11 Şubat 2015 tarihinde Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi [Yargıtay] okullarda başörtüsü yasağı kararını onadı. Böylece Yargıtay, 2014 Mayıs ayında "Okullarda peçe ve başörtüsü takmayı ya da dini herhangi bir sembolü" yasaklayan Mordovya Cumhuriyeti'ndeki yerel bir mahkemenin kararını onaylamış oldu. Yerel mahkeme, hükümetin böyle bir karar hakkı yok, çünkü eğitim ve din özgürlüğü dâhil vatandaşların anayasal haklarını kısıtlıyor diyen avukatların argümanlarını hiçe saymasının ardından dava Yargıtay'a taşınmıştı. Yerel mahkemenin kararının ardından Müslümanlar, zorlu bir sınav ve seçimle karşı karşıya kalmışlardı. Ya yetkililerin isteklerine boyun eğip kızlarının başını açacaklardı ve dolayısıyla Allah'a isyan edeceklerdi. Ya da eğitimden vazgeçip dinlerini, onurlarını ve şereflerini koruyacaklardı. Dindar Müslüman kızlar ve onların babaları, Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın rızasını yeğlediler ve okullarda başörtüsü takma hakkını elde etmek için mücadele etmeye başladılar. Ancak bu seferde öğretmenlerin, okul yöneticilerinin ve yerel yetkililerin mantıksız baskılarıyla karşılaştılar.

Müslümanlar, Mordovya okullarında başörtüsü yasağı kararının yerel yönetimlerin inisiyatifinden kaynaklandığını ve bunun düpedüz anayasaya aykırı olduğu konusunda ısrar ettiler. Ünlü bir gazeteci ve insan hakları savunucusu Maxim Shevchenko, okullarda başörtüsü yasağının yasallığı konusunda sorulan bir soruya "Bu keyfi ve kaba bir uygulamadır. Anayasaya ve kişisel özgürlüklere aykırı davrananlar sizler değil, onlardır. Bu nedenle bu ihlallerin Rusya Devlet Başkanı'nın bürosuna bağlı insan hakları konseyine gönderebilmek için belgelenmesi gerekir. Herhangi bir Rus vatandaşının ya da Rusya topraklarında yasal olarak ikamet eden herhangi bir kişinin anayasal haklarını ihlal eden bu gerçeği, Rusya Devlet Başkanı'nın bürosuna ulaştıracağıma dair size söz veriyorum. Bu, en alt sınıf yöneticilerin bir aptallık ve saçmalığıdır. Bu, delilikten öte bir şey değildir. Federasyon düzeydeki yetkililer, başörtüsü yasağının insanları devlete karşı kışkırtan teröristlerin kucağına iteceğini çok iyi biliyorlar." yanıtını verdi.

Müslüman babaların, Rusya Federasyonu Yüksek Mahkemesi'nin kendilerine insaf edeceği beklentisinde olmalarının belki de nedeni buydu. Ama başından beri davayı takip edenler, kararın hukuki bir karardan daha ziyade tamamen siyasi bir karar olduğu için mahkemeden böyle bir karar bekliyorlardı.

Rusya hükümetinin 2012 yılında Stavropol okullarında kız öğrencilerin okula başörtüsü ile girmelerini yasaklama girişimi aslında davaya siyasi bir boyut kazandırmıştı. Bu karar o zaman Müslümanların ve akılcı yaklaşım sergileyen Eğitim Bakanı İvanov'un öfkesi ile karşılaşmış ve bakan "Öğrencilerin okullara başörtülü girmelerinde bir sakınca görmüyorum" açıklamasında bulunmuştu. Buna rağmen daha sonra düzenlenen bir basın toplantısında konu hakkında kendisine bir soru sorulduğunda, Bakan Livanov'un tutumunu eleştiren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "Biz, laik bir devlette yaşıyoruz ve bunun için geldik..." yanıtını vermişti. Onun bu açıklamasının ardından mahkeme, Müslüman kızların Stavropol bölgesi sınırları içindeki tüm okullarda başörtüsü takmalarını yasaklayan kanunu onaylamıştı.

Ardından "emsal" teşkil eden Stavropol bölgesinin bu kararına istinaden devletin tüm okullarında başörtüsünü yasaklamaya dair girişimler olmuştu. Ancak bu girişim, Müslümanların yoğun protestosu ve açıkça Rusya'nın yasa ve kanunlarına aykırı olduğu gerekçesiyle fiyaskoyla sonuçlanmıştı. Daha sonra 2013 yılında haftalık basın toplantısında Manitogorsk sakinlerinden Vladimir ile Vladimiroviç'in "Kız öğrenciler okullarda başörtüsü takıyorlar. Bu devletin İslamileşmesi anlamına mı geliyor?" soruları ile karşılaşan hükümetin yeni başbakanı, olaya biraz daha açıklık ve sınırlama getirerek "Konu hakkında yeni herhangi bir şey yok. Tabii ki bazı Cumhuriyetlerinin kendine özgü ulusal hususiyetleri var. Ama -başörtüsü- ulusal bir öznitelik değil. Bu meşhur bir dini semboldür. Ama bizim ülkemizde, Müslüman bölgelerde böyle bir gelenek asla söz konusu olmamıştır." cevabını vermişti.

Daha sonra da Federasyonun bazı bölgelerinde yetkililerin tahminlerine göre bu girişimler toplumun istikrarsızlaşmasına yol açmayacağı için "İslamlaşma" konusuna kısıtlama getirmek için bir takım girişimler olmuştu. İşte hedef bölgelerden biri de Tataristan Cumhuriyeti sınırları içinde yer alan Mordovya'dır. Her ne kadar bölgenin asli sakinleri Müslümanlar ise de ancak azınlığı teşkil ediyorlar. Bununla birlikte Bilosiri köyü sakinleri, her ne pahasına olursa olsun dinlerine sımsıkı sarıldılar. Bu yüzden kızlarının başlarını açmalarına yönelik tüm girişimler, başarısızlıkla neticelendi. Ve sonunda Yargıtay'ın Mordovya Cumhuriyeti hükümetinin kararına ilişkin vereceği hüküm beklenmeye başlandı.

Böylece mahkemeler tarafından verilen başörtü yasağı kararı nihayet kesin sonuca bağlanmış oldu. Ki başörtüsü yasağı, 2012 yılından beri yerel yönetimlerin hükümet yönetmelikleri arasında uygulanagelen bir karardır. Yetkililer tarafından izlenen bu politikaların nedeni, İslam korkusu ve İslam'ın yayılma endişesidir. Bu nedenle kızlarının onur ve iffetini koruyanlar değil, aksine kasıtlı olarak Müslümanların dinlerine bağlılıklarını önlemek için yoğun çaba sarf edenler ve açıkça İslam karşıtı politikalar izleyenler suçludur.

Buradan çıkan sonuç şudur ki aslında Yargıtay'ın okullarda başörtüsü yasağının yerel hükümetler tarafından öyle rastgele alınmış bir karar olmadığı gerçeğini onama kararı, İslam'a ve 20 milyon Müslüman Rusyalı'ya karşı rejimin yaklaşımını ifade eder.