15 Ağustos 2020’de Federal İnsan Hakları Bakanı Dr. Shireen Mazari, Hint ordusunun 1991’de işgal altındaki Keşmir’deki iki köyde işledikleri kitlesel tecavüzlere dikkat çekti. Mazari, “Dışişleri Bakanlığı neden bu vahşetleri ortaya çıkarmak için uluslararası kuruluşlar ve kadın hakları için mücadele eden kadın hakları örgütleri ile temasa geçmedi.”dedi. İşgal altındaki Keşmir’i tamamen ihmali nedeniyle hükümette çatlaklıklar olduğu açıktır. İhmalkârlığı Pakistan Müslümanlarında büyük bir öfke yarattı. Federal İnsan Hakları Bakanı, işgal altındaki Keşmir kadınları için etkili bir değişim yaratamadığı için son derece başarısız olduğunu açıklamalıdır.

Gerçekten de Bajwa-İmran rejimi, Birleşmiş Milletler putuna başvurma stratejisi sayesinde işgal altındaki Keşmir’de tek bir kadının bile hakkını koruyamamıştır. 14 Temmuz 2020’de işgal altındaki Keşmir’deki yerel Hint mahkemesinin 57 yaşındaki Keşmirli Müslüman kadın Naseema Bano’nun kefalet başvurusunu reddetmesinin üzerinden tam bir ay geçti. Naseema Bano, Hint ordusu ve polisinin ortak operasyonu ile Haziran ayının son haftasında tutuklanmıştı. Hindu devleti güçleri, evine baskın düzenleyerek kızını dövmüş, değerli eşyalarını yağmalamıştılar. Naseema Bano, Hindu devletinin “terörist” kabul ettiği Keşmir savaşçılarına lojistik destek ve barınak sağlamak suçlamasıyla aşağılık UAPA yasası kapsamında tutuklanmıştı. 1990’dan beri Naseema’nın ailesi Keşmir’in kurtuluşu mücadelesinde yer almaktadır. 2018’de Hint ordusunun şehit ettiği küçük oğlu da dâhil olmak üzere Naseema’nın akrabalarının çoğu ya hapsedilmiş ya da şehit edilmiştir. Büyük oğlu ise hapistedir. Hapishanenin elverişsiz koşulları nedeniyle sağlığı sürekli kötüye gidiyor. Ayrıca zaten hipertansiyon ve şeker hastalığı var.

Modi’nin işgal altındaki Keşmir’i 5 Ağustos 2019’da ilhakından bu yana Naseema Bano davası, böyle iğrenç bir muameleye maruz kalan Keşmirli Müslüman bir annenin davasından bağımsız değildir. Eğer Pakistan yöneticileri, Keşmirli savaşçıları kurtuluş savaşçıları olarak görüyorsa, o zaman taştan puta yalvarmak yerine yardım için istekli silahlı kuvvetlerimizi göndermekten onları alıkoyan nedir? Şayet silahlı kuvvetlerdeki hayırlı evlatlarımız ezilen kız kardeşlerimizin acısını hissediyorsa ve Keşmir’i özgürleştirebilecek kapasitede iseler, o zaman onları bundan alıkoyan nedir?

Basitçe, yöneticiler sömürgeci efendilerinin köleleridir. Hindu devletinin artan baskısı karşısında Pakistan’ı ısrarla frenlemeye devam ediyorlar.

Sadece Allah’ın yönetimi altında silahlı kuvvetler, kadınların çığlıklarına yanıt verecektir. Muhammed bin Kasım, Sindh Tiran Raja Dahir’in zulmettiği Müslüman kadının çığlıkları üzerine orduları seferber etmiş, Raja Dahir’in saltanatına son vermiştir. Müslüman kadının onuruna düşkün silahlı kuvvetlerdeki babalarımızı, kardeşlerimizi ve oğullarımızı, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için nusret vermeye çağırmalıyız. Böylece ordularımız, daha fazla gecikmeden baskıcı işgali sona erdirecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَمَا لَكُمْ لَا تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاءِ وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا “Size ne oldu da Allah yolunda ve «Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, katından bize bir yardımcı lütfet” diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz?”^{[Nisa 75]}