Tıpkı önceki yozlaşmış hükümetler gibi PTI hükümeti de, Pakistan’ı krediye boğdu ve yoksulları devlet hazinesinden mahrum etti. Mart 2020’ye kadar faiz ödemelerine 2,442 milyar rupi harcadı. Haziran ayında faiz, 2,900 milyar rupiye yükselecek. Bu, 7.000 milyar rupilik bütçenin büyük bir kısmını teşkil ediyor, hazine gelirlerinin yarısından fazlasını tekabül ediyor. Büyük faiz ödemeleri, büyük sıkıntılar yaşandığı bir zamanda devletin halkın işlerini gütmesini engeller. Faiz ayrıca reel ekonomi, tarım ve sanayiden ziyade kredi ve menkul kıymetler piyasasına para aktarılmasını sağlar. Ayrıca faiz ödemeleri, büyük kamu ve özel altyapı projeleri üzerinde büyük bir yüktür. Zira bu tür projeler genellikle kredilerle, uluslararası ve yerel finansal kurumlardan alınan borçlarla finanse ediliyor. Bu da tüm bu projelerin maliyetini büyük ölçüde artırıyor. Pakistan enerji sektöründeki mevcut döngüsel borç, buna en iyi örnektir.

IMF gözetiminde PTI hükümeti, Pakistan’ı geçen yıl daha da fazla kredi tuzağına düşürdü. IMF’nin talepleri doğrultusunda Pakistan Merkez Bankası, Temmuz 2019’da politika faizini yüzde 13.25’e çıkardı. Sonuç olarak hazine bonoları (T-Bono) da dâhil olmak üzere devlet repolarındaki faiz oranı, yüzde 13.66’ya yükseldi. Bu, o anda tüm dünyada en yüksek faiz oranlardan biriydi. Yerli ve yabancı kapitalistler, yüksek faiz oranlarından acayip yararlandılar, Pakistanlı vergi mükellefleri pahasına büyük miktarlarda para kazandılar. Hükümetin ticari bankalardan ödünç aldığı devlet borçlanma senetleri, 30 Nisan 2020’de 9.79 trilyon rupi ile tüm zamanların en yüksek seviyesine yükseldi. Dahası kredi, finansal istikrarsızlığı arttırır, çünkü kapitalistler, riskler arttıkça ya da başka yerlerde getiriler daha yüksek olduğunda sermayelerini hızla geri çekerler. Mart 2020’de böyle oldu. Yabancı yatırımcılar aniden Hazine bonolarından 1.28 milyar dolar geri çektiler. Pakistan’daki döviz kurunun baskı altında olduğuna karar verdiler. IMF gibi Batılı finans kurumlarına olan borca gelince, IMF’nin talebi üzerine rupide gerçekleşen devalüasyondan sonra borç daha da arttı.

Böylece, federal hükümetin Haziran 2018’de 24,212 milyar rupilik borcu, Mart 2020’de 34,135 milyar rupiye yükseldi. PTI, IMF’nin faiz oranlarını artırma ve rupiyi zayıflatma talebini körü körüne yerine getirdi. IMF, tamamen kapitalizme bağlıdır, zenginlik, bir avuç elitin elinde birikir, çoğunluk kitleler, ihtiyaçları için kaynaklardan mahrum edilir. Temelde kapitalizm, faiz bankacılığını bir ticaret biçimi olarak görür ve faizle bu ticaretten meşru bir kar elde eder. Nitekim kapitalist ilkelere göre yönetenler, fakirlerin acılarını bitirmek istediklerini iddia etseler de borç tuzağı sorununu asla çözemezler.

Ey Pakistan Müslümanları! İslam ve kapitalizm ticaret ve faiz konularında benzersiz ve belirgin bir şekilde birbirlerinden ayrılırlar. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

الَّذِينَ يَأْكُلُونَ الرِّبَا لَا يَقُومُونَ إِلَّا كَمَا يَقُومُ الَّذِي يَتَخَبَّطُهُ الشَّيْطَانُ مِنَ الْمَسِّ ذَٰلِكَ بِأَنَّهُمْ قَالُوا إِنَّمَا الْبَيْعُ مِثْلُ الرِّبَا وَأَحَلَّ اللَّهُ الْبَيْعَ وَحَرَّمَ الرِّبَا“Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Zaten alışveriş de faiz gibidir” demelerindendir. Oysa “Allah alışverişi helal faizi de haram kıldı.” ^{[Bakara 275]} Bu nedenle Hilafette, faize dayalı bankacılık olmayacak, dolayısıyla reel ekonominin kanını ememeyecek. Beytül Mal, İslam’ın belirlediği gelirleri toplayacak, örneğin ticaret mallarından zekât, tarımsal ürünlerden haraç alacak, sonra da yükümlülükleri için harcayacaktır. İslam, yiyecek, giyecek, barınak, istihdam, eğitim ve sağlık gibi kitlelerin ihtiyaçlarının giderilmesini yöneticiye farz kıldı. Dahası İslam, yasal para birimini reddeder, para politikasını yatırım kararlarından ayırır. Altın ve gümüş standardını devletin para birimi olarak benimser. Buna göre ekonomideki parasal arzı kontrol etmek için faiz bir araç olmaktan çıkacak, parasal arz, gerçek altın ve gümüş varlıklarına dayanacaktır.

Böylece sadece Nübüvvet metodu üzere Hilafet Pakistan’ı faiz tabanlı borç tuzağından kurtarabilir. Hilafet, faizi kesinlikle ortadan kaldıracak, İslam’ın ekonomik sistemini uygulayacak, hazine için yeterli gelir sağlayacak, ağır sanayinin devletin, enerji ve minerallerin kamunun mülkiyetinde olmasını sağlayacak, kitlelerin kabiliyetine göre vergi koyacaktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdikleriyle hükmetmek, dünyada iyilik, ahirette mükâfata nail olmak için Hilafet savunucuları ile birlikte çalışmanın zamanı gelmedi mi?