ABD Başkanı Donald Trump, İslam’a ve Müslümanlara karşı Haçlı Savaşı’nı sürdüreceğini açıkladıktan sonra Pakistan yöneticileri, kölece bir açıklamada bulunarak Allah ve Rasûlü’ne karşı savaşı tırmandıracaklarını duyurdular. 28 Ocak 2017 günü Sialkot’ta iktidar partisinin işçiler Kongresinde yaptığı konuşmada rejimin Savunma Bakanı Khawaja Asıf, “Terörle mücadele” tüm politikacıların odak noktası olduğunu açıkladı. Ama “ideolojiler değişmedikçe” “terör” sökülüp atılamaz dedi.

Pakistan ve tüm dünyadaki Müslümanlar, İslam ideolojisine göre yaşamak istiyor. Bu hedefe ulaşmak için de İslam’ın uygulanmasını talep ediyor. Amerika, Müslümanların İslam’a olan güçlü sadakatini sindiremiyor. İslam, Müslümanlara İslam topraklarını işgalci kâfirlerden kurtarmak için cihat etmeyi farz kıldığı gibi ülkelerinde İslam’ın uygulanmasını da farz kılar. Amerika ve onun İslam dünyasındaki ajanları, açıkça İslam’a savaş ilan edemeyeceklerini biliyorlar. Bu yüzden İslam’ı, fikirlerini ve Müslümanları hedef almak için “terörle mücadele” kisvesini kullanıyorlar. Sovyet Rusya’nın Afganistan işgalini sona erdirmek için verilen mücadele cihat oluyorsa, o zaman aynı Afganistan’ı ABD güçlerinden kurtarmak için verilen mücadele nasıl “terör” olabiliyor? Eğer Soğuk Savaş döneminde Müslümanların İslam’ı uygulama isteğine izin veriliyorsa, o zaman bugün nasıl bu istek “aşırılık” olarak ilan edilebilir? Bunun sebebi nedir? ABD Dışişleri Bakanlığı gereksinimlerinin “değişmesi” mi?

Pakistan ve tüm dünyadaki Müslümanlar, Amerikan savaşının İslam’a karşı bir Haçlı Seferi olduğunu biliyor. Bu nedenle ABD ile Afganistan, Irak, Filistin, Keşmir ve diğer İslam topraklarını işgal eden kâfirlere karşı cihadı destekliyorlar. Keza kapitalist sistem ve onun İslam dünyasındaki ajanlarına karşı siyasi ve fikri mücadeleyi de canı gönülden destekliyorlar. Amerika ve onun İslam dünyasındaki ajanlarının hak söz karşısında söyleyecekleri tek bir sözleri olmadığı için yalan ve aldatmayı kullanıyorlar.

Bazen “terör” bazen de “aşırılık” sözcüğünü kullanıyorlar. Bazen ideolojimizin “reforma” bazen de “değişime” ihtiyacı olduğunu dile getiriyorlar.

Pakistan ve tüm dünyadaki Müslümanlar, sosyalizmden kapitalizme kadar tüm insan yapımı sistemlerin şuan başarısız olduğunu biliyorlar. Müslümanların tek kurtuluşunun İslam’ın uygulanması olduğunun da bilincindeler. Amerika ve onun İslam dünyasındaki ajanlarının, Müslümanları İslam dinini terk etmeye ikna etmek için ideolojilerini savunacak tek bir politik ve entelektüel delilleri yok. Hatta Amerikalılar bile başarısız küfür sistemine karşı seslerini yükseltiyor, parmaklarını kaldırıyorlar. Bu yüzden Amerika ve onun ajanlarının kaba kuvvete başvurmaktan ve Müslümanları İslam’ı terk etmeye zorlamaktan başka bir çareleri yok. Ancak bütün çabalar, başarısız olmaya mahkûmdur, çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ  “Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.”^{[Tevbe 32]}

Dolayısıyla Pakistan yöneticileri, Allah kelamından öğüt alarak çılgınlıklarını terk edip Müslümanların ihtiyacı olan gerçek değişimin önünü açacaklar mı? Ki o da Nübüvvet metodu üzere Hilafet altında İslam’ı yeniden uygulamaktır.