Rejim, Kenane halkının en ufak ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor, iflas etmiş durumda. Halkı, neden olduğu ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerden kurtaracak herhangi bir umut ışığı gözükmüyor... Protesto çağrıları arttı. Hizb-ut Tahrir / Mısır Vilayeti olarak, insanlara devrimlerinin nasıl olması gerektiğini, ne üzere olacağını, Rablerini razı edecek, özlemlerini gerçekleştirecek, devrimlerinin çalınmasını veya Batı ve ajanlarının etrafında toplanılmasını engelleyecek taleplerinin neler olması gerektiğini açıklamak kaçınılmazdır. Başsız başlayan herhangi bir eylemi, alelade kullananlar ve pusulasını yönlendirenler olacaktır.

Alternatif projesi ve insanların sorunlarını çözebilecek bir sistemi olmayan her hareket, daha başlamadan bitecek, başarısızlık sarmalında debelenecek, din ve ümmet düşmanları tarafından meyveleri devşirilecektir. Yüzlerin değişmesinden hoşnut olanlar, sorunun yozlaşmış kişilerde yattığını düşünenler, onlarca yıldır bizi yöneten bu demokrasinin iyi olduğunu sananlar, kendilerini kandırıyorlar ve bir illüzyon içerisinde yaşıyorlar. Sistem tekrar geri gelecek, bize karşı daha da sertleşecek ve zulümde sınır tanımayacaktır.

İnsanları öfkelendiren ve onları bu harekete iten krizler, Sisi ve çevresinin yozlaşmışlığının bir sonucu değildir. Yozlaşmışlıklarında hiçbir şüphe yok. Ancak krizlerin nedeni, demokrasidir. Çıkarcılığı ve açgözlülüğüyle demokrasi, yöneticinin halkı kontrol etmesine olanak sağlayan yasalar formüle etmesine ve sömürgeci kâfir batıdaki efendilerinin ülkenin zenginliğini yağmalamasına imkân verir.

Bu nedenle hareketin ilk isteği, tüm aygıt ve sembolleriyle rejimi devirmek olmalıdır, sadece bireyleri değil. Yani tüm yetki ve yasalarıyla, kurumları, anlaşmaları ve uluslararası yasalara boyun eğmesiyle demokrasiyi ortadan kaldıracak, adaleti tesis edecek, Mısır ve halkını kalkındıracak, krizlerden kurtaracak alternatif bir sistem sunulmalıdır.

Adalet, insanların kaprislerine göre manipüle edemeyeceği, değiştiremeyeceği veya düzenleyemeyeceği yasalara sahip bir sistemden gelir. Böyle bir sisteme ancak yüce İslam sahiptir, çünkü İslam Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bir vahyidir. Bu nedenle İslam, tek alternatiftir, yetkililerin adaletini garanti eder. Dolayısıyla devrimin isteği, rejimin devrilmesi ve enkazı üzerine Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletinin kurulması olmalıdır. Çünkü sadece Hilafet, Mısır ve halkını kalkındırabilir.

Ey Mısır Kenane halkı! Rejimi kökünden söküp atmayı, tüm aygıtlarını dağıtmayı, Mısır ve halkına karşı işledikleri suçlardan dolayı hesaba çekmeyi, İslam’ı uygulayan, Batı’ya olan bağımlılığı tüm biçim ve görüntüleriyle sona erdirmeyi amaçlamayan her hareket, Batının parlattığı herhangi bir ajanın yönlendirmesine yatkın bir hareket olacaktır. Bu hareket ile rejim küllerinden yeniden doğacak, Mısır ve halkının hareketini yeniden sıfır noktasına itecektir.

Ey Kenane ordusu içindeki samimiler! Halkınız, bu sistemden bıkmıştır, çığlıkları ve feryatları artık dünyanın öbür ucundan duyuluyor. Gözlerini size dikmiş durumdalar ve sizden yardım bekliyorlar. Aranızda Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sahabesi Ensar’ın siretini diriltecek yeni Ensarlar yok mu? Yeni Ensar, onları bu suçlu ajan rejime olan bağlılıklarından kurtaracak, Allah’a, Rasûl’üne ve İslam dinine bağlılıklarını sağlayacak, ümmetlerinin yanında yer alacak, İslam’ı uygulamak için çalışan samimi evlatlarına yardım edecektir. Peki, siz olmazsanız kim İslam’dan yana olacak? Ey büyük fatihlerin torunları! Sizden başka kim İslam’a yardım edecek? Halkına yalan söylemeyen lider olarak Hizb-ut Tahrir aranızda. O halde bu rejimi devirin, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdelediği Hilafet Devletini kurun ve Allah’ın indirdikleriyle yönetmek isteyen Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Allah hepimizden razı olsun, Kenane halkı ve tüm insanlığın kederini sona erdirsin. İslam’a nusret vermenin mükâfatı, genişliği gökler ve yer kadar olan cennettir. Allah’tan, cennet ehlinden ve destekçilerinden olmanızı, İslam’ı ve Müslümanları sizin ellerinizle izzetlendirmesini dileriz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَالَّذِينَ آمَنُواْ وَهَاجَرُواْ وَجَاهَدُواْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَواْ وَّنَصَرُواْ أُولَـئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَّهُم مَّغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيمٌ“İman edip de Allah yolunda hicret ve cihat edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” ^{[Enfal 74]}