3 Mart Hilafetin yıkılışının 92. yıldönümüdür. O gün ümmeti Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem devasa bir trajediye maruz kalmıştır. Batılı sömürgecilik ve onların ajanları Mustafa Kemal tarafından İslami yönetim sistemi Hilafet ilga edilmiştir. O meşum günün Müslümanlar ve din üzerinde bıraktığı etkiler kalpleri ürpertmektedir. O günü nitelemekten sözler dahi yetersiz kalmaktadır. Bu görkemli sistemin acı kaybına dair en ağır bedeli bu ümmetin kız evlatları ödemektedir. Hilafet, her zaman onların haklarının koruyucusu olmuştur. Onlara adalet dağıtmış, onurlarını korumuş ve onlara müreffeh bir hayat temin etmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın emrinin bir gereği olarak onların onur ve kanını korumak için orduları bir an olsun bile tereddüt etmeden seferber etmiştir. Takvalı yöneticiler tarafından ihtiyaçları karşılanmış, ekonomik yükleri omuzlanmış, her zaman aileleri ve kendileri güven içinde yaşamaları sağlanmıştır. Kadınlar, İslami sistem altında yöneticilerini seçmiş ve akıbetlerinin ne olacağından korkmadan açıkça onları muhasebe etmişlerdir. Böyle bir devlet binlerce kadın âlim yetiştirmiş, yüksek statü ve haklar kazandırmış, hüsnü muamelede bulunmuş ve kadınların tanınmasına yol açmıştır. Dolayısıyla Hilafetin yıkılışıyla Müslüman kadınlar, doksan yıldır zifiri karanlıklar içinde yaşamakta, tarifsiz zorluklara ve dayanılmaz acılara maruz kalmaktadır. Kan, şeref ve refahın değerini bilmeyen sistemler, beceriksiz ve acımasız Batı destekli küfür rejimleri altında ölüm, yıkım, yoksulluk, zillet, mahrumiyet ve umutsuzluk onların hayatlarını mahvetmiştir. Bu ümmetin kız evlatları, şuan acımasız diktatörlükler tarafından yönetilmektedir. Diktatörler, onların mallarını gasp etmekte, terörle yönetmekte, İslami kıyafet ve inançlarına baskı yapmakta, onları hapse atarak işkence yapmakta, zulüm karşısında durdukları ve İslam’a davet ettikleri için onları öldürmektedir. Bu küfür rejimleri, İslam’ın Müslüman kadınlara tahsis ettiği haklardan onları yoksun bırakmıştır. Onurlu kardeşlerimizi sokaklarda dilenmeye, bedenlerini satmaya ya da hem kendilerine hem de ailelerine bakmak için yabancı devletlere göç ederek çalışmaya zorlamıştır. Liderler ve küfür rejimleri, ihtiyaçları olduğu anda onları yarı yolda bırakmışlar, İslam düşmanları tarafından katliama uğramalarına ya da vatanlarındaki cehennemden kaçmaya çalışan mültecileri denizde boğulmaya terk etmişlerdir. Onları kutsal ve temel haklarından mahrum etmişler, onların onurlarını savunmak için Müslüman orduları seferber etmemişlerdir. Hatta azılı katiller ile gizli işbirliği yapmışlardır.

Ey Müslümanlar! Ey ordular ve iman sahibi etkin kimseler! Müslüman kadınlar ve onların çocuklarının küfür rejimleri altında doksan yıldır maruz kaldığı dayanılmaz acılar, zillet, zulüm ve zulümat yetti artık! Bacılarınız, kızlarınız, anneleriniz ve eşlerinizin tekrar haysiyet ve refaha kavuştuğu görmek istemez misiniz? Mümin kadınlar, yıllarca Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hükümleri altında haysiyet ve refah içinde yaşadılar. Allah’ın emrettiği gibi İslam’ın tekrar dünyada ihtişam ve izzete kavuşmasını, tüm dünyaya adalet yaymasını, insanlığa ışık saçmasını istemez misiniz? O halde biz sizi topraklarımızda kanser gibi türeyen, bu ümmeti ve onun kız evlatlarını sayısız ayrıcalıklardan mahrum eden bu küfür rejimlerinin kökünü kazımaya davet ediyoruz. İslam yönetim sisteminin uygulanması ile her tarafa bereket yayılacaktır. Yine sizi Nübüvvet metodu üzere Hilafete kurmak için derhal Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaya davet ediyoruz. İslam’ın nuru İslam dünyasını yeniden aydınlatacak, yolsuzluk ve zulmü yok edecek, bu dine mensup kadınlara ve bütün ümmete yeni bir adalet şafağı dağıtacaktır.

انما الإمام جنة, يقاتل من ورائه, ويتقى به “Gerçekten İmam bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”

Hilafetin yıkılışının Müslüman kadınların hayatları üzerinde bıraktığı trajik sonuçlara ışık tutan “Müslüman kadının kalkanını kaybettiği gün” başlıklı videonun linki aşağıdadır.

https://youtu.be/ZoqfcHl-s7I