Birkaç gün sonra, daha doğrusu bu ayın 26-27'de Mısır'da cumhurbaşkanlığı koltuğunu kapmak için yarış kızışacak, ama gösterge eski Savunma Bakanı Orgeneral Abdülfettah el-Sisi'den yana. Çünkü rakip aday, bu koltuğa oturmanın vizesinin Amerika'yı memnun etmekten geçtiğini çok iyi biliyor. Bu yüzden Amerika ve Batıya, özellikle de ümmetin, gerçek kalkınma projesi olan, Batının uykusunu kaçıran, karabasan gibi üzerine çöken Hilafet Devleti projesine yönelik artan eğiliminin olduğu bir ortamda, Batı terminolojisinde İslam'a karşı savaş anlamına gelen sözde terörizm ile mücadele edebileceğine dair mesajlar veriyor.

Londra merkezli Şarku'l Avsat gazetesine 16 Mayıs'ta bir röportaj veren Cumhurbaşkanı adayı Hamdin Sabbahi, "Mısır'da öncelik terörizmi yok etmektir" diye konuştu. Ama öyle görünüyor ki Sabbahi, kendisinin buna layık olduğunu söylese de, bu görevi layıkıyla yerine getireceğine dair Batı'yı ikna etmiş değil. Görsel ve yazılı basına verdiği her röportajında Batıyı terörizmden ve sözde İslami radikallerden korkutan mesajlar veriyor. Bu bağlamda 15 Mayıs'ta Reuters ile yaptığı röportajda "Mısır'ın geleceği hakkında Başkan Obama'ya özellikle buradan söylemek istediğiniz bir şey var mı?" sorusuna, "Biz, terörizme karşı bir savaş veriyoruz. Sina, komşularını tehdit eden ve Mısır'ı istikrarsız bölgeye dönüştüren terörizmin üssü olmasın diye Mısır ordusu, Sina'da çok büyük operasyonlar yürütüyor. Eğer Mısır, istikrarsız olursa, bölge de istikrarsız olur. Ve ben, bunun tüm dünyada barış ve güvenliğin yararına olmadığını düşünüyorum. Biz, terörle mücadelede Amerika'yı desteklemeliyiz." yanıtını verdi.

Mısır halkı, terörle mücadele bahanesiyle İslam'a ve Müslümanlara saldırmak isteyen kâfir Batının elinde bir maşa olmak için çalışan iki kişi arasında seçimi kabul edecek mi? Devrik lider Mübarek de otuz yıl boyunca terörle mücadele sloganını yükseltmişti. Ama Mısır halkı o zorbanın Yahudi varlığının stratejik ortağı ve bölgede Amerika'nın çıkarlarını koruyan en büyük simsar olduğunu fark etti. Başka bir ucuz satılık simsar aracılığıyla topun, bumerang gibi bize bir kez daha geri dönmesini kabul edecek miyiz?

Sorun, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın İslam ile hükmedelim diye bize farz kıldığı bu onurlu ümmetin Hilafet sistemine asla alternatif olamayan yozlaşmış cumhuriyet sisteminin kendisidir. Ayrıca yozlaşmış o sistemin liderlerinin bu ümmetin azgın düşmanı Amerika'ya açıkça bağlılık göstermeleri de başka bir sorundur. Haydi, gelin ey onurlu ümmet! Bu maskaralık seçimleri reddedin. Bu pislik cumhuriyet sistemini çöp tenekesine süpürün. Yeniden ümmete birliğini iade edecek, Âlemlerin Rabbinin en hayırlı ümmet kıldığı makama oturmak için ümmete önderlik edecek İslami Hilafet Devletini kurun.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ
"Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûlü'ne icabet edin." ^{[Enfal 24]}

Şerif Zâyid
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır Vilâyeti
Medya Bürosu Başkanı