İmran Han’ın Ekim ayının 27’sinde kaydedilen bir video konuşması, hiçbir şekilde Keşmirlilerin yararına değildir. Aksine Trump, Modi ve General Rawat’ın gündemine hizmet etmektedir. Konuşmasında İmran Han, Allah’ın açık ve net hükmünü pervasızca reddetmiştir. Şeri hükme göre işgal altındaki toprakları kurtarabilecek kişiye bunu yapması farzdır. Ayrıca cihat için Kontrol Hattı’nı geçmeye çalışanların, Keşmir ve Pakistan halkının düşmanı olarak kabul edileceğini belirten İmran Han, cesur ve yetenekli Pakistan ordusu aslanlarının İslami duygularının üzerine soğuk su serpmiştir.

Hindistan’ın, Ağustos ayında Keşmir’in özel statüsünü iptal etmesinin ardından Trump, Bajwa-İmran rejimine huzursuz silahlı kuvvetlerimizi ve halkımızı dizginlemesini emretti. Ki Keşmir’de ezilen kardeşlerinin yardımına koşmasınlar. Bu nedenle rejim, sürekli ümmeti aptal yerine koymaya çalışıyor. Yaptığı içi boş açıklamalar ve aldığı sahte önlemler işe yaramamıştır. Bugüne kadar aldatıcı rejim, protesto için otuz dakika ayakta durulmasını, siyah kol bandı takılmasını ve ağaç dikilmesini önerdi ve bunları, işgal altındaki Keşmir’i Hindistan’dan kurtarmanın çözümleri olarak lanse etti. Bu başarısız akrobasi öncesinde rejim, sömürgeci Birleşmiş Milletler ve İmran Han’ın orada yapacağı konuşmaya bel bağlamıştı. Önemsiz bu önlemler, Keşmir’in kurtuluşu şöyle dursun sokağa çıkma yasağını bile kaldıramamış, Hint birliklerinin kuduz köpekler gibi sağa sola saldırmasını durduramamıştır. Bu arada Modi, Pakistan silahlı kuvvetleri aslanlarımızın burnunun dibindeki Keşmir’i büyük bir açık hava hapishanesine dönüştürerek insanları keyfi şekilde kaçırmıştır.

Ezilen kardeşlerimiz, asil Müslüman silahlı kuvvetlerimizin kutlu kurtuluş yürüyüşünü beklemektedir. Ancak Trump, Modi ve General Rawat goygoycusu Bajwa-İmran rejimi, bizi sırtımızdan bıçaklamıştır. Rejimin duruşu, kutsal Kâbe’nin Ebrehe tarafından yıkılması için elinden geleni yapan hain Ebu Righal’e benziyor. Ebu Righal’in ismi hainlikle özdeşleşmişti. Ancak Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın gönderdiği kuşlar, attıkları kızgın taşlar ile yıkım ordusunu yerle bir etmiştir. Benzer şekilde İslam ümmetinin asil silahlı kuvvetleri de hain yöneticilerin şeytani planlarını yok etmek için bugün hazır bekliyorlar. Bu yöneticiler bu dünyada hain damgası yemişlerdir. Ahiretteki cezaları ise daha çetindir. Silahlı kuvvetlerimiz içindeki subaylar, Nübüvvet metodu üzere Hilafet savunucularına acilen nusret vermelidir. Hilafetin kurulmasıyla Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emirlerine yürekten bağlanan Raşidi Halife, savaşta İslam ordularına komuta edecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

كُتِبَ عَلَيْكُمُ الْقِتَالُ وَهُوَ كُرْهٌ لَكُمْ وَعَسَى أَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ وَعَسَى أَنْ تُحِبُّوا شَيْئًا وَهُوَ شَرٌّ لَكُمْ وَاللَّهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لا تَعْلَمُونَ “Savaş, hoşunuza gitmediği halde size farz kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve ihtimal ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.” ^{[Bakara 216]}