Pakistan Dışişleri Bakanı Şah Mehmood Qureshi, 29 Haziran 2020’de yaptığı açıklamada Pakistan Borsasına yapılan saldırıyı kınadı. Açıklamasında Hindistan’ı suçlayan bakan, “Tüm Hint stratejilerine engel olacağız ve dünyanın önünde stratejilerini daha da afişe edeceğiz.”dedi. Ancak Bajwa-İmran rejiminin Hindistan stratejisini ifşası başarısızlığa uğradı. Çünkü Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), gözdesi Hindu devleti ve Yahudi varlığının acımasız işgalleri karşısında kördür. ABD’nin taleplerine boyun eğerek rejim, Pakistan’ın ateşli ve yetenekli ordusunu dizginliyor, böylece Hindu devletinin bölgesel güç olarak yükselişini kolaylaştırıyor. Pakistan ve işgal altındaki Keşmir Müslümanlarını eylemsizliği konusunda aldatmak için de BM başvurularının arkasına gizleniyor.

Bajwa-İmran rejiminin zihniyetindeki hezimet açıktır. Pakistan’ın ulusal güvenlik sorunlarının çözümünde yardım için sürekli BM Güvenlik Konseyi’ne başvuruyor. BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi, Hindu devletine ve Yahudi varlığına Müslümanlara ve İslam’a karşı işlenen suçlarda ders veriyor. Amerika Birleşik Devletleri, Müslüman topraklarını işgal ederken, Hindu devletinin ve Yahudi varlığının işgallerini her fırsatta güçlendirdi. Şu anda Müslüman dünyasını yöneten ajanları aracılığıyla en azından Müslüman ordularını dizginledi. Rusya, tiran Beşşar Esed’i korumak için Suriye’yi kan gölüne çevirmeden önce Afganistan ve Çeçenistan’da Müslümanları acımasızca katletti. Çin, milyonlarca Uygur Müslümanına karşı kültürel soykırım yapıyor, işgal altındaki Keşmir topraklarının ganimetlerini yağmalamak için Hindu devleti ile yarışıyor. İngiltere, Müslümanlara karşı yüzyıllarca süren sömürgeci şirretinden vazgeçmedi, azalan etkisine rağmen her yerde yıkıcı Haçlı projelerinde aktif olarak yer aldı. Fransa, Afrika’daki eski kolonilerinde Müslümanlara tecavüz etti ve katletti. Şimdi de onları ekonomik sömürgecilik yoluyla yoksullaştırıyor. Yaşam biçimi olarak İslam’a karşı kısır bir kampanya yürütüyor, liberal laikliğin standart taşıyıcısı olmakla övünüyor.

Ey Pakistan Müslümanları! Bajwa-İmran rejiminin stratejisi, ulusal güvenliğimizi sömürgeci kâfirlerin otoritesine sunuyor. İslam’a ve Müslümanlara karşı aktif düşmanlıkta kâfirler, Hindu devleti ile yarışıyorlar. Dahası, Bajwa-İmran rejimi, işgal altındaki Keşmir’de Hindu devletinin korkak ve bölünmüş askerlerini kolayca yenebilecek yüz binlerce Müslüman askere komuta ediyor. Yine de onları dizginlemek için savaş korkusu yayıyor. Bu nedenle eylemsizliği bir erdem olarak sunuyor, yılanı ezmek için her türlü araca sahip olmamıza rağmen Hindu devletinin saldırılarına katlanmamız için bizi prangalara vuruyor. Bajwa-İmran rejiminin mücrim eylemsizliği, düşmanlarımızın bize zarar vermesini etkili bir şekilde sadece Hilafetin önleyeceğini açıkça ortaya koydu. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّمَا الْإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِ“Gerçekten de, İmam bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” ^[Müslim] Hilafet, ümmetin aktif düşmanlarına karşı savaş pozisyonuna geçecek, ittifakları ve onlarla yapılan normalleşme anlaşmalarını iptal edecektir. Hilafet, dünyanın en büyük devleti haline gelmek için mevcut Müslüman ülkeleri otoritesi altında birleştirmek için pratik çalışmalar yürütecektir. Öyleyse silahlı kuvvetlerimizdeki subaylardan Hilafetin yeniden kurulması için nusret talep edelim. Hilafet, düşmanlarımızı ilelebet geri püskürtecektir. Böylece şehadet ve zafer arayışı içinde olanlar, Şeyh Ata Bin Halil Ebu Raşta liderliğinde Hizb-ut Tahrir’e nusret vermelidir.