حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: MSu2013BAu20132015u2013MBu2013TRu201303 |
H. 22 Rabi-ul Evve 1436 M. Salı, 13 Ocak 2015 |
Basın Açıklaması Ey Müslümanlar! Cehennem Kapısına Davet Edenlerden Sakının, Kim Onlara Uyarsa, Şüphesiz Onlar Onu Cehenneme Atarlar
Allah'ın dinine, Rasûl'e, İslam'ın hüküm ve mefhumlarına karşı küstahça iftira atıldığını görüyoruz. Büyük "patronlarının" talimatına uymak için adeta birbirleri ile yarışan El-Ezher Üniversitesi'nde Karşılaştırılmalı Hukuk ve Şeriat Fakültesi bölümü öğretim üyesi Dr. Sadettin el-Hilali, Allah Subhânehu ve Teâlâ'dan korkmadan, utanmadan, hangi cüretle bilemiyoruz, Allah'ın dinine iftira atmaya kalktı. Görüldüğü kadarıyla el-Hilali, Amerika ve Batıdaki küfrün ve dalaletin başı olan büyük efendilerinin yaklaşımları ile uyumlu olacak şekilde dini söylemlerin ve metinlerin değiştirilmesini talep eden büyük "patronlarının" talimatlarını harfiyen yerine getiriyor. Böylece insanları aydınlık yolundan saptırıyor ve onun ışığına doğru onları yürümekten uzaklaştırıyor. Onları karanlıklar dehlizine atıyor ve oralarda Allah'ın Şeriat'inden uzak zalim yöneticilere itaatkâr yaşamaları için çabalıyor. Ne tuhaftır ki el-Hilali'nin Mısır'ın yöneticisini, Mısır ve halkı için adeta bir Rasûl ve elçi kıldığına şahit oluyoruz. Ülkenin en büyük kanallarından birine verdiği röportajda "Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Müslümanların Halifesi değildi, aksine sıradan bir yönetici idi. İlk Halife, Ebu Bekir'di. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ilk Halife olmadığına göre İslami Hilafetten bahsetmek ne kadar doğru olur? Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ilk Halife değilse, nasıl Hilafet Devletini kurmaktan söz edebiliriz? Onun bir numara olması gerekli değil miydi? Hilafet, düpedüz bir yalandır. Onlar, Mısır gençlerinin zihinlerini iğfal ediyorlar." dediğine tanık olduk. Sad el-Hilali ve benzerleri, yeni dini söylemin gerekli olduğuna inanan kişilerdir. Allah'ın dinine ve Rasûlü'ne karşı küstahça iftira atanların başında geliyorlar ve onların öncüleridir. Niceleri bu tip insanların dediklerine şaşırıp kalıyorlar. Bunlar, Allah aşkına Ezher'de ne okuyorlar ve orada bizim çocuklarımıza ne öğretiyorlar? Bu Karşılaştırmalı Hukuk öğretim üyesi, Ebu Hurayra'nın Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'den rivayet ettiği şu hadisi hiç okumadı mı?
كانت بنو إسرائيل تَسُوسُهُمُ الأنبياء، كُلما هلك نبي خلفهُ نبيٌّ، وإنهُ لا نبيَّ بعدي، وسيكون بعدي خُلفاء فيكثُرون». قالوا: يا رسول الله فما تأمرنا؟ قال: «أوفوا ببيعة الأول فالأول، ثم أعطوهم حقهم، واسألوا الله الذي لكم، فإن الله سائلهم عما استرعاهُم "İsrail oğullarını Nebiler siyaset ediyordu. Bir Nebi öldüğünde onu bir başka Nebi takip ediyordu. Benden sonra Nebi yoktur. Birçok Halifeler olacaktır hem de çok olacaktır." Sahabe "Ey Allah'ın Elçisi bize ne buyurursun" dediler. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem "İlk biat edilene ilkine vefa gösterin. Sonra onlara haklarını verin. Hakkınızı da Allah'tan isteyin. Çünkü Allah onları yönettiklerinden hesaba çekecektir." buyurdu." [Müttefikin Aleyh] Eğer bu hadisi okumuşsa, o zaman kendi kendisini açıklayan bu hadisin metnini acaba nasıl anladı ki? Hadis, tüm insanlar için delaleti açık ve nettir. O halde nasıl olur da Ezher öğretim üyesi gibi birinin anlayışı müşkül ve kafası karışık olabilir? Hiç Allah'tan korkmuyor musunuz? Hilafetin nasıl yalan olduğunu söyleye biliyorsunuz? Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ilk Halife olmadığı için mi? Ya da ismi ve niteliği Müslümanların Halifesi olmadığı için mi? bunu söyleyebiliyorsunuz. Sonra ey el-Hilali, yalan olduğunu söylediğiniz Halifeler de kimler? Onlar sahabe ve bin üç yüz yıldır onları takip eden Halifeler değil midir? Bu 13 asır boyunca Müslümanların hükmettiği sistem Hilafet değil miydi? Sizin gibi birinin Allah'ın dininde icmaları masum olan insanlara nasıl iftira atabilir? Yani şunu mu demek istiyorsunuz, Hilafet yalanını sahabe uydurdu, tasdik edip sonra da onun üzerinde icma etti. Böyle mi demek istiyorsunuz? Ebu Bekir, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Halifesi olduğunu hiç duymadın mı? Biz, bu sıfattan Ebu Bekir'in Müslümanların Halifesi olmadığını mı anlamamız gerekiyor? Ömer ibn el-Hattab'ın ilk sıfatı, Rasûl'ün Halifesinin Halifesi idi. O halde biz bundan Ömer ibn Hattab'ın Ebu Bekir'in Halifesi olduğunu, Müslümanların Halifesi olmadığını mı anlamalıyız?
Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem hem Rasûl idi hem de Medine'de kurduğu Nübüvvet Devletinin yöneticisi idi. Çünkü ondan sonra Nebi yoktur. Nübüvvette değil, yönetimde ondan sonra onu Halifeler takip etti. Dolayısıyla onların devletleri, Raşidi Hilafet devleti idi. Nitekim onu Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem böyle adlandırdı ve dünyanın her yerindeki Müslümanlar da kâfirler istemeseler de onu böyle adlandırıyorlar.
Evet, ey cehennem kapısı davetçileri! Nübüvvet metodu üzere ikinci Hilafet yakında kurulacaktır. Allah'ın izniyle onun zamanı çok yakındır, ayak sesleri duyuluyor bile. O gün siz yöneticilere ve Rüveybidalara münafıklık yaptığınız o sözlerinizden beri olacaksınız. Çünkü o gün sizler, münafıklık, ikiyüzlülük, yardakçılık ve yağcılığın olmadığı tertemiz bir hayata tekrar kavuşacaksınız. Şuan sizin amacınız, karnınızı doyurmaktır. Dininiz de dinarınızdır. Kıbleniz de arzu ve hevesinizdir. O gün Hilafet, Allah hakkında hiç bir kınayıcının kınamasından korkmayan Rabbani âlimler ümmete bahşedecektir. Hilafet, Allah'ın öfkesine nail olan ve Allah'ın kelimesini değiştiren bir kavme asla itibar etmeyecektir. el-Buhari Sahihinde kendi senediyle Huzeyfe ibnu'l Yeman'dan şöyle dediğini rivayet etti:
كان الناس يسألون رسول الله صلى الله عليه وسلم عن الخير، وكنت أسأله عن الشر مخافة أن يُدرِكني، فقلت: يا رسول الله، إنَّا كنَّا في جاهلية وشر، فجاءنا الله بهذا الخير، فهل بعد هذا الخير من شر؟ قال: نعم، قلت: وهل بعد ذلك الشر من خير؟ قال: نعم، وفيه دَخَنٌ، قلت: وما دَخَنُه؟ قال: قومٌ يَهدُون بغير هَديِي، تعرِف منهم وتُنكِر، قلت: فهل بعد ذلك الخير من شر؟ قال: نعم؛ دُعَاة على أبواب جهنَّم، مَن أجابَهُم إليها قذَفُوه فيها، قلت: يا رسول الله، صِفْهُم لنا؟ قال: هم من جِلدَتِنا، ويتكلَّمون بألسنتنا، قلت: فما تأمرني إن أدركني ذلك؟ قال: تلزم جماعة المسلمين وإمامهم، قلت: فإن لم يكن لهم جماعة ولا إمام؟ قال: فاعتَزِل تلك الفِرَق كلها، ولو أن تَعَضَّ بأصل شجرة حتى يُدرِكَك الموت، وأنت على ذلك ‘‘İnsanlar, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'e hep hayırdan soruyorlardı. Ben ise, bana da bulaşır korkusuyla hep şerden sorardım. Bir defasında dedim ki: Ey Allah'ın Rasûlü! Biz bir cehalet ve şer içinde idik. Allah bize bu hayrı (İslam'ı) getirdi. Artık bu hayırdan sonra gelecek şer (fitne) var mıdır? Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem "Evet var" buyurdu. Ben "O şerden sonra bir hayır var mıdır?" dedim. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem "Evet, vardır ve bunun içinde bir bulanıklık olacak" buyurdu. Ben "Onun bulanıklığı nedir?" dedim. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem "Bir topluluk, benim getirdiğim hidayetten ayrılacaklar, Onları bilecek ve onları inkâr edeceksiniz." buyurdu. Ben "Artık bu hayırdan sonra gelecek şer (fitne) var mıdır?" dedim. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem "Evet, cehennem kapısına davet edenler olacak. Kim onlara uyarsa, onlar onu cehenneme sokacaktır." buyurdu. Ben "Ey Allah'ın Rasûlü! Onları bize tarif? dedim. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem "Onlar bizim milletimizden olacaklar, bizim dilimizle konuşurlar." buyurdu. Ben "Ben onlara yetişirsem bana ne emredersiniz?" dedim. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem "Müslümanların cemaatinden ve Halifesinden ayrılma" buyurdu. Ben "Eğer Müslümanların cemaati ve Halifesi yoksa" dedim. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem "O zaman bütün o gruplardan uzak dur. Velev ki bir ağacın köklerini ısırıp kalsan da ölüm sana gelinceye kadar o durum üzere kal." buyurdu."
Ey Kenane topraklarındaki Müslümanlar! Ey dinin hamileri ve akidenin koruyucuları! Biz, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in cehennem kapısının davetçileri olarak nitelendirdiği o davetçilerden sizleri sakındırıyoruz. Allah size merhamet etsin bilin ki eğer onlar, akidemiz ve Şeriatımızı savunmak için bizlerin hemen harekete geçtiğini bilselerdi, Allah'ın dinine ve O'nun Nebisine iftira atacak kadar cesur olamazlardı. Bu gibi insanların sözlerine aldırış etmeyin. Ve bilin ki Müslümanların Halifesini ikame etmekten geri durmak büyük günahlardan bir günahtır. Çünkü bu, İslam'ın en büyük farzlarından bir tanesinden geri durmak demektir. Dinin hükümlerini ikame etmek, bu farza bağlıdır. Hatta İslam'ın hayat sahasında varlığı ona bağlıdır. Müslümanlar, önemi ve büyüklüğüne rağmen Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in cenaze namazı ve defin işleminden ziyade Hilafet ile meşgul oldular. Tüm bunlar, Hilafetin önem ve büyüklüğünü gösterir. Öyle ki sahabenin ileri gelenleri, Hilafet ile meşgul olmanın, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in defin hazırlıkları gibi büyük bir farzdan daha öncelikli olduğunu gördü. Haydi, gelin ey onurlu halk! Nübüvvet metodu Raşidi Hilafet Devletini kurarak İslam dinini hâkim kılalım.
Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak için çalışan Hizb-ut Tahrir olarak biz, Allah'ın izniyle yakında ortadan kalkacak olan bu ceberut diktatörlükten sonra Rabbinizin vaadini ve Nebinizin müjdesini size müjdeliyoruz. Bu pislik sistemi tarihin çöplüğüne süpürmek ve onun bozuk laik rejimini ortadan kaldırmak için sizi bizimle birlikte çalışmaya ve bize yardım etmeye davet ediyoruz. Ki gök ve yeryüzü sakinlerinin razı olduğu Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti altında sahabenin İslam'ı yaşadığı gibi biz de Müslümanlığımızı yaşayalım. Çünkü bugün bu kötü durumumuz, ancak İslam'la, İslam'ı adaletle uygulayan ve hakka göre yöneten bir Devletle, ilk Hilafet Devletinin izinden yürüyen, içeride İslam'ı uygulayan ve dışarıya İslam'ı yaymak için orduları harekete geçiren Nübüvvet metodu üzere Hilafetle düzelebilir.
Ey Müslümanlar! Haydi, Allah'ın dinine yardıma koşun. Allah Subhânehu ve Teâlâ kendisine yardım edene elbette yardım eder. Allah emrine galip gelendir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
وَٱللَّهُ غَالِبٌ عَلَىٰ أَمْرِهِ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ ٱلنَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ
"Allah, işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler." [Yusuf 21]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |