldu.

Bu acımasız katliamdan önce, Gazze zaten bir ölüm çemberindeydi! Gıda, ilaç, su, elektrik yoktu, tüm temel yaşam gereksinimlerinden yoksundu! Üstelik ne zaman? Ramazan ayında! Şu mübarek ayda!

Eş zamanlı olarak, savaş uçakları Suriye’nin Dera şehrine elliden fazla hava saldırısı düzenledi. Saldırılarda üç sivil hayatını kaybetti.

Yahudi varlığının bu vahşeti, ABD Başkanı Donald Trump’ın geçmişte yaptığı açıklamaları akıllara getirdi. Baş suçlu Trump, 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı Operasyonu sırasında mücahitler tarafından esir alınanların serbest bırakılmaması durumunda Gazze’ye “cehennemin kapılarını açacaklarını” söylemişti. İşte Yahudi varlığının bu acımasız saldırıları, bu tehdidin sahadaki yansımasıdır.

Allah’ın, kalplerinin taşlaşmış olduğunu söylediği Yahudilerin böylesi bir soykırım suçu işlemesi şaşırtıcı değil. Allah Subhânehu ve Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmuştur:

ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُم مِّن بَعْدِ ذلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً“Sonra kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu.” [Bakara 74] Yahudilerin, Hamas ile yaptıkları esir değişimi anlaşmasını bozmaları ve varılan ateşkes anlaşmasını ihlâl etmeleri şaşırtıcı değil. Nitekim Yüce Allah onlar hakkında şöyle buyurmuştur:

أَوَكُلَّمَاعَاهَدُواْعَهْداًنَّبَذَهُفَرِيقٌمِّنْهُمبَلْأَكْثَرُهُمْلاَيُؤْمِنُونَ“Onlar, her ne zaman bir ahit de bulunmuşlarsa içlerinden bir takımı onu bozmamış mıdır? Zaten onların çoğu inanmazlar.” [Bakara 100] Anlaşmanın uygulanması için garantör olan ülkeleri aldatmaları ve verdikleri güvenceleri hiçe saymaları şaşırtıcı değil, çünkü onlar Abdullah bin Selam’ın dediği gibi ‘yalancı ve iftiracı bir kavimdir’. Aynı şekilde, Yahudi liderlerinin, planlı ve vahşi saldırılarını meşrulaştırmak için utanmazca ve pervasızca yalan söylemeleri de şaşırtıcı değil. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ onlar hakkında şöyle buyurmaktadır:

سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ “Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir.” [Maide 42]

Kur’an-ı Kerim’de yer alan bazı ayetlerde, Yahudi topluluğu hakkında geçmişte sergiledikleri olumsuz davranışlara dair bilgiler verilmekte ve bu tür özelliklere karşı dikkatli olunması yönünde Müslümanlara uyarılarda bulunulmaktadır. Sabah akşam Kur’an’da okuyoruz bu uyarıları! Camilerdeki hutbelerde bile neredeyse her hafta anılıyor: Yahudilerin yalanı, haramla beslenmeleri ve verdikleri sözü bozmaları! Musa Aleyhisselam onlara apaçık ayetlerle geldi ama onlar, onun ardından buzağıya taptılar! Ve bugün… Aynı kavim, artık suçlarını gizlemiyor bile! Kadınları, çocukları, yaşlıları katlediyor, sonra çıkıp övünüyorlar! “Biz yaptık, biz vurduk!” diyerek kibirle meydan okuyorlar! Kendi halkımızdan sandığımız yöneticilerin ve politikacıların onları koruduğunu, desteklediğini, onayladığını, verdikleri sözlere güvendiğini, onlarla anlaşmalar imzaladığını, her defasında anlaşmayı bozmalarına rağmen onlara karşı nasıl da kendilerini küçük düşürdüğünü görüyoruz. Ümmetin yöneticilerinin bugünkü zilleti ve alçaklığı, tarihte eşi benzeri görülmemiş, tarif edilemez bir seviyeye ulaştı. Artık ümmetin yüzüne bakamadıkları, Allah’a ve Rasûlü’ne ihanet ettikleri gün gibi aşikâr.

Ümmetin, Yahudilerin tuzaklarından ve zulmünden kurtuluşun, antlaşmalar veya sözleşmeler yoluyla olamayacağını anlamasının zamanı gelmiştir. Ne saldırıların kınanması ne de yöneticilerin yaptığı göstermelik açıklamalar çözüm olabilir. Ne Uluslararası Adalet Divanı’na ne Birleşmiş Milletler’e ne de diğer uluslararası platformlara başvurmakla Yahudilerden kurtuluş gerçekleşmez. Çünkü bunların hepsi düşmanımızla işbirliği içindedir ve bize karşı komplo kurmaktadır.

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, bizim için güzel bir örnektir. Onun hayatı, bizler için bir kanundur. Yahudilerin Peygamber Efendimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e olan ihanetini ve bu ihanetleri karşısında Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in onlara nasıl davrandığını bilmeyen yoktur. Allah Subhânehu ve Teâlâ onların bu ihanetini Kur’an-ı Kerim’de özellikle de Ahzab Suresi’nde detaylı biçimde anlatılmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

وَأَنْزَلَ الَّذِينَ ظَاهَرُوهُمْ مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِنْ صَيَاصِيهِمْ وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ فَرِيقاً تَقْتُلُونَ وَتَأْسِرُونَ فَرِيقاً * وَأَوْرَثَكُمْ أَرْضَهُمْ وَدِيَارَهُمْ وَأَمْوَالَهُمْ وَأَرْضاً لَمْ تَطَأُوهَا وَكَانَ اللهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيراً“Allah, ehl-i kitaptan, onlara (müşrik ordularına) yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine korku düşürdü; bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir alıyordunuz. Allah, onların yerlerine, yurtlarına, mallarına ve ayak basmadığınız topraklara sizi mirasçı yaptı. Allah’ın her şeye gücü yeter.” [Ahzab 26-27] Haşr süresinde de şöyle geçmektedir:

سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ * هُوَ الَّذِي أَخْرَجَ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ مِن دِيَارِهِمْ لِأَوَّلِ الْحَشْرِ مَا ظَنَنتُمْ أَن يَخْرُجُوا وَظَنُّوا أَنَّهُم مَّانِعَتُهُمْ حُصُونُهُم مِّنَ اللَّهِ فَأَتَاهُمُ اللَّهُ مِنْ حَيْثُ لَمْ يَحْتَسِبُوا وَقَذَفَ فِي قُلُوبِهِمُ الرُّعْبَ يُخْرِبُونَ بُيُوتَهُم بِأَيْدِيهِمْ وَأَيْدِي الْمُؤْمِنِينَ فَاعْتَبِرُوا يَا أُولِي الْأَبْصَارِ * وَلَوْلَا أَن كَتَبَ اللهُ عَلَيْهِمُ الْجَلَاء لَعَذَّبَهُمْ فِي الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِي الْآخِرَةِ عَذَابُ النَّارِ * ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ شَاقُّوا اللهَ وَرَسُولَهُ وَمَن يُشَاقِّ اللهَ فَإِنَّ اللهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ * مَا قَطَعْتُم مِّن لِّينَةٍ أَوْ تَرَكْتُمُوهَا قَائِمَةً عَلَى أُصُولِهَا فَبِإِذْنِ اللهِ وَلِيُخْزِيَ الْفَاسِقِينَ“Göklerde ve yerde olanların hepsi Allah’ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir. Ehl-i kitaptan inkâr edenleri, ilk sürgünde yurtlarından çıkaran O’dur. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allah (O’nun azabı), onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düşürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey akıl sahipleri! İbret alın. Eğer Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, elbette onları dünyada (başka şekilde) cezalandıracaktı. Ahirette de onlar için cehennem azabı vardır. Bu, onların Allah’a ve Peygamberine karşı gelmelerinden dolayıdır. Kim Allah’a karşı gelirse bilsin ki Allah’ın cezalandırması çetindir. Hurma ağaçlarından, herhangi birini kesmeniz veya olduğu gibi bırakmanız hep Allah’ın izniyledir ve O’nun yoldan çıkanları rezil etmesi içindir.” [Haşr 1-5]

Yahudilerden, onlarla birlikte komplo kuranlardan, onlarla işbirliği yapanlardan ve onlara destek verenlerden kurtulmanın tek yolunun, Allah’ın Kitabı’nda emrettiği ve ispat ettiği şekilde olacağı artık gün gibi ortadadır. Bu ise ancak ümmetin, Allah’ın Kitabı ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sünneti üzerine biat edeceği tek bir Halife etrafında birleşmesi ve ümmeti kurtarmak ve düşmanı yerle bir etmek için Allah yolunda cihat ilan etmesiyle mümkündür. Ümmetin evlatlarından güç ve kuvvet ehlinin, bu davayı hayat memat meselesi olarak görmesinin, artık Allah yolunda hiçbir kınayıcının kınamasından korkmamasının zamanı gelmiştir.

Allah’ın kitabından bu ayetleri okuyup da mazlumların feryadına kulak vermeyen, İslam’ı savunmak, doğudan batıya düşmanlar tarafından ihlal edilen Müslümanların kutsallarını korumak için harekete geçmeyen samimi asker ve subaylara hayret ediyoruz. Düşmanlarımız hâlâ övünüyor! “Müslümanları ezdik” diyorlar… “Zenginliklerini yağmaladık, topraklarını aldık, başlarını öne eğdirdik” diye böbürleniyorlar! Neden mi? Çünkü karşılarında ne yiğit var ne koruyan! Ne adam görüyorlar ne asker! Gazze halkının sabrına bakın! Ne imanlarından taviz veriyorlar ne zilleti kabul ediyorlar! Ölümü çıplak göğüsleriyle karşılıyorlar, çünkü biliyorlar: Şehitler ölmez! Rablerinin katında diridirler, rızıklandırılıyorlar! Peki ya siz? Siz niye hâlâ susuyorsunuz? Hani nerede izzetiniz?

وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” [Nisa 75]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER