12 Temmuz 2019’da, Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm Merkezi (ICSID) Mahkemesi, Belucistan eyaletinin bir parçası olan Reko Diq’teki madencilik haklarının iptaline ilişkin TCC tarafından açılan davayı karara bağladı. Mahkeme, TTC ile olan sözleşmesini iptal ettiği için Pakistan’ı yaklaşık 6 milyar dolar para cezasına çaptırdı. Kararın açıklanmasından sonra ülke genelinde tartışma başladı. 2013 yılında Pakistan Yüksek Mahkemesi’nin TCC sözleşmesinin iptaline ilişkin verdiği karar, yabancı yatırımcıların güvenini zedelese de emsal teşkil edebilir. Şimdi Pakistan, uluslararası mahkemenin kararı nedeniyle maddi zarar ödemek zorunda kalacak.

Pakistan’da Nübüvvet metodu üzere Hilafet kurulmuş olsaydı, böylesi bir sorun hiç bir zaman yaşanmazdı. İslam, mineral kaynakları kamu mülkiyeti olarak addeder ve devlete bu kaynakların işlenmesini zorunlu kılar. Bu kaynaklardan elde edilen her zenginlik, bu kaynakların asıl sahipleri olan halkın refahı için kullanılmalıdır. İslam’ın bu emrine göre petrol, doğal gaz ve mineral kaynaklar hiçbir zaman özelleştirilemez, yerli veya yabancı bir şirkete devredilemez ve bu şirketler, kendi kaynakları gibi bu kaynakları işletemez. Bu nedenle İslam, devlete mineral kaynakların halk adına işletilmesini farz kılar.

Bajwa-İmran rejimi, bu konuda bir komisyon oluşturdu. Oluşturulan komisyon tamamen bir aldatmacadır. Çünkü rejimin başsavcısı, Reko Diq madencilik ile olan sözleşmesini müzakere yoluyla çözüme kavuşturmak isteyen TCC şirketinin açıklamasını memnuniyetle karşıladı. Ayrıca başsavcı, Pakistan’ın uluslararası yasal yükümlülüklerini ciddiye aldığını söyledi. Bu, rejimin, dünyanın en büyük beşinci altın madenini uluslararası yatırımcılara devretmek için uluslararası mahkeme kararını kullanacağı anlamına gelir. Yabancı bir şirket bu servetten aslan payını alacak, Pakistan ve halkı birkaç kuruştan başka bir şey alamayacaktır. Belucistan’daki Saindak projesi buna bir örnektir. Saindak’ta Çinli bir şirket yıllardır bakır madenciliği yapıyor, ancak Pakistan, halen yoksulluk içinde yaşayan Saindaklıların kaderini değiştirmek için bu projeden önemli bir kazanım elde edemedi.

Ey Pakistan Müslümanları! Kapitalist sistem, “Mülkiyet Özgürlüğü” inancı nedeniyle doğal kaynakların özelleştirilmesini tutkuyla savunur. Bu, değerli hazinelerin bir avuç kapitalist elitin eline geçtiği, devlet ve halkın yoksul kalacağı anlamına gelir. Demokrasi yoluyla kapitalist sistem, güçlü sömürgeci şirketlerin yabancı yatırım adı altında Reko Diq gibi hazinelerin sahibi olmasını sağlar. Sömürgeci şirketlerin baskısı ortaya çıkar ve yabancı şirket ile mazlum ülke halkı arasında çatışma zuhur ederse, o zaman sömürgecilerin kurduğu mahkemeler uluslararası sömürgeci şirketlerin çıkarlarını güvence altına alacaklardır. Böylesi bir durum, demokrasiyi terk edip Pakistan’da Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurduğumuzda ancak sona erecektir. Çünkü Hilafet, mineral ve tüm doğal kaynakları kamu mülkü olarak ilan edecek, uluslararası sömürgeci güçlerin servetimizi sömürmesine ve yağmalamasına izin vermeyecektir. Hilafet, uluslararası mahkemeleri ve yasayı reddedecek ve terk edecektir, çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ, Müslümanların işlerinde kâfirlerin söz sahibi olmasını veya anlaşmazlıklarının kâfirlere götürülmesini yasakladı. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا “Allah kâfirler için müminler üzerinde bir yol kılmayacaktır.” ^{[Nisa 141]}