06 Haziran 2014 Cuma günü Sky News sitesi, bir haber yayınladı. Yayınlanan haberde şöyle denildi: "Suriye muhalefeti Ulusal Koalisyonu, Suriye'de kadın hakları ihlalleri konusunda İstanbul'da bir basın toplantısı düzenledi. Koalisyonun başkan yardımcısı Nura el-Emir, "Suriye'de kadınlara yönelik saldırıların sorumluluğunun uluslararası topluma ait olduğunu" söyledi ve "Suriye rejimini, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılamak için gereğinin yapılmasına vurgu yaptı."

Mücrim zorba Beşşar rejimi tarafından Suriye'de kadınların işkence, tutuklama, ölüm, taciz ve açlık gibi saldırılara maruz kalması artık bir sır değil. Bu konuda onların durumu, erkek ve çocukların durumu gibidir. Zira tutuklu kadınlar, her türlü tacize, şiddete, hakarete, tecavüze hatta ölüme maruz kalıyorlar. Evlere baskın sırasında ve kontrol merkezlerinde kadınlara taciz ediliyor. Kimileri de kaçırılıyor ve ölene kadar işkence ediliyor. Ayrıca rejim güçleri kuşatılmış bölgelerde açlık politikası güdüyor. Bu politika kürtajlara yol açıyor. Hatta kadınlar arasında ölüme neden oluyor. Halk, bu uygulamalardan kaçtığı için ülkenin birçok yerine Suriyeli mülteci kampları kuruldu. Tüm bunlar dünyanın gözleri önünde oluyor. Ama insan haklarından dem vuran dünyanın bu tür suçları durdurmak, kadın ve çocukları kurtarmak için şimdiye kadar etkili bir adım atmadı. Sadece sözde bazı "insani" yardımlar yapıldı! Ne acı doyurur ne eder tok. Ve bazı uluslararası yardım kuruluşları ve kişiler tarafından kamplara, bazı bölgelere ve diğer yerleşkelere işe yaramaz ziyaretler düzenlendi. Bu ziyaretler, bazı acıları dahi dindiremedi. Tüm bu olaylar olurken trajedinin gerçek nedeni mücrim rejimi ortadan kaldırmak için değil de kurbanları kuşatmak için Cenevre 1 ve 2 Konferansları düzenlendi. Buna rağmen sözde Suriye muhalefeti Koalisyonu başkan yardımcısı, uluslararası toplumun Suriye rejimini Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılamak için harekete geçmesi talebinde bulundu! Bu talep, o kadınların acı ve sıkıntılarını daha da artırmaz mı? Uluslararası toplum kendi sorunlarını bile çözmekten aciz! Afganistan ve Irak'ta kadınlara adalet ve özgürlük vaat eden, hayatlarını zulüm ve kâbusa dönüştüren bu toplum değil midir? Onun için böyle bir uluslararası toplumdan hayır umulur mu? Hangi Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden çözüm, adalet ve insaf bekleniyor? Gerçekte ise uygun bir alternatif bulana dek Beşşar rejimini destekleyen işte bu uluslararası toplumdur! Rejime yaptırım uyguladığını iddia ediyor. Ama aynı zamanda Rusya, Çin, İran ve onun avanelerinin yaptıkları gibi rejimi para, asker ve askeri malzemeler ile destekliyor. Uluslararası toplum, skandalları ifşa eden bu devrim gösterileri sırasında sebat eden mücahitlerin, İslam dışında herhangi bir çözüme razı olmayacağını iyi biliyor. Bu nedenle diğer devrimlerde yaptığı bu devrimi kuşatmak, yörüngesinden saptırmak ve onu çalmak için uğraşıyor. Bu yüzden alttan alıyor ve dolayısıyla kurbanlar güç geçtikçe artıyor. Bu mübarek devrimin insanları, ilk günden itibaren sloganlar şeklinde şu sözleri tekrarlıyorlar: "Ya Allah, Ma Lena Ğayrak Ya Allah" [Allahım senden başka kimsemiz yok] Onlar, uluslararası topluma ait herhangi bir organizasyonun, kuruluşun ve herhangi bir ülkenin kendilerine hiç bir zaman insaf etmeyeceklerinin farkındalar. Bu toplum, o iffetli ve onurlu kadınları o badireden kurtarmaz. Onları emniyet, güven ve istikrara kavuşturmaz. Bunun içindir ki onların tek kurtuluşu, İslam'ı hâkim kılmaktır ve İnşaAllah İslam Devleti içinde Ukab bayrağını dalgalandırmaktır.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir." ^{[Nur 55]}