ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jennifer Psaki, geçen hafta Doğu Kudüs'te düzenlenen gösteriler sırasında İsrailli polisler tarafından darp edilen Filistin asıllı Amerikan vatandaşının maruz kaldığı olay ile ilgili hızlı, şeffaf ve güvenilir bir soruşturma yürütülmesi çağrısında bulundu. İsrailli yerleşimciler tarafından kaçırılıp yakılarak öldürülen Muhammed Ebu Hudayr'ın kuzeni 15 yaşındaki Tarık Hudayr'a yapılanlara ilişkin Psaki "Polis nezaretindeyken Hudayr'ın sert bir biçimde dövüldüğü yönündeki haberlerden son derece rahatsızız ve aşırı güç kullanımını güçlü şekilde kınıyoruz. Hızlı, şeffaf ve güvenilir bir soruşturma ile herhangi aşırı güç kullanımından dolayı hesap verilebilmesi çağrısında bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı açıklamasını okuyanlar, Amerika'nın insan düşkünü olduğunu sanırlar. Oysa Beşşar Esed gibi yöneticiler aracılığıyla Müslümanlara zorla dayatılan Amerikan demokrasisinin hakikatini bilenler, Beşşar Esed'in sicil kaydının bir hayli kabarık olduğunu, babası Hafız Esed'i bile geçtiğini bilirler.  İnanın Roma'yı yakan Neron bile onun bu yaptıklarından utanıyordur. 1982 yılında Hama ayaklanmasını bastırırken binlerce insan öldüren, ayrıca Hama'nın bazı mahallelerini yerle yeksan eden Hafız Esed'e karşılık asrın mücrimi Beşşar Esed, karadan karaya, havadan karaya atılan füzeler, kimyasal silahlar, varil bombaları gibi kullanmadık hiç bir silah bırakmayarak babasının cürümlerini kat be kat geçmiştir. Hem de bunları, Suriye'de "iç savaşın" siyasi çözümle olacağı konusunda ısrar eden ve Esed'in katliamlarına, milyonlarca insanın yerlerinden edilmesine, camilerin yıkılmasına göz yuman Sam Amca'nın gözleri önünde yapmıştır.

Amerikan Dışişleri'nin öncelikli görevi, Amerikan vatandaşlarının güvenliğini sağlamak, aşırı güç kullanımı karşısında onları savunmaktır. Yahudi yerleşimciler tarafından Muhammed Ebu Hudayr'ın yakılarak öldürülmesi, Amerikan Dışişleri'nin öncelikleri arasında değildir. Oysa Amerika'nın aşırı destek ve yardımı olsaydı, Yahudi devleti bu cürümlere bir gün bile yapamazdı. Terörist Yahudi devletinin güvenlik güçleri şimdiye kadar 700'den fazla Filistinliyi tutukladı. Bunlar, Amerikan siyasi literatüründe insan değiller ki Amerikalı politikacılar onlar için yanıp tutuşsunlar. Ajanı Esed'in kendi halkına karşı aşırı güç kullanımına gelince, Sam Amca'ya göre insan hakları sadece Amerikalılar için geçerlidir. Buna rağmen ABD'li yetkililer, ne pahasına olursa olsun, isterse uşakları tarafından tüyler ürpertici katliamlar işlensin Amerika'nın demokrasiyi yaymaya kararlı olduğu konusunda açıklama yapmaktan utanmıyorlar. Biz, burada şunu da hatırlatmadan yapamayacağız, eğer Amerikan vatandaşı, Amerikalı politikacılara sorun çıkaran, onların uykularını kaçıran türden bir Müslüman olsaydı, o zaman ABD anayasasının göz ardı edilip çöpe atılması hiç de yanlış bir şey olmazdı. Ona suikast yapmak için hemen insansız hava araçları [İHA] gönderilirdi. Nitekim Müslüman olan Amerikan vatandaşı Enver Evlaki de böyle olmadı mı? Hatta onun 16 yaşındaki küçük çocuğu, ayrı bir saldırıda öldürülmedi mi? Bu olaylar, Sam Amca'nın demokrasi ve kendi Hadâratı'na ihanet ettiğine delalet eder. O, Müslümanların gönül rahatlığı demokrasiyi kabul etmelerini istiyor. Aksi takdirde Müslümanlar da kızıl derililerin ya da zencilerin kaderini beklemek zorundalar. Allah'a hamdolsun ki Amerika'nın tüm bu yaptıkları, İslam'a ve Müslümanlara karşı kin ve düşmanlığını ortaya çıkarmıştır.

إِنَّ مَوْعِدَهُمُ الصُّبْحُ أَلَيْسَ الصُّبْحُ بِقَرِيبٍ
"Onların azapla buluşma zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?" ^{[Hud 81]}