حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: MS–BA–2019–MB–TR–11 |
H. 2 Zilka’de 1440 M. Cuma, 05 Temmuz 2019 |
Mısır Krizden Nasıl Kurtulabilir? Şeriat Neredeyse Oraya Dönün, Peygamberin Sünnetine ve Değişim Metoduna Uyun
Müslüman Kardeşler, demokratik deneyimin sembolü olarak kabul edilen Dr. Mursi’nin (Allah rahmet etsin) ölümünün ardından 29 Haziran 2019’da resmi internet sitelerinde vizyonları hakkında bahseden bir açıklama yayımladılar. Açıklamada, Mursi’nin ölümünün, çatışmanın şekli ve doğası açısından yeni bir gerçeklik dayattığı belirtilerek, düşünce ve hareket merkezinde Mısır’daki devrim gündemini yeniden çerçevelendirmek gerektiği ifade edildi. Müslüman Kardeşler Genel Ofisi tarafından yayımlanan söz konusu açıklamada, üç eksenden söz edildi. Biz bu eksenleri daha sonra ele alacağız. Öncesinde bu gerçekliği, bu gerçeklikle nasıl başa çıkılması gerektiğini, Dr. Mursi’nin (Allah rahmet etsin) ölümünün dayattığı bu yeni vakanın ne olduğunu açıklayacağız. Bunlar, açıklamayı ele alırken göz ardı edilmemesi gereken şeylerdir.
Mısır gerçekliği, otoritesi gasp edilen Dr. Mursi’nin (Allah’a rahmet etsin) ölümünün ardından pek değişmiş değil. Hain ajan yöneticiler, kâfir Batının direktifiyle hareket etmeyi sürdürüyorlar. Ümmetin görevi, bu ajan yöneticileri devirmek, İslam’a göre hükmeden ve Müslüman dünyasını otoritesi altında birleştiren tek bir yönetici (Raşidi Halife) tensip etmektir. Bunun şeri bir metodu vardır. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in biyografisi, Mekke’deki eylem biçimini, küfür fikirlerini nasıl tarumar ettiğini, güç ve kuvvet ehlinden nasıl nusret talep ettiğini detaylıca açıkladı. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Ensar’ı bahşetmesinin ardından Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem Medine’de İslam Devletini kurdu. İslam’ı eksiksiz büsbütün uyguladı. Kademeli olarak değil. Öncesinde kendisine birçok teklifler sunuldu. Acemlere değil sadece Araplara karşı sana yardım ederiz diyenler gibi eksik nusret verenler oldu. Senden sonra yönetimin bize geçmesi şartıyla sana yardım ederiz diyenler gibi şartlı nusret verenler de oldu. Bir yıl senin ilahına, bir yıl da bizim ilahlarımıza taparız diyenler gibi ödün talep edenler de oldu. Ancak Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu tekliflerin hiçbirini kabul etmedi. Kayıtsız ya da cennet karşılığında ancak nusret verilmesini kabul etti. O günden itibaren ülkemiz, Daru’l İslam ve İslam Devletine dönüştü. Ta ki kâfir Batı, İslam Devletini yıkana kadar, otoritesini gasp edip kendi adına yönetmeleri için ülkemizi zelil Ruveybidalara teslim edene kadar. Batı ürünü bu rejimlere karşı ümmetin görevi, asker veya sivil olsun bu rejimlerin kökünü kazımak, gasp edilen otoritesini geri almak, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinde İslam’ı eksiksiz bir şekilde büsbütün uygulayan birini atamaktır. Bu durum, orduların ümmetin ideolojisi tarafında yer almasını, Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak ve İslam’ı uygulamak için samimiyetle çalışanlara kayıtsız şartsız nusret vermesini gerektirir.
Gerçek şu ki çatışma, devrim bloku ile Mısır’daki askeri darbe arasında değil, ümmet ile Amerikan ajanları arasındadır. Böyle düşünmeyenler ya da Amerika’ya güvenip onu çözümün bir parçası olarak kabul edenler, gerekli dersi almamış naif kişilerdir. Batı ve ajanları emellerine ulaşana kadar bu kişileri aldatılacak, sonra da öldürüp bir kenara atacaklardır. Daha önce Cemal Abdünnasır, daha sonra da Es Sisi’nin neler yaptığını gördük. Bu yüzden bir kez daha aklınızın başınızdan alınmasına izin vermeyin!
Açıklamada geçen üç eksene gelince, birincisi, Dr. Mursi’nin (Allah rahmet etsin) ölümüdür. Bu zorba rejim elinde ölen mazlumlara, cezaevinde hayatını kaybedenlere, darağacına asılanlara karşı suç işlendiği aşikârdır. Rejimin sicili giderek kabarıyor. Uluslararası kuruluşlar veya büyük güçler, işlediği bu suçlardan ötürü rejimi muhasebe etmiyor. Çünkü hepsi, suç ortakları ve katillerdir. Dünyanın her tarafında elleri kanlarımıza bezenmiştir. Onlara güvenen ve yalanlarını doğrulayan, siyasetten bir şey bilmiyor demektir!
İkincisi, vizyonunuz daha ne zamana kadar Batı seçenekleriyle sınırlı kalacak? Küfürle yöneten askeri yönetim ile yine küfürle yöneten sivil ulusal yönetim arasında hiçbir fark yoktur, velev ki yöneticisi sakallı, hafız ve Müslüman biri olsa da. İkisi de Batılı seçimdir. Devrimi kuşatmak ve tıpkı Erdoğan’ın yaptığı gibi ülkemizde Batılı çıkarları gözetmek için niçin kendinizi alternatif bir seçenek olarak Batıya pazarlıyorsunuz? Neden seçeneğiniz ümmet ve akidesinden fışkıran ideolojisi yararına değil? İslam ile hükmedeceğiniz sanıyla ve dininize olan güveni nedeniyle sizi iktidara getiren ve size kucağını açan ümmeti kucaklamak ve inandığınız İslam ideolojisini taşımak yerine Batı ideolojisini kucaklayarak neden kendinizi Batının kucağına atıyorsunuz? Eğer gerçekten böyle yapsaydınız, yeryüzünde hiçbir varlık, yönetimi ve otoriteyi sizden söküp alamazdı.
Ülkenin yaşadığı krizden çıkış, güçlü bir düşünceden doğan bir projeye ve bütün detayıyla, iktidara ulaşma biçimiyle, tüm sorunları doğru ve pratik bir şekilde çözen uygulama keyfiyetiyle bu projeyi kanıksayan siyasi bir liderliğe gereksinim duyar. Bunu gerçekten sadece İslam’ın Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet projesi gerçekleştirebilir. Hizb-ut Tahrir siz ve ümmete tüm detayları ile işte bu projeyi taşıyor. Hizb, bu projeyi hemen uygulayabilecek hazırlıkta ve güçtedir. Bu yüzden onunla birlikte çalışın ya da bu projeyi taşıyın ve içeriğini benimseyin. İktidara geldiğinizde hemen uygulamaya koyacağınıza dair ümmete güçlü bir söz verin. Batıyı ülkemizdeki krizden çıkarmak isteyenlerin değil de krizden gerçekten çıkmak isteyenlerin tek çıkış yolu budur!
Üçüncüsü, Batılı çözümlerin yörüngesinde dönmek, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in değişim metoduna dayalı şeri çözümden oldukça uzaktır. Hatta birleşme İslam temelinde ve İslam’ı uygulamak için olmazsa, asla birleşme olmayacaktır. Daha doğrusu topyekûn İslam’dan vazgeçilip ulusal bir harekete dövüşülene kadar İslami sabitelerden ödün verilmeye devam edilecektir. Bu durumda bu ulusal hareket ile şuan sizin önerdiklerinizin aynısını öneren diğer köklü laik hareketler arasında hiçbir fark olmayacaktır. Bu çözümlerin hepsi, kapitalizmi koruyan ve devrimci halkların özlemlerini dindiren yozlaşmış, başarısız öneriler ve çözümlerdir.
Yanlışlıkların gözden geçirilmesi ve tanımlanmasının motivasyonu eğer tekrarlanmaması için değilse, hiçbir faydası olmayacaktır. Yanlışlığın tekrarlanması, Batı ve seçeneklerine olan güvenin devam etmesi, yeni bir intihardır, batıl demokrasi uğrunda akıtılan ve dökülen temiz kanların ziyan edilmesidir! Size birçok tavsiyede bulunduk ve bulunmaya devam edeceğiz. Ola ki sağlam kulaklarla, bilinçli kalplerle, basiretli keskin gözlerle tavsiyelerimizi dikkatlice dinlersiniz.
Gerçek değişimin yegâne yolu, şeriat hükümlerine uygun, yöneticiler ve onların ümmete karşı kurdukları komploları deşifre eden, ümmetin evlatlarının kalbinde yuvalanmış Batılı fikirleri ve ulusalcılığı yıkan gerçek politik bir çalışma yapmaktır. Bu çalışma Sykes-Picot sınır ve bayraklarını, vatanlarını inkâr eden, kökünden söküp atmak ve İslam dünyasını Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet altında birleştirmek, ordulara doğru bir şekilde hitap eden, onları düşman olarak görmeyen siyasi bir çalışma olmalıdır. Çünkü onlar, ümmetin bir parçasıdır. Ve şuan dipçiği düşman elinde olan bir silahtır. Bu çalışma, orduları yozlaşmış ajanları aralarından söküp atmaya, Batı ve ajanları ile olan tüm bağlarını kesmeye, Allah’ın ipine tutunmaya, emaneti taşımaya, Allah’ı rızası ve cenneti karşılığında önkoşulsuz İslam’a nusret vermeye, yeniden Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmaya çağırmalıdır. Allah, İslam’ın kılıcını ve bayrağını taşıyanlara, hakkıyla İslam’a yardım edenlere cennetini vaat etti... Allahım Âmin.
Değişimin yolu budur ve bu, genel olarak ümmetin, özel olarak da İslam bayrağını taşıyanların benimsemesi gereken bir projedir. Siz bu projeyi taşımaya, altında insanları birleştirmeye ve onun için nusret vermeye çok daha layıksınız. Bu, insanların üzerinizdeki hakkıdır. Onlara ihanet etmeyin. Batının sizden istediği gibi değil Allah’ın istediği gibi olun. Allah size ve bize sağlık ve sıhhat versin. Sizi ve bizi kötü fitnelerden korusun. Söylediklerimizi elbette hatırlayacaksınız ve biz, işimizi Allah’a havale ediyoruz. Kuşkusuz Allah, kullarını görendir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” [Enfal 24]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |