The Telegraph gazetesi 9 Mart 2014 Pazar günü Mısır'daki hapishanelerin içinden gizlice çekilen ve bu hapishanelerin korkunç durumunu ortaya koyan görüntüleri yayınladı. Ayrıca bu görüntülerde, tutukluların hapishanelerde birbirine benzer araç ve yöntemler ile sistematik olarak işkenceye maruz kaldıkları görülüyor. Acı içinde kıvranan tutukluların verdikleri ifadeleri işitenler, polis devletinin geri geldiğini fark ederler. Savcı tarafından verilmiş herhangi bir tutuklama emri yok. Soruşturma yok, evlerin mahremiyetine saygı yok. Suçlamalar önceden hazır. Nitekim tutuklulardan birinin verdiği ifade de geçtiği gibi sadece geriye işkence altında ve gözü önünde annesine tecavüz edileceği tehdidiyle tutukludan imza almak kalıyor.

Wiki Thawra sitesi darbeden bu yana 21317 kişinin tutuklandığı söyledi. Bunlardan 16378 kişinin siyasi olaylar sırasında, 1431 kişinin sokağa çıkma yasağını ihlal ettikleri için, 89 kişinin terörist eylemler iddiasıyla, 80 kişinin de etnik şiddet nedeniyle tutuklandıkları ifade edildi. En az 740 kişi de tutuklanıp askeri mahkemeye sevk edildi.

Geçici Cumhurbaşkanı Adli Mansur'un, tutuklananların, özellikle üniversite öğrencilerinin durumu ile ilgili soruşturmaların yeniden gözden geçirilmesi, herhangi bir suça karıştığı veya kanunca suç sayılan eylemlerde bulunduğu kanıtlanmamış kimselerin salıverilmesi ile ilgili itirazı, aslında bir tür göz boyamadır. Şayet geçici cumhurbaşkanının itirazı dikkate alınırsa, bu durumda salıverilecek tutukluların sayısı gerçekten çok azdır. Başsavcının, tutukluların şiddetli işkenceye maruz kaldıklarını ortaya koyan şikâyet ve raporları hiç dikkate almadığı görülüyor. Tüm bunlar mevcut iktidarın, tutukluların haysiyet ve haklarına ne kadar ihlal ettiğini gösterir.

İskenderiye'deki üç Ceza Mahkemesi geçen 25 Şubat'ta Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi deviren askeri darbeye karşı çıktıkları için 200'den fazla kişiye toplam 945 yıl hapis ve 500 bin Cüneyh tutarında da para cezası verdi. Ertesi gün Kuzey Kahire Ceza Mahkemesi, ‘‘Süveyş Kanalı'ndan geçen gemileri hedef almak amacıyla terör örgütü kurmak, kişilerin özgürlüğüne saldırmak ve milli birliğe zarar vermek" suçlamasıyla gıyaben yargılanan 26 kişiyi idam cezasına çarptırarak, dosyaları Devlet Müftüsüne gönderildi.

Bugünlerde Mısır'daki acı gerçek işte budur. Tutuklamalar, işkenceler ve ümmetin evlatlarına karşı zalimane hükümler. Bunlar mı mevcut iktidarın müjdeleri? Yöneticiler, ümmetin evlatlarından geniş bir kesime zalimane hükümler verirken, mevcut durumun istikrara kavuşacağını ya da istikrar için bir ön hazırlık olacağını mı hayal ediyorlar? Artık bu yöneticiler, bu ümmetin İslami ümmet olduğunu ve asla İslam'a alternatif kabul etmeyeceğini fark etmek zorundalar. Hapishaneler, tutuklamalar ve ölene kadar işkence, bu ümmeti korkutamaz, yıldıramaz. Hilafet Devleti, bu ümmet için ölüm kalım, hayat memat meselesidir. İktidar, hangi yola girdiğine bir baksın. Bu yol çıkmaz yoldur. Bu yolun, ümmet tarafını tutmak ve vakti zamanı gelen ikinci Raşidi Hilafet Devletinde Allah'ın Şeriatını hâkim kılmak dışında bir çıkışı yoktur. İnşaAllah o gün yöneten ve yönetilen, Müslüman ve Gayrimüslim herkes, Hilafet Devletinin gölgesi altında rahat ve müreffeh bir yaşam sürecektir.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ  "Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Rasûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız." ^{[Enfal 24]}

Şerif Zâyid
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı