Pazar, 26 Zilhicce 1446 | 2025/06/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: PK-BA-2025-MB-TR-22 H. 23 Zilhicce 1446
M. Perşembe, 19 Haziran 2025

Filistin ve Keşmir Davasına İhanet ile Amerika’ya Uşaklık Arasında Sıkışıp Kalan Asım Münir, Asrın Firavunu Trump’la Ne Görüşebilir ki?

Amerika’nın bölgedeki kirli uzantısı Yahudi varlığı vasıtasıyla Müslüman komşusu İran’a savaş açtığı bir dönemde, ABD Başkanı Donald Trump, 18 Haziran 2025 Çarşamba günü Pakistan Genelkurmay Başkanı’nı Beyaz Saray’da benzeri görülmemiş bir öğle yemeğinde ağırladı. Görüşmenin zamanlamasının yanı sıra diplomasi teamüllerine aykırı olarak tarihte ilk kez bir Pakistanlı general, yanında tek bir sivil yönetici bile olmadan bir ABD Başkanı tarafından ağırlanmıştır. Bu durum, masadaki konunun ne kadar hassas ve görüşmenin ne kadar kritik olduğunun açık bir kanıtıdır ve kuşku uyandırıcıdır.

İran’a karşı yürütülen savaşın baş aktörünün Amerika olduğu hakikatine karşı sergilenen bu tavır, ya derin bir gafletin ya da bilinçli bir tahrifatın eseridir. Pakistanlı bazı yetkililer ve sözde uzmanlar, Washington’daki Pakistan büyükelçiliğinin zaten İran’ın diplomatik hamiliğini üstlendiği gerçeğini bilmelerine rağmen Asım Münir’in Trump’a, ‘İsrail’ safında harbe girmemesi yönünde telkinde bulunacağı ve ateşkes için zemin yoklayacağı gibi temelsiz bir beklenti pazarlamaktadırlar. Şu hâlde sormak gerekiyor: Asım Münir’in Washington’a gidişinin asıl gayesi gerçekten de savaşı durdurmak mıdır? Böyle bir gücü var mı? Daha da önemlisi, Trump’ın karşısında böyle bir talepte bulunacak pozisyonda mı ki?

Arapça bir deyiş vardır: “Zekilere karşı zekâ taslamak, düpedüz aptallıktır!” Ve işin doğrusu şu ki, maalesef, Trump bu yüzyılın Firavunu olduğunu sanacak kadar kendinden geçmiş durumda. Trump’ın karakteri, kendi sadık adamlarından bile nasihat kabul etmeyecek kadar kibirli ve buyurgandır. Amerika’nın çıkarları özellikle de Yahudi varlığının bölgedeki hâkimiyeti artık o kadar açık bir gerçektir ki, üzerine konuşmak bile gereksizdir. ABD’nin ‘hayati ve stratejik’ olarak gördüğü bu çıkarlar ne arabuluculuğa izin verir ne de en ufak bir tavize! Pakistan rejiminin sözcülerinin Asım Münir’e sahip olmadığı ve hak etmediği bir statü biçmeye çalışması boşuna!

Geçen ay yaşanan çatışmalarda, Pakistan ordusunun ‘şahinleri ve aslanları’ karşısında ağır kayıplar vererek kan kaybına uğrayan Hindistan’ın imdadına Amerika’nın yetiştiği ve bir ateşkes sağladığı görüntüsü verilmişti. Nitekim Trump, Güney Asya’daki iki nükleer komşunun Amerikan arabuluculuğuyla ateşkese vardığını iddia etmişti. Ne var ki, Hindistan Dışişleri Bakanı Vikram Misri, bizzat Başbakan Modi tarafından Trump’a aktarılan bilgiyi kamuoyuyla paylaşarak bu Amerikan anlatısını çürütmüş ve hakikati gözler önüne sermişti. Misri, Başbakan Modi’nin salı akşamı Trump’a, Mayıs’taki dört günlük savaş sonrası sağlanan ateşkesin ABD’nin araya girmesiyle değil, iki ordunun kendi aralarındaki doğrudan görüşmeleriyle gerçekleştiğini bildirdiğini açıklamıştı. Pakistan, Vikram Misri’nin açıklamasını yalanlamadı, sessizlik, aslında itiraftır. Bu sessizlik, cephede kazanılan onurlu bir zaferin, masada teslimiyetle nasıl yok sayıldığını ortaya koyuyor. Belli ki zafer, sahadaki kahramanlarındı, ihaneti imza atanlar ise yöneticilerdi. O halde aklı başında bir insan, Asım Munir’in İran’a yönelik saldırıyı durdurmak için Washington’a gittiğine gerçekten inanabilir mi? Kaldı ki aynı kişi, Pakistan’ın Hindistan karşısındaki zaferini bile heba etmedi mi?

Pakistan’daki rejimin borazanlar ile ‘yetkili ve uzman’ geçinenler şunu iyi bilmelidir ki, Asım Munir’in Trump’ı ziyaretinin amacı, ne yazık ki, Amerika’nın İran rejimini devirme planına destek vermekten başka bir anlama gelmez. Ne kadar acı olsa da gerçek bu; Pakistan yönetiminin geçmişte Afganistan ve Irak’ta oynadığı rolün bir benzeridir bu. Aslında bu, Keşmir meselesinde Amerika’nın müttefiki Hindistan’a teslim olmakla ve Mübarek Filistin topraklarında Amerika ile Yahudi varlığının işlediği suçlara tamamen sessiz kalmakla gösterilen körü körüne itaatin aynısıdır. Bu ziyarette asıl korkulması gereken şey, İran dosyası halledildikten sonra sıranın Pakistan’ın nükleer programına gelmesidir. Bu ziyaret, bu karanlık senaryonun bir parçası olabilir.

Ey Pakistan ordusunun samimi subayları! Ey Pakistan Müslümanları! Keşmir’deki zaferi heba eden bu yönetime asla güven olmaz; Şunu aklınızdan çıkarmayın: Asım Münir’in Trump’la görüşmesi, küfrün başı olan Amerika’dan emir ve talimat alma seansından başka bir şey değildir! Bu yüzden onlara karşı uyanık olun! Ve Yüce Allah’ın şu sözünü hatırlayın:

وَلَا تُؤْمِنُوا إِلَّا لِمَنْ تَبِعَ دِينَكُمْ قُلْ إِنَّ الْهُدَى هُدَى اللهِ“Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın” (dediler). De ki: “Şüphesiz hidayet, Allah’ın hidayetidir.” [Ali İmran 73] Bilin ki, sizin ve tüm ümmetin kurtuluşunun tek yolu, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilâfet’i kurmaktır! O halde geç olmadan Hizb-ut Tahrir’in saflarına katılın ve Hilafetin kurulması için ona nusret verin! Unutmayın! İran’dan sonra hedef Pakistan’dır! Yahudi varlığı batıdan, Hindistan doğudan bu bölgeyi yutmak için hazırlık yapıyor! Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

فَسَتَذْكُرُونَ مَا أَقُولُ لَكُمْ وَأُفَوِّضُ أَمْرِي إِلَى اللهِ إِنَّ اللَّهَ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ“Siz, benim size söylediklerimi hatırlayacaksınız. Ben bütün işlerimi Allah’a bırakıyorum. Şüphesiz Allah kullarını çok iyi görendir.” [Mümin 44]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan
Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813
https://bit.ly/3hNz70q
Fax: +(92) 21–520–6479
E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER