Sina, tüm dış dünyaya kapatıldı. Gözlemciler, bilgi elde edemiyor. Çünkü ordu, sözde teröre karşı orada operasyonlar yürütüyor. Yetkililer, neredeyse günlük birçok "terörist" unsurunun öldürüldüğünü açıklasa da, ancak bağımsız bir kaynaktan bu bilgileri teyit etmek hayli zordur. Hedef bölgelere giriş çıkışların yasak olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ölenlerin çoğunun Mısır ordu sözcüsünün iddia ettiği gibi silahlı gruplardan değil de Sina halkından olduğu akıllara geliyor. Ordu ve polis güçleri tarafından terörizme karşı mücadele adı altında aylardır Sina'da yürütülen güvenlik saldırıları, bir insanlık dramının yaşandığını gösteriyor. Daha önce internete sızan bir kayıtta Sisi, Sina'daki güvenlik çatışmasının daha önce Sudan'da olduğu gibi Sina'nın da ayrılmasına yol açabileceğini söylemişti. Bunun Sina halkı ile ordu arasında kan davasına neden olacağı konusunda uyarmıştı. Bizzat bu uyarıya kendisi dikkate almayan Sisi'nin güvenlik güçleri, Kuzey Sina'nın Refah kentinde, özellikle Güney Refah'ın el-Muhdi kasabasında cami ve evleri yakıp yıktılar. Güvenlik güçlerinin yaklaşık altmış evi yakmasının yanı sıra, bu bölgede binlerce insan yerlerinden edildi. Devrik Devlet Başkanı Muhammed Mursi taraftarları ile darbeciler arasında meydana gelen çatışmanın faturasını Sina halkının ödediğinde hiç şüphe yoktur. Son günlerde Sina'da yaşananlar ile ilgili sosyal paylaşım sitelerinde, bir sürü ürpertici sahneler yer aldı. Her ne kadar Mısır ordusu tarafından yapılan açıklamalarda, askerlerin pusuya düşürüldüğü ve bunun sonucunda birçok askerin öldüğü,  birçoğunun da yaralandığı söylense de, bu, hiçbir şekilde Sina halkını toplu cezalandırmanın bahanesi olamaz.

Geçen Mart ayında, Mısır ordusunda görevli üst düzey subaylar ve Dışişleri Bakanlığı yetkililerden oluşan bir heyet, Sina bölgelerine modern teçhizatın transferini koordine etmek ve sözde terör tehdidine karşı oradaki asker sayısını artırmak için Yahudi devletini ziyaret ettiği bilinmektedir. İsrail Haaretz gazetesinin, bu ziyareti deşifre etmesinin ardından Mısır ordu sözcüsü, böyle bir ziyaretin gerçekleştiğini kabul etmek zorunda kaldı. Askeri sözcü, toplantıda askeri işbirliği ile ilgili konuların ele alındığını reddetse de, ancak aralarında kurulan iletişim ağı aracılığıyla Yahudi varlığı ile bir koordinasyon içinde olduklarını kabul etti. Mısır-Kenane ordusunun, müminlerin en şiddetli ve en azgın düşmanı ile işbirliği yapması üzücü değil midir? Kime karşı? Tabii ki iğrenç "İsrail" işgali karşısında yıllarca direnç ve sebat gösteren Sina halkına karşı. Uzun zaman zulüm ve dışlanmaya maruz kalan, hükümetlerin yıllardır kalkınma planlarından hariç tuttukları halka karşı.

Hilafet Devleti, yalnızca Sina'ya değil, Mısır'ın her tarafına insanların özlemini çektiği güven ve istikrarı geri getirecek ve Yahudi varlığının kökünü kazıyacaktır. Ne hazindir ki silahları Mısır'ın evlatlarına dönük olan Yahudi varlığının güvenliği bugün Mısır ordusu tarafından korunuyor. Daha önce Selahaddin Eyyubi önderliğinde mübarek topraklar pisliklerden arındırıldığı gibi Mısır ordusu da İsra ve Miraç topraklarını Yahudilerin pisliğinden ancak Hilafet ile arındırabilir.

Ey samimi subaylar! Haydi, bu ümmeti koruma ve dinine yardım etme görevinizi yerine getirin, Hilafet Devleti altında İslami yönetimi kurun ki Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın rızasına nail olasınız.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ "Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah'ın ve Rasûlü'nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız." ^{[Enfal 24]}

Şerif Zâyid
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı