Pazar, 15 Şevval 1446 | 2025/04/13
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi

No: HT-BA-2025-MB-TR-24 H. 5 Şevvâl 1446
M. Perşembe, 03 Nisan 2025

Şer’i Bakış Açısı ve Siyasi Komplo

Sömürgeci kâfirler ve onların yerli işbirlikçileri olan Ruveybida yöneticiler, Aksa Tufanı Operasyonu’nun ardından ümmetin kalbinde yeniden kıvılcım bulan birlik ruhunu gördüklerinde dehşete düştüler. Zira bir asırdan fazla süredir İslam ümmeti arasına nifak tohumları ekmek ve onları parçalamak için canla başla çalışmışlar, siyasi olarak büyük ölçüde başarılı da olmuşlar ve ümmetin topraklarını elli küsur parçaya bölmüşlerdi. Ancak tüm çabalarına rağmen, Müslümanların kalplerini ve duygularını birbirinden ayırmayı başaramadılar. Milliyetçilik, vatanseverlik, bölgecilik ve diğer aşağılık duyguları körükleyerek ülkeler arasında fitne çıkarmaya, hatta kardeşi kardeşe kırdırmaya çalıştılar. Fakat bütün bu şeytani çabalar başarısızlıkla sonuçlandı. Zira Müslümanlar, Müslüman kardeşleriyle yekvücut oldular, acılarını paylaştılar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu kutlu sözü adeta onlarda vücut buldu:

تَرَىالْمُؤْمِنِينَفِيتَرَاحُمِهِمْوَتَوَادِّهِمْوَتَعَاطُفِهِمْكَمَثَلِالْجَسَدِ،إِذَااشْتَكَىعُضْوتَدَاعَىلَهُسَائِرُجَسَدِهِبِالسَّهَرِوَالْحُمَّى“Birbirlerini sevmekte, birbirlerine merhamette ve birbirlerine atıfet göstermekte müminlerin misali, bir beden misalidir ki, ondan bir uzuv hastalandığında, bedenin sair azasını da uykusuzluk ve ateş sarar.” [Buhari]

İşte bu ümmet tablosu karşısında, sömürgeci kâfir, Müslümanların kukla yöneticileri ve saray alimleri, İslam akidesinin tezahürü olan ve ümmeti kardeş haline getiren, tüm sinsi ve karmaşık entrikalarına rağmen etkileyemedikleri bu asil duygularla nasıl baş edeceklerini kara kara düşünmeye başladılar. Bu nedenle, son dönemde İslam’ın üçüncü temel rüknü olan oruç ibadeti üzerinden Müslümanları bölmeye çalıştılar. Trump ve yandaşlarının isteklerine uygun, şer’i ilmin kesin hükümlerine aykırı fetvalar çıkarttırdılar. Sarayların beslediği din adamlarını bu ihanete alet ettiler! İşbirlikçi yönetimlerin besleme din adamları, Müslümanların Ramazan Bayramı gününü Sykes-Picot anlaşmasının yapay sınırlarına göre belirleyen fetvalar yayınladılar. Ayın doğuş yerlerinin farklılığına itibar edilmeyip bütün Müslümanların aynı zamanda oruç tutmaları gerektiğini belirten “tek hilal ve birlik esasına dayalı” şeri görüşü tamamen göz ardı ettiler!

Bu ihtilafın şer’i değil siyasi, hatta İslam’ı ve ümmetin vahdetini hedef alan bir tuzak olduğunun en açık delili, söz konusu rejimlerin kesinlikle İslam’la hükmetmemeleri, bilakis İslam’a ve İslam’ın gerek muamelât gerekse ibadet alanında uygulanmasına çağrı yapan herkese savaş ilan etmeleridir. Örneğin, o rejimler insanları İslam’ın ekonomik prensiplerine göre değil, kapitalist ekonomik modele göre yönetiyorlar ve bu modeli halka zorla uyguluyorlar. İbadetler konusunda da bu rejimler, ne namazı ne de orucu Müslümanlara farz kılarlar, ne de terk edenlere şer’î cezayı uygularlar. Zenginlerden zekât alıp fakirlere vermezler. İslam’ın diğer hükümlerinde de durum aynıdır. Bu hükümleri ne uygularlar ne de halkı bu hükümlere bağlı kalmaya zorlarlar.

Fakat iş Müslümanları parçalamaya gelince, hemen saray alimlerini devreye sokarak kendi çıkarlarına uygun fetvalar çıkarttırırlar! Tabii ki saray alimleri de her zaman sultanı memnun edecek fetvalar vermeye amadedirler. Ama ümmet, onlara ya da ümmeti birleştirici fetvalarına ya da Mübarek Toprak Filistin başta olmak üzere mazlumlar yardım çağrısına ihtiyaç duyduğunda hemen cüppelerini giyip köşelerine çekilirler. Bu yüzden, onlara karşı uyanık olmalı, ihtiyatla yaklaşmalı ve asla dinimizi onlardan almamalıyız!

Rejimlerin İslam’ın şiarlarına karşı kurdukları komplolar artık apaçık ortada. Bu şiarlar, ümmeti bölme planlarıyla çatıştığı zaman bu komploları daha net bir şekilde görmek mümkün. Bu durum, bu yıl bazı Arap ülkelerinde daha belirgin bir şekilde görüldü. Müslümanlara bayram gününde oruç tutturdular oysa bayram günü oruç tutulması haramdır. Üstelik bu, geçmiş yıllarda fetva veren kendi âlimlerinin görüşlerine de aykırıdır. Örneğin Suriye, Ürdün ve Mısır’daki resmî fıkıh konseyleri, daha önce “hilalin doğuşunda görüş birliği (ittihadü’l-metali)” esasına göre karar vermişlerdir. Yine aynı şekilde, bayramların belirlenmesinde astronomik hesaplamaların kayda değer alınıp alınmayacağı konusunun tartışıldığı birçok sempozyum ve konferansta da hilalin birliği esası benimsenmiştir. Örneğin bunlardan bazıları şunlardır: Ezher Şerif’e bağlı İslami Araştırmalar Akademisi (Mısır), 1966, Ünlü İstanbul Konferansı, 1978, İstanbul Hilal Konferansı, 2016, Kuveyt Konferansı, 1973, Avrupa Fetva ve Araştırma Meclisi, 2009, Dünya İslam Birliği (Râbıta el-Âlem el-İslâmî) Konferansı, 2012.

Bu komplo, Pakistan, Bangladeş, Endonezya ve Malezya gibi Asya ülkelerindeki işbirlikçi rejimlerin muhalefetinde daha net bir şekilde görülmektedir. Bu ülkeler, neredeyse her yıl diğer İslam ülkeleriyle- özellikle Arap ülkeleriyle- orucun başlangıcı ve Ramazan Bayramı gününün belirlenmesinde farlılık göstermekte, hatta sıklıkla Kurban Bayramı günlerinin tespitinde bile anlaşmazlığa düşmektedirler. Bu durum, İngiliz sömürgeciliğinin onlara yüklediği görevi ve bu topraklardaki sorumluluklarını hakkıyla yerine getirdiklerini teyit eder. Zira o rejimler, ümmeti parçalamak ve Müslümanlara her fırsatta birlik olmadıkları izlenimini vermek için yoğun çaba sarf etmektedirler. Oysa Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ“Şüphesiz bu, tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir. Ben de Rabbinizim. Onun için sadece bana kulluk edin.” [Enbiya 92]

Bu Ramazan her şeyi gözler önüne serdi! Yahudi varlığı Gazze’yi kana bularken, ne saray alimleri, ne işbirlikçi yöneticiler, ne de orduları tek kelam etmediler! Müslüman ordular için Filistin’deki halklarına yardım çağrısında bulunmadılar. Ama iş Müslümanları bayramda bölmeye gelince hepsi birden ayağa kalktı! İşte bu manzara, bu rejimlerin devrilmesinin ve saray alimlerinin reddedilmesinin artık farz olduğunu doğruluyor! Bu komplo, bu kimselerin, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadisinde de buyurulduğu üzere İslam’ın halkalarını tek tek kopardıklarını ve koparmaya da devam ettiklerini kanıtlıyor:

لَيُنْقَضَنَّ عُرَى الْإِسْلَامِ عُرْوَةً عُرْوَةً، فَكُلَّمَا انْتَقَضَتْ عُرْوَةٌ تَشَبَّثَ النَّاسُ بِالَّتِي تَلِيهَا، وَأَوَّلُهُنَّ نَقْضاً الْحُكْمُ، وَآخِرُهُنَّ الصَّلَاةُ“İslam halka halka kopacaktır. Bir halka koptu mu insanlar öbürüne sarılacaklar. İlk kopacak olan yönetimle ilgili olandır. Son kopacak olan da namazdır.” [Ahmed]

Bu nedenle, İslam ümmeti hastalığın temelinin ve başına gelen musibetlerin asıl kaynağının bu rejimler ve onların arkasındaki sömürgeci kâfir güçler olduğunu kesin olarak bilmelidir. Öyleyse dinine düşkün herkesin, bu rejimleri devirmek ve onların enkazı üzerine Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet’i kurmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışması gerekir.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan
Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43
www.hizb-ut-tahrir.info
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER