Associated Press ve ABC News, 18 Kasım 2013 tarihinde dışişleri bakanı John Kerry ve selefi Hillary Clinton'un "Afganistan'ın bir dönüm noktasına ulaştığını, dolayısıyla son on yılda kadının kat ettiği ilerlemeyi sürdürmenin çok önemli olduğu" açıklamasını bildirdiler. Clinton, "Çok çaba ve gayretten sonra elde edilen kazanımlar, kadın ve çocukların eğlenmelerine olanak vermiştir" dedi. Kerry ise "Afgan kadın ve kızları, 2001 yılından beri önemli ilerleme kaydettiler. Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim fırsatları artmıştır" yorumunda bulundu. Ne saçmalıktır ki bu haberin yayınladığı aynı gün Afganistan'ın Paktika vilayetinde yol kenarına yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu okul öğrencisi yedi çocuk öldü. Amerikalı siyasetçiler de Amerika Birleşik Devletleri, ülkedeki kadınların hakları için savaşacak etkin bir gücün kalması gerektiği yorumunu yaptılar. Ayrıca 2014 yılında ABD askerlerinin geri çekilme tehlikesi konusunda uyarıda bulundular. Politikacıların bu ifadeleri, çekilmeden sonra ülkede bazı muharip kuvvetleri tutmak gerektiği konusunda ABD'nin Afgan kamuoyunu ikna etmeye çalıştığı bir zamana denk geliyor. 2001 yılında ülkeye saldırı gerekçesi olarak kadın hakları sorunu istismar edildi. Şimdi onlar, aynı şeyi tekrarlıyorlar ve aynı sorunu, bölgedeki Amerikan sömürge politikasını sürdürmek amacıyla dehşet ve korku kışkırtarak yeniden istismar ediyorlar. Ancak gerçek şu ki bugün Afganistanlı kadın ve çocukların yaşadıkları, 12 yıl Batılı işgalin sadece ölüm, aşırı yoksulluk ve güvensizlikten başka bir şey getirmediğinin reddedilemez kanıtıdır. 2001 yılından bu yana, on binlerce Afganistanlı kadın ve çocuk ölüme maruz kaldı ya da yaralandı veya evlerinden oldu. Birleşmiş Milletler, yalnızca kadın ve çocuklar arasında patlayıcı maddelerden kaynaklanan ölüm ve yaralanmaların, 2013 yılının ilk yarısında %38 arttığını bildirdi. Buna ek olarak acınacak halde olan sağlık sistemi nedeniyle doğum sırasında ülkede her iki saatte bir kadın ölüyor. Kadınlar arasındaki eğitim ve okuryazarlık oranı sadece %14'e ulaşıyor. Üstelik kaos dolu bir toplumda Afganlı kadınlar, yüksek düzeyde artan şiddet, adam kaçırma ve tecavüz olayları ile karşı karşıyalar. Sinirleri bozan yoksulluk düzeyi de buna eşlik ediyor. Diğer yandan kadınları zorla evlendirmek gibi İslami hükümlere aykırı uygulamalar söz konusudur. Batı destekli ajan Karzai hükümeti olmasaydı, bu sorunlar gelişmez ve büyümezdi. Bu hükümetin yönetimi altında kız ve kadınlar arasında depresyon ve intihar girişimi oranı arttı. İddia ettikleri gibi çok çaba ve gayretten sonra elde edilen kazanım ve ilerleme bu olsa gerek! Sonra Kerry'nin sözünü ettiği ve Clinton'un da açıkladığı kadınları güçlendirmek bu mudur?

Tüm bunlar, on yıldır Batılı sömürgeci politikalar tarafından Afganistan'da uygulananlardan kaynaklanan gerçek miraslardır. Gerçekten Afganistanlı çocuk ve kadınların, bu kâbus altında bir yıl yaşama katlanmaları beklenebilir mi? Bu kâbusa ülkedeki Batı müdahalesinin sürekliliği neden oldu. Batı tarafından yönlendirilen zalim rejimin, Afganlı topraklarda başarısız laik siyasi sistemi uygulayan yönetimdeki ısrarcılığı yol açtı. Afganistan'daki kadınların, Amerikalılar ile hain başka bir güvenlik anlaşmasının imzalanmasına ihtiyaçları yoktur. İmzalanacak bu anlaşma ile kanlar dökülecek ve ülkedeki istikrarsızlık devam edecektir. Kadınların, gerçekten kendilerini koruyacak, hayatlarını idame ettirecek, onurlarını, haysiyetlerini, iffetlerini ve mülkiyetlerini savunacak bir sistemi ihtiyaçları var. O öyle bir sistem olmalı ki onların maddi güvenliğini, barınağını, yeterli sağlık bakımını ve ücretsiz eğitim olanaklarını sağlamalıdır. Böyle bir sistem, sadece Hilafet tarafından temsil olunan Allah'ın sistemi olabilir. Vecibelerinden biri topraklardan tüm sömürgeci güçleri kovmaktır. Aynı zamanda tebaanın, temel ihtiyaçlarını sağlamak ile sorumludur. Müslümanların servetlerinin egemenliği altında yaşayanlar için refah ve yaşam standardını gerçekleştirmek amacıyla kullanılmasını güvence altına almalıdır. Bütün bunlar yanı sıra İslam'daki ictimaî, yönetim ve yargı sisteminin uygulanması, kadınların onuru ve haklarını koruyacaktır. Ayrıca kadınlara saldıran ya da ırzlarına tecavüz etmeye kalkışan herkese, şiddetli cezalar verecektir. Biz, Afganistanlı kadınları topraklarındaki Batılı askerlerin varlığını, Batı tarafından dayatılan laik düzeni ve kadınların işlerine Batı müdahalesinin her türlüsünü reddetmeye çağırıyoruz. Daha doğrusu biz, ülke toprakları üzerinde Hilafet Devleti kurmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Çünkü Hilafet gerçekten koruma, güvenlik ve onurlu gelecek sağlayacak anahtara sahiptir.