Mısır Dışişleri Bakanlığı, Trump’ın sözde yüzyılın anlaşması olarak bilinen barış planı hakkında resmi web sitesinde yaptığı açıklamada, “Mısır, Filistin halkının uluslararası prensipler çerçevesinde Filistin topraklarında bağımsız bir devlet kurması ve barış içinde yaşaması noktasından hareketle ABD’nin çözüm önerisini incelemesinden yanadır.”dedi. Açıklamada Mısır, “Taraflara barışa ulaşılması için ABD’nin söz konusu girişimini iyi bir şekilde incelemeleri, ABD gözetiminde barış görüşmelerinin başlatılabilmesi için diyalog kapılarını açmaları çağrısında”bulundu. Bu cılız açıklamasında Mısır Dışişleri Bakanlığı, Filistin sorununu Filistin halkının bir sorunu olarak görüyor. Öyle ki “İlgili tarafları” Trump’ın anlaşmasını iyi bir şekilde incelemeye ve diyalog kapılarını açmaya çağırdı. Oysa çok iyi biliyor ki Filistin sorunu şeran İslam ümmetinin bir sorunudur. Zira Filistin, kâfir Batı ve Müslüman ülkelerdeki şerli yöneticilerinin yardımıyla Yahudiler tarafından gasp edilmiş bir İslam toprağıdır. Bütün İslam ümmeti, o toprağı kurtarmak, Yahudilerin iğrençliğinden temizlemek ve İslam yurduna iade etmek için çalışmalıdır. İşte yapılması gereken budur.

Ümmet, Arap veya Acem olsun Müslümanların yöneticilerinden harekete geçmelerini beklememelidir. Çünkü onlar, sömürgeci kâfir Batıdaki efendilerinin emirlerini yerine getiren hizmetçiler ve ajanlardır. Böyle yaptıklarında yıpranmış koltuklarını koruyabileceklerini sanıyorlar... Evet, ümmet, zillet ve teslimiyetten başka bir şey miras bırakmayan bu yöneticilerden elini çekmiştir. Zillet ve aşağılanmaya razı gelmeyen silahlı kuvvetler içindeki samimi evlatlarına güveniyor. Bunlar, rejimin ümmetin yeteneklerini nasıl peşkeş çektiğine, ümmeti düşmanlarına teslim ettiğine, her türlü azabı reva gördüğüne tanık oluyorlar. Haçlıları Beytül Makdis’ten kovan, Tatarların ilerleyişini durduran Mısır ordusunun, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra topraklarının iman edenlere düşmanlık etmede insanların en şiddetlisi olan Yahudilere teslim edilirken, elleri bağlı durması yakışmaz.

Batı ve Doğunun, aşağılık ve utanmaz yöneticilerin ümmete ve Filistin’e karşı kurdukları bu entrika, Mısır ve diğer Müslüman ordular içindeki samimi evlatlarımızı bu rejimleri ortadan kaldırmaya, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmaya iten güçlü bir motivasyon olmalı, Müslümanları eski haysiyet ve güçlerini kavuşturmalı, Allah’ın istediği gibi ümmeti insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet statüsüne geri döndürmelidirler. Allah ve Rasûl’üne yardım eden, adları Kıyamet gününe kadar Aziz Kuran’da ebedileşen Ensar’ın siretini yeniden diriltmelidirler.

Ey Kenane ordusu içindeki samimiler! Allah’ın izniyle düşmanlarınızı yenebilirsiniz, zira Yahudi varlığı ve sömürgeci kâfir ülkeler, devasa görünümlü gerçekte zayıf devletlerdir. Gelişmiş silahlara sahipler ama büyük adamları yok. Adamlar olmadan tek başına silah, daha zayıf donanımlı ama daha sert mümin bir grup karşısında cılız kalır. Yahudi varlığı, mücahitlerin Allahu Ekber naraları karşısında örümcek yuvasından daha zayıftır. Çünkü mücahitlerin sadık ve canlı akideleri var. Onlara savaş enerjisi verir. Zorbalar bunu fark edemez. Allah sizinle beraberdir ve arkanızdaki ümmet de sizi asla yüzüstü bırakmayacaktır. Ümmet, La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah bayrağını kaldıracağınız günü bekliyor. İşte o gün inananlar Allah’ın yardımına sevineceklerdir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ “Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.” ^{[Tevbe 38]}