İran rejimi, Amerikan çıkarlarını korumak uğruna Orta Doğu’da özellikle Suriye ve Afganistan’daki Müslümanların özlem ve emellerini açık bir şekilde bastırmaya başladı. İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Shamkhani’nin Pakistan ziyareti, Amerikan çıkarlarına hizmet etmek amacıyladır. Amerika’nın Afganistan işgalinden sonra Pakistan gibi İran da Afgan işgalinden bu yana Afgan direnişine karşı komplo kurdu. Hem İran hem de Pakistan, ABD’nin Kabil’deki kukla rejimini destekledi ve ABD’nin Afganistan’a önerdiği siyasi çözümü dayatmak için işbirliği yaptılar. Bu konuda İran ile Pakistan arasındaki tek fark, Pakistan’ın politik ve askeri liderlik içindeki hainler, açıktan komplo kurarlarken, İran rejimi sözde Amerikan düşmanlığı kisvesi altında ona destek vermektedir. Ancak Müslüman bir ülkenin egemenliğini kâfir bir devlete teslim etmek anlamına gelen Amerika ile varılan nükleer güvenlik anlaşmasının ardından İran’ın ABD’ye artık gizlice yardım etmesine gerek kalmadı. Şimdi Suriye’den Afganistan’a kadar Amerika’nın çıkarlarını güvenli hale getirmek için İran, sözde “aşırılık” ve “terörizmle” mücadele bahanesiyle somut siyasi ve askeri adımlar atmaktadır. Pakistan’ın politik ve askeri liderlik içindeki hainlerin, Amerikan destekli siyasi çözümü Afganistan’a dayatmak için İran’ın yardımını memnuniyetle karşılamalarının nedeni işte budur.

Öte yandan “İslami bir rejim” olduğunu iddia eden ve dünya çapında İslami hareketlere yardım elini uzattığını ileri süren İran rejiminin, kırk yıllık Esed ailesinin zulmüne karşı devrime kalkışan Suriyeli mazlum Müslümanların tarafında yer almadığını görüyoruz. Aksine ellerini kendi halkının kanına bulayan kâfir Baas Partisinin tarafını tutmuştur. Yahudi varlığı Lübnan ve Filistinli Müslümanları katlederken, ABD ve NATO kuvvetleri Afganistan’ı işgal edip binlerce Müslümanı öldürürken, Yahudi varlığı Mescidi Aksa’nın kutsallığını kirletirken, İran rejimi neredeydi? Sömürgeci kâfirler tarafından dayatılan uluslararası sınırları niçin geçme cesaretini gösteremedi? Bunun yerine neden ordularını askeri barakalara zincirledi? Suriyeli Müslümanlar, Beşşar ve onun küfür rejiminin karşısında dimdik durarak “İnsanlar yeniden Hilafet istiyor” diye haykırdıklarında, İran, uluslararası sınırların “kutsallığını” ihlal ederek Suriye’ye binlerce asker gönderdi. Ayrıca Suriyeli Müslümanların devrimini bastırmak için baskıcı Beşşar’ı milyarlarca dolarla destekledi.

Suriye, Afganistan, Irak ve Mescidi Aksa çatışmaları, İran rejiminin ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardı. Bu, ekonomik ve askeri gücüne rağmen Amerika’nın, Müslümanların hain yöneticilerinin yardımı olmadan kendi komplolarını uygulayamadığını kanıtlamıştır. Bugün eğer Müslüman orduların samimi subayları, Amerikan hegemonyasını ortadan kaldırmak ve İslam’ı uygulamak gerektiğine dair bir karara varsalar, hiçbir zorlukla karşılaşmayacaklardır. Bu kuşkusuz sadece Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verdiklerinde ve sömürgeci kâfirler tarafından çizilen sınırları yok etmek için ümmete yardım ettiklerinde, ümmeti ve onun ordularını tek bir bayrak altında topladıklarında olacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

بَلْ نَقْذِفُ بِٱلْحَقِّ عَلَى ٱلْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ

“Bilakis biz, hakkı bâtılın tepesine bindiririz de o, bâtılın işini bitirir.” ^{[Enbiya 18]}