Petrol ve Gaz Düzenleme Kurulu (OGRA), Pakistan federal hükümetine gaz fiyatlarına ortalama yüzde 46 oranında zam yapılmasını teklif etti. Kurul, gaz oranlarında 186 kuruşluk artış tespit ederken -sanayi, çimento, CNG, enerji ve ticari sektörler gibi- diğer ürünlerde 27 ila 31 kuruşluk artış olduğunu belirtti. Kurul, 2018-19 mali yılı için fiyatlarda öngörülen bu artışın kaçınılmaz olduğunu iddia etti. Bu artışın yürürlükteki çeşitli projeler ve diğer harcamalarda kullanılacağını kaydetti.

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, gaz fiyatlarındaki artışa şiddetle karşı çıkıyor ve tamamen reddediyor. Yerli tüketici, Rupinin devalüasyonu nedeniyle enflasyon yaşıyor. Sanayi ve tarım sektörü ise yüksek ham madde fiyatlarından şikâyetçi. Yüksek ham madde fiyatları, yerli ürünün yabancı ürünler ile rekabet kabiliyetini etkiliyor. Gaz fiyatlarındaki artış, yerel ekonomi için daha fazla zorluk yaratacaktır. Pakistan’ın politik veya askeri ardışık hükümetleri, kapitalist ekonomik nedenler ileri sürerek gaz ve elektrik fiyatına her daim zam yapmıştır. Hiç şüphe yok ki 2018 seçimlerinden sonra iktidara kim gelirse gelsin bu geleneği sürdürecektir. Çünkü siyasi partiler, demokrasinin bekçileridir ve kapitalizm dışında hiç bir sisteme sahip değiller.

Pakistan Müslümanları ve ekonomisi, Hilafet sistemine gereksinim duyuyor. Hilafet, İslam’ın emri nedeniyle gazı kamu mülkiyeti olarak ilan edecektir. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْمُسْلِمُونَ شُرَكَاءُ فِي ثَلَاثٍ الْمَاءِ وَالْكَلَإِ وَالنَّارِ“Müslümanlar üç şeyde ortaktır: su, mera ve ateş”^[Ahmed] Hadiste geçen “ateş” ifadesi, sanayi, makine endüstrisi ve tesislerde kullanılan her türlü yakıtı kapsadığı gibi kömür ve gaz olarak kullanılan kaynakları da kapsar. Bu nedenle İslam, gazı kamu mülkiyeti olarak kabul etmiş ve insanların işlerini gütmeyi ve kamu mülkiyetinden elde edilen geliri halka dağıtmayı devlete farz kılmıştır. Dolayısıyla Nübüvvet metodu üzere Hilafet, yurtiçine, ticari, endüstriyel ve tarımsal tüketicilere makul fiyatlarda gaz sağlayacaktır. Tüketicinin belini bükmeyecek, aksine ekonomi çarkının daha hızlı dönmesine yardımcı olacaktır. Üretilen ürünlerin maliyetini düşürecek ve böylece ürünleri daha rekabetçi hale getirecektir. Ancak bunun olabilmesi için demokrasinin ortadan kaldırılması ve Hilafet sisteminin kurulması gerekir. Bugün Hilafetin kurulması sadece İslami bir görev ve farz değil, ekonomiyi felaketten kurtarmak ve gelişme sürecine koymak için de zorunludur. Allah ve Rasûlü’nün emirlerine uymak, refaha ulaşmanın sigortasıdır.

إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ ٱلْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوۤاْ إِلَى ٱللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُواْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَـٰئِكَ هُمُ ٱلْمُفْلِحُونَ“Aralarında hüküm vermek için Allah’a (Kur’an’a) ve Rasûlü’ne davet edildiklerinde, müminlerin söyleyeceği söz ancak, “işittik ve iman ettik” demeleridir. İşte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” ^{[Nur 51]}