Ey onurlu ümmet!

Bugünlerde biz, acı bir günün, 28 Receb 1342/ 3 Mart 1924 yılında asrın mücrimi Mustafa Kemal eliyle Hilafetin kaldırılışının yıldönümünü yaşıyoruz. Biz, ümmete bu büyük kayıp ve travmatik olayı hatırlatıyoruz. Bu büyük kayıp nedeniyle çobansız ve düşmanların kötülüğüne karşın savunmasız kalan ümmet, düşmanlar tarafından katlediliyor, serveti talan ediliyor. Arkasında savaşılacak ve korunulacak takvalı ve temiz bir Halife yok. Kurtlar sofrasındaki kuzular gibi olduk. Aç kurtların sofraya üşüştükleri gibi ümmetler üzerimize köpekler gibi üşüşüyor. Filistin ve diğer toprakları kaybettik. İşimiz bir avuç Ruveybida’ya kaldı. Bizim hakkımızda ne bir yakınlık ne de bir zimmet gözetiyorlar. Bize karşı gururlu, kâfirlere karşı alçak gönüllüler.

Ey onurlu ümmet!

İçinde bulunduğumuz bu felaketten bizi sadece Hilafet kurtaracaktır. Ümmete diğer milletler ve halklar arasındaki asırlık şan ve şöhretini, prestijini iade edecektir. Gaspçı Yahudilerin elindeki esir Mescidi Aksa’yı kurtaracak ve bizim yardımımıza koşacaktır. Hilafet, bizim hayatımız, izzetimiz, gururumuz, kalkanımız, gücümüz, mutluluğumuz, dünya ve ahirette kurtuluşumuzdur.

 Bu yüzden Hizb-ut Tahrir, sizi basirete, durum ve vaziyetimiz hakkında ince eleyip sık dokumaya davet ediyor. Geleceğimizi onurlandırmaya çağırıyoruz. Kâfirler tarafından yıkılan birinci Hilafetten sonra Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafeti kurmak için sizi bizimle birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Allah size merhamet etsin Hilafeti kurmak için çalışanlar ile çalışın.

Raşidi Hilafeti geri getirmek için gecesini gündüzüne ulayan hayır konvoyuna katılmak üzere çalışın ki Müslümanlara faal ve gerçek bir şekilde yardım edesiniz. Çünkü biz, Allah’ın yardımından ve çok yakında yeniden Hilafet şafağının doğacağından eminiz. Bu, Allah’ın güç ve kuvvetiyle kesinlikle olacaktır.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آَمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَات لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُون“Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” ^{[Nur 55]}