Bu Eylül, kadınların güçlendirilmesi ve hakları konusunda BM Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun [PFA] 20. yıldönümü kutlanacaktır. Pekin Deklarasyonu, 17.000 katılımcı ve 30.000 aktivistin iştirakiyle 1995 yılında Çin’de düzenlenen 4. Dünya Kadın Konferansı’nın bir ürünüdür. Pekin Deklarasyonu ve PFA, Müslüman ülkelerde dâhil olmak üzere 189 ülke tarafından kabul edilen 400 maddelik kapsamlı bir belgedir. Belge, yoksulluk, şiddet, ekonomi, eğitim, insan hakları, silahlı çatışma, iktidar ve karar verme gibi 12 kritik alanda cinsiyet eşitliğini geliştirmek yoluyla kadınların yaşamlarını iyileştirmek için bir dizi stratejik hedefler belirlemektedir. BM, bu belgeyi şöyle tanımlıyor: “Kadın hakları ve güçlendirilmesi için vizyoner bir yol haritası” ve “... Cinsiyet eşitliğini ve her yerde kadın ve kız çocuklarının insan haklarını gerçekleştirmek için... en kapsamlı küresel politik çerçeve ve eylem için yol haritası.” Ancak kadınlara verilen bu yalan sözler yumağının üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına rağmen, geride yıkım ve hayal kırıklığından başka bir şey bırakmamıştır. Bugün 20 yıldır Pekin Deklarasyonu uygulanmaktadır ve dünyada 143 ülke cinsiyet eşitliğini anayasalarına koymuştur. Buna rağmen kadınların 3/1, küresel fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalmaktadır. Yoksulluk içinde yaşayan 1,2 milyar insanın %70’i kadın ve çocuklardır. 700 milyon kadın, yeterli beslenme, su, sanitasyon, sağlık ya da eğitimden yoksundur. Dünya çapında 85 milyon kız çocuğu okula gidemiyor ve yaklaşık 493 milyon kadın da okuma yazma bilmiyor. Suriye, Irak ve Afganistan’da süren çatışmalar ve zulüm yüzünden 60 milyon kişi, zoraki olarak evini barkını terk etmiştir. Bunların büyük çoğunluğu da kadın ve çocuklardır.

Kadınlara bol bol vaatler veren Pekin Deklarasyonu, PDF, CEDAW ve diğer uluslararası ve ulusal cinsiyet eşitliği yasaları ve kuralları, laiklik ve feminizmin kusurlu değişim felsefesinin doğal bir sonucudur. Feminizm, kadın sorunlarının çözümüne cinsiyet açısından yaklaşır. Feministler, toplum içinde daha fazla kadın erkek eşitliği sağlandığında, kadın sorunlarının çözüleceğine inanırlar. Cinsiyetler arasında hak ve rolleri eşit gören, kadınlar için saygı, güvenlik, refah ve iyi bir yaşam standardı sağlayacağına inanan bu illüzyonist düşünce, aslında kadın ve kız çocuklarına büyük bir haksızlık etmektedir. Çünkü kadınlara şiddet uygulamanın, yoksulluk ve temel haklardan mahrum edilmelerinin temel nedeninden dikkatleri dağıtmaktadır. Bugün milyonlarca kadın, son yüzyılda devletlerin ekonomi ve politikalarına egemen olan kapitalist laik sistemin yıkımına uğramıştır. Bu sistem ekonomileri felç etmiş, kitlesel yoksulluk üretmiştir. Eğitim ve sağlık hizmetlerinin darmadağın olmasına neden olmuştur. Servet birikimini insan haysiyetinin üzerine koyan ve kadın kaçakçılığına teşvik eden materyalist zihniyetler devşirmiştir. Ayrıca erkekleri arzu ve isteklerine göre hareket etmeye teşvik eden liberal ve cinsel özgürlükler, şiddet, cinsel taciz ve kadınlara tecavüzü tetiklemiştir. Buna ek olarak kapitalist hükümetler, diktatörlükleri ve bencil çıkarları uğruna soykırımları desteklemiş, ayrıca dünya çapında sayısız koloni savaşları yürütmüştür. Bütün bunlar, yüzbinlerce kadının ölümüne neden olmuş ve çeşitli ülkelerden büyük bir mülteci göçü ortaya çıkarmıştır.

Geçen yıl BM, ülkelerin Pekin Deklarasyonu’na dayalı “cinsiyet eşitliğine” bağlılıklarını yenilemek için uluslararası bir kampanya yürütmüştür. Hatta 2030’dan önce “Gezegen 50:50 vizyonunu gerçekleştirmek için bir yol haritası belirlemiştir. Ancak hem cinsiyete dayalı başarısız değişim metodunu körü körüne takip etmek, hem de kapitalist laik sistemi kutlamaya devam etmek, sadece kadınları, hakları için sonuçsuz ve hiç bitmeyen bir mücadelenin içine çeker. Ve yıllarca onları boş ümitler ve tutulmayan sözler ile oyalar. Kadınlar için daha iyi bir yaşam sağlamak amacıyla imzalanan sayısız uluslararası sözleşmelerin başarısızlığı, böyle anlaşmaların, kadınlara gerçek değişim veremeyeceğinin yeterli kanıtıdır.

Hizb-ut Tahrir / Merkezi Medya Bürosu Kadın Kolları olarak biz, Pekin Deklarasyonu ve onun “cinsiyet eşitliğine” dayalı değişim metodunun başarısızlığını vurgulamak ve Nübüvvet metodu üzere Hilafet -ki gerçekten güvenilir politika çerçevesine sahip tek devlettir- tarafından uygulanan İslam ideolojisini halklara sunmak amacıyla Eylül’de bir kampanya düzenleyeceğiz. Ayrıca güvenlik, haklar ve kadınlar için iyi bir hayatı güvence altına almak için de kapsamlı bir plan sunacağız.