14 Aralık 2021’de Suudi Arabistan Kraliyet Kara Kuvvetleri ve Pakistan Silahlı Kuvvetleri, Suudi Arabistan’ın kuzey kısmında yer alan Prens Halid bin Sultan Karargâhı’nda ‘‘Al Kaseh-3 Tatbikatı’’na başladı. Pakistan Hizmetlerarası Halkla İlişkiler Bürosu’na (ISPR) göre, bu tatbikat Doğaçlama Patlayıcı Cihaz’ların (IED) temizlenmesini ve imha edilmesini geliştirmek içindir. Bugün Müslüman savaşçılar, bu tür Doğaçlama Patlayıcı Cihaz’ları Keşmir ve Filistin’deki işgal güçlerine karşı kullanmaktadır. Daha önce de Afganistan’daki ABD işgal güçlerine karşı kullanılmıştı. Üstelik bu tatbikat, Müslüman silahlı kuvvetlerin prangalarını kırmak için değil. Bu prangalar, Müslüman güçleri ilk Kıble ve İşgal Altındaki Keşmir’i kurtarmaktan alıkoyuyor. Bu prangalar, şu anda Müslüman dünyasını yöneten kâfirlerin ajanlarından başkası değildir. Suudi Arabistan Kraliyet Kara Kuvvetleri ile Pakistan Ordusu arasında Al Kaseh-3 Tatbikatı, Yahudilerin ilk kıble ve Hindu devletinin Keşmir işgalini ortadan kaldırmak için yapılmış olsaydı, o zaman kutlama ve sevinç yaşanırdı.

Mübarek Toprak Filistin ve Müslümanların ilk kıblesi Mescidi Aksa, Aralık 1917’de İngiltere tarafından işgal edildi ve ümmetin kalbine bir hançer saplandı. 1967’de Yahudi işgali, hançeri daha da derine saplayarak Kudüs ve Mescidi Aksa’yı işgal etti. Kâfirlerin Filistin işgalinin üzerinden yüz yıldan fazla bir süre geçmiş olmasına rağmen Müslümanların yöneticileri Filistin’i kurtarmak ve ilk kıbleyi yıkmaya çalışan Yahudi varlığını ortadan kaldırmak için hiçbir bir çaba göstermediler. Aksine sadece timsah gözyaşları döktüler, kamuoyu önünde ekonomik ve askeri zayıflıklarından dem vurdular. Suudi Arabistan, petrol zengini bir ülkedir, petrol üretimini artırarak veya azaltarak dünya petrol fiyatlarını etkileyebilir. Pakistan ise, nükleer silahlara sahiptir ve ordusu dünyanın yedinci en büyük ordusudur. Artı iman gücü, onları savaş alanında son derece cesur ve yetenekli kılar.

Açıkça görülüyor ki, Müslüman dünyasının mevcut yöneticileri, işgalci Yahudilere ve Hindulara açık ve örtülü desteklerinden dolayı görevden alınmalıdır. Bu yöneticiler, Müslümanların topraklarını, canlarını, mallarını ve namuslarını koruma konusunda vurdumduymazdır. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in onuruna hakarete sessiz kalıyorlar, ilk Kıble ve Keşmir’in kurtuluşu için Müslüman orduları seferber etmiyorlar. Fakat aynı yöneticiler, ABD’nin sözde “Terörle Mücadele”sine katılmaya hemen hazırdır. 2015 yılında Suudi Arabistan liderliğinde İslam ülkeleri, eski Pakistan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rahil başkanlığında “terörizm”le mücadele için bir askeri ittifak kurdular. Bu ittifaka rağmen İslam dünyasındaki yöneticiler, Yahudi varlığının Filistin ve Hindu devletinin işgal altındaki Keşmir’deki terörüne sağır sultan kesildiler. Gerçekte sadece ikinci Raşidi Hilafet, Müslüman silahlı kuvvetlerini seferber edecektir, çünkü Raşidi Halifeye göre Allah’ın emirlerinin yerine getirilmesi tüm dünyanın gücünden ve servetinden daha değerlidir. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ “Seni çıkardıkları yerden onları da çıkar.” ^{[Bakara 191]} Öyleyse ey Müslümanlar! Pakistan ordusu içindeki babalarınızdan, kardeşlerinizden ve oğullarınızdan, Nübüvvet metodu üzere Hilafetin yeniden kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret talep edin.