3 Mart 1924 / 28 Receb 1342’de İslam ümmeti, yetim kaldı, şefkat ve vasisini yitirdi. Sömürgeci Batılı Haçlılarla işbirliği yapan Arap ve Türkler içindeki hainler, o karanlık günde Hilafeti yıktılar. O zamandan beri Müslümanlar, her ne kadar giderek daha fazla bireysel ve kamusal işlerinde İslam’ı uygulama eğiliminde olsalar da, insanlara şahit olma statüsünü yitirdiler. Şu anda günümüz Müslümanları, tıpkı ilk ve tüm nesillerin en hayırlısı kişilerin nusret istedikleri gibi güç ve kuvvet ehlinden nusret istiyorlar.

Gerçekten de Allah Subhânehu ve Teâlâ, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e güç ve kuvvet ehlinden nusret talebinde bulunmasını vahiy etmeden önce etkili insanlar İslami davetin safları güçlendirdiler. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ellerini semaya kaldırarak şöyle dua etmişti:

اللَّهُمَّ أَعِزَّ الْإِسْلَامَ بِأَحَدِ الْعُمَرَيْنِ“Allahım, iki Ömer’den biriyle İslam’ı güçlendir.” İki ‘Ömer’, ‘Ömer bin El Hattab ve ‘Amr (Ebu Cehil) bin Hişam idi. Ömer bin El Hattab, hidayet onuruna erişti. Böylece Ömer (ra), davetin ön saflarında durarak ahirete yatırım yaptı. Ebu Cehil ise, tiranların yanında yer alarak nüfuzunu çarçur etti. Kendi elleriyle cehennemini hazırladı. Sahabeler, sağda Ömer (ra), solda Hamza (ra) olmak üzere Daru’l Erkam’dan iki sıra çıkarak güpegündüz Kâbe’ye doğru yol aldılar, açıkça meydan okudular, bunun üzerine tiranların yüzü soldu, umutsuzluk ve hayal kırıklığına kapılıp öfkelendiler. Bu yüzden Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, ona El Faruk ismini verdi. El Faruk, hakkı batıldan ayırt eden, hakkı açığa vuran ve sadece Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan korkan kişi demektir.

Ey El Faruk’un torunları güç ve kuvvet ehli! Gücünüz Allah’ın lütfuyla size bahşedilmiş bir emanettir. Allah, dünyevi statünüzü bir anda söküp alabilir. Dolayısıyla statünüzü İslam’ı ile onurlandırın. Bilin ki kıyamet günü hesaba çekileceksiniz. Allah’ın gözüne girmenize göre muhasebe edileceksiniz. Öyleyse, Peygambere SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e şöyle bir soru soran Ömer El-Faruk’tan (ra) ibret alın:

  يَا رَسُولَ اللهِ أَلَسْنَا عَلَى الْحَقِّ إِنْ مُتْنَا وَإِنْ حَيِينَا؟  “Ya Rasûlullah! Biz ölsek de yaşasak da hak din üzere değil miyiz?” Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem: بَلَى وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ، إِنَّكُمْ عَلَى الْحَقِّ إِنْ مُتُّمْ وَإِنْ حَيِيتُمْ“Evet, varlığım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, siz kalsanız da ölseniz de Hak din üzeresiniz.” diye cevap verince, Ömer (ra): ففِيمَ الاختفاء مَا عَلَيْكَ بِأَبِي وَأُمِّي وَاللَّهِ مَا بَقِيَ مَجْلِسٌ كُنْتُ أَجْلِسُ فِيهِ بِالْكُفْرِ إِلَّا أَظْهَرْتُ فِيهِ الْإِيمَانَ غَيْرَ هَائِبٍ وَلَا خَائِفٍ وَالَّذِي بَعَثَكَ بِالْحَقِّ لَتَخْرُجَنَّ“Öyle ise hâlâ ne diye gizleniyoruz? Seni Hak dinle gönderen Allah’a yemin ederim ki, korkmadan, çekinmeden, cesaretle bütün şirk meclislerine gidip İslamiyet’i açıklayacağım.” dedi.”Hesaba çekilmeden önce ibret almayacak mısınız? Hizb-ut Tahrir gençleri ile birlikte olduğunuzu açıkça duyurun. Toplum içinde korkusuzca hareket ediyorlar, sadece Allah’tan korkuyorlar ve sadece Allah’a ibadet ediyorlar. Onlarla birlikte ön sıralarda durun ya da ön sıralara olabildiğince yakın durun. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ ebedi ahiret yurdunda sizi ödüllendirecek, onurlandıracak ve statü kazandıracaktır.

#أقيموا_الخلافة
#ReturnTheKhilafah
#YenidenHilafet
#خلافت_کو_قائم_کرو