20 Haziran 2013 tarihinde Rus Inter Faks Ajansı, Rusya İçişleri Bakanlığı Basın Merkezi'nden alıntıladığı şu haberi aktardı: "Rusya ve Hazar Denizi'nde bulunan Mahaçkala'deki İçişleri Bakanlığı Ana Müdürlüğü'ne bağlı güvenlik unsurları, uluslararası terörist bir örgüt olan İslamî Hizb-ut Tahrir üyelerinden üçünü tutukladılar. Nitekim onlara 278. madde uyarınca, (zorla iktidarı ele geçirmek veya korumaktan) ve ceza kanununun 282/2 maddesi uyarınca da (aşırı faaliyetleri olan bir örgüt) olmasından dolayı dava açıldı."

Rusya medya organları, Hizb-ut Tahrir'i terörist faaliyetlerde bulunmakla suçlayan ve Rusya'nın farklı bölgelerinde tutuklanan hizbin şebâbının, şiddet yoluyla Rusya'da iktidarı ele geçirme niyetinde olduklarına ve bünyelerinde silah ve mühimmat bulundurduklarına dair geniş çaplı bir kampanya başlattılar.

Hizb-ut Tahrir olarak bizim rolümüz, defalarca söylediğimiz şeyleri tekrar vurgulamaktır ki; Hizb-ut Tahrir'in siyasî bir parti olduğunu ve hedefini gerçekleştirmeye dönük metodunda kesinlikle maddi eylemlere itimat etmediğini, bilakis yaklaşık altmış yıl önce ortaya çıkmasından bu yana, siyasî amellere itimat ettiğini uzak yakın herkes bilmektedir. Dolayısıyla bizler, programlarımızın ve metodumuzun sağlıklı olduğuna kesinlikle güveniyor ve hiçbir şüphe duymuyoruz. Çünkü bu metot, Resulullah [SallAlahu Aleyhi ve Sellem]'in kendisiyle ilk İslam Devleti'ni kurduğu ve Allah'ın izniyle çok yakında yine kendisiyle İkinci Râşidi Hilafet Devleti'nin kurulacak olduğu bir metottur. Dolayısıyla bu husus, sadece bölgesel boyutta değil, bilakis aynı şekilde uluslararası boyutta da bilinen bir husustur. Bundan dolayı bazı otoritelerin ve rejimlerin, Hizb-ut Tahrir'e terörist suçlaması girişiminde bulunmaları, hizbe zarar veremeyecek ve onun fikirlerini çarpıtamayacak olan umutsuz girişimlerden öte bir şey değildir.

Bu bağlamda aşağıdaki hususları vurgularız:

Birincisi: Hizbin değişim metodunu, herkes ulaşıp elde edebilir. Dolayısıyla hizbin literatürleri, fikirleri ve değişim metodu, kendisine ulaşılması zor olan gizli şeylerden değildir. Ayrıca Hizb-ut Tahrir şebâbına karşı ortaya atılan ceza davalarının arşivi, söylediklerimizin sağlıklı olduğunu kanıtlayan delillerle doludur. Aynı şekilde hizbin literatürleri ve fikirleri, tutuklanan hizbin şebâbının evlerinde bulunan kitaplarında mevcut olup bu kitaplar, hizbin metodunu ve hedefini gerçekleştirmek için takip etmiş olduğu üslupları açık bir şekilde belirtmektedir. Binaenaleyh hizbin terörist faaliyetlerde bulunduğu hakkındaki iddialar, hizbin vakıasıyla hiçbir ilgisi olmayan açık bir yalandan ve açık bir iftiradan öte bir şey değildir.

İkincisi: Hizb-ut Tahrir'in projesi, İslamî fikirlere dayalı olup onun içerisinde, ekonomi, içtimai sorumlar, öğretim, sağlık ve insanların sorunlarına dönük diğer çözümler gibi insanın ve toplumun sorunlarına dönük kapsamlı çözümler bulunmaktadır.

Üçüncüsü: Hizib, Rusya'daki çalışmasının kültürel faaliyetlerle sınırlı olduğunu ve Rusya'daki çalışmasından Hilafet'i kurmayı amaçlamadığını açıkça bir şekilde söylemektedir.

Son olarak yukarıda söylediklerimize istinaden, Hizb-ut Tahrir'e yönelik iddiaların yalanlardan ve iftiralardan öte bir şey olmadığı ve Rusya'nın "azametine" rağmen Hizb-ut Tahrir'in karşısında fikrî olarak iflas ettiğini, dahası hezimete uğradığını ilan ettiğine dair bir kanıt olduğu akıl sahibi herkes için açığa çıkmıştır. Dolayısıyla fikrî olarak hezimete uğrayan bir kimse, işte bu şekilde bocalayıp durmakta ve terörizm, öldürme, hapis ve işkence dilinden başka bir şey de bilmemektedir!

إِنَّ اللَّهَ لَعَنَ الْكَافِرِينَ وَأَعَدَّ لَهُمْ سَعِيرًا خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا لاَّ يَجِدُونَ وَلِيًّا وَلا نَصِيرًا "Şu muhakkak ki, Allah kâfirleri rahmetinden kovmuş ve onlara çılgın bir ateş hazırlamıştır. (Onlar) orada ebedî olarak kalacaklar, (kendilerini koruyacak) ne bir dost ne de bir yardımcı bulacaklardır." ^{[Ahzab 64-65]}