PTI projesinin başarısızlığa uğramasından sonra yüksek sesle sivil otorite talebinde bulunanlar, tekrar yönetime gelmeye çalışıyorlar. Yöneticiler olarak defalarca başarısız oldular. İhanetleri ve Pakistan’ın şu anki korkunç durumuna yol açan ihmalleri nedeniyle cezalandırılmaları gerekiyor. Mevcut yönetim sisteminin çöküşünü önlemek için, “Yeni Pakistan” yalanından sonra şimdi de kendine hizmet eden iktidar eliti, yeni bir yalan ortaya attı. Sivil egemenliğin kitlelerin temsilcisi olacağı için süt ve bal nehirlerinin oluk oluk akacağını iddia etti. Bununla birlikte tıpkı askeri diktatörlük gibi demokraside bir avuç iktidar eliti amaçları doğrultusunda yasalar yapar.

Sivil egemenlikte yüzlerce MNA ve MPA üyesi, siyasi liderliklerini Navaz ve Zerdari gibi kişilere verirler. Bunlar, sömürgecilere hizmet etmek için ellerinden geleni yaparlar, işgal altındaki Keşmir’i peşkeş çekerek Müslümanlara ihanet ederler. IMF ve FATF ile felç edici anlaşmalar imzalarlar, zehirli liberal değerlerin propagandasını yaparlar, Afganistan’daki ABD lehine kiralık kolaylaştırıcılar gibi hareket ederler. Dahası kamu temsilcileri ödüllendirilir, bölgelerinin kralları olurlar, yasaların üstünde görülürler ve lüks içinde yaşarlar. Polis, bürokrasi ve yerel yönetimdeki yandaşlarını kullanırlar, kalkınma fonlarını yağmalarlar, devlet tesislerini sömürürler. Benzer şekilde askeri egemenlikte de askeri liderlikteki yozlaşmış kişiler, servetlerine servet katarlar, uzak yerlerde lüks cennetleri kurarlar, silahlı kuvvetlerin imajını pervasızca lekelerler. Müslümanlara ve İslam’a ihanet ederek karanlık bir miras oluştururlar. Keyani ve Müşerref bunun için en iyi örnektir.

Batıda aslında demokrasi bir oligarşidir, küçük bir güç elitini temsil eder. Demokrasinin beşiği İngiltere, savaş karşıtı kitlelere rağmen Irak’ta savaşa katıldı. ABD’ye gelince, Princeton Üniversitesi Profesörü Martin Gilens ve Northwestern Üniversitesi Profesörü Benjamin tarafından yapılan 2014 çalışmasına göre 1981 ve 2002 yılları arasında “Ekonomik seçkinler ve iş çıkarlarının temsilcisi organize gruplar, ABD hükümet politikası üzerinde önemli bağımsız etkilere sahipler. Sıradan vatandaşlar ve kitlesel çıkar gruplarının çok az bağımsız etkileri var ya da hiç yok.”

Hilafette, egemenlik yalnızca Allah’a aittir. Bu nedenle işlerimizi düzenleyen yasalar, Allah’ın indirdiklerinden türetilir. Sömürgeciler ve Pakistan’daki itaatkar sivil ve askeri seçkinler için manipülasyon kapıları kapalıdır. Hilafette yöneticiler yasa yapamazlar, dahası ümmet meclisi üyeleri, kral kurmak için gelişim fonlarına sahip olmazlar, dokunulmazlık veya atama hakları yoktur. Bu nedenle ümmet meclisi, kalleşlik yapan Mir Jaffar ve Mir Sadık’ın halefleri için hiçbir çekiciliğe sahip değildir.

Sadece dindar erkekler ve kadınlar seçimler için adaylığını koyacaklardır. Böylece, ümmetin işlerinin etkin ve etkili bir şekilde güdülmesi için Halifenin dürüst danışmanlığını yapacaklardır. Hilafet, demokrasi ve diktatörlüğün aksine insanların işlerini gerçekten güdecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ  “Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır.” ^{[Mülk 14]}