Rusya, 30 Eylül 2015’den itibaren Suriye’nin farklı yerlerine hava saldırıları düzenlemeye başladı. Saldırılar, Rusya Federasyon Konseyi’nin Rus askerlerinin yurt dışında kullanılmasına oybirliğiyle izin vermesinin hemen ardından başladı. Yetkililer, Rusya Yüksek Müftüsü Talgat Tacettin denilen kişinin yardımıyla da bu karara dini meşruiyet kazandırmak istediler. Sözde müftü bozuntusu, RIA Novosti haber ajansına verdiği bir röportajda harfiyen şunları söyledi: “Biz, terörizme karşı Federal Rus askerlerinin kullanılmasını şiddetle destekliyoruz. Ama Rus askerlerinin kara harekâtına katılmalarını pek temenni etmiyoruz.” Böylece Rusya Federasyon Konseyi, Devlet Başkanı Putin’in mücrim kararını ve dolayısıyla Suriye’de binlerce çocuk, kadın ve yaşlıların katilini oybirliğiyle desteklemiş oldu. Sözde müftü bozuntusu da yaptığı açıklamayla bu kararı destekledi.

Biz, bu konu ile ilgili olarak şunları beyan ederiz: Müslümanlar adına Şam tiranına destek açıklaması yapan her kimse, büyük bir yalancıdır ve asla İslam ümmetini temsil etmez. Aksine katillerin aşağılık mücrim eylemlerinin suç ortağı olmuş olur. Talgat Tacettin’in kafayı tırlatmış olduğu bilinse de, ancak biz, Rus yetkililerin Suriye’deki bu aşağılık eylemlerine ortak olan bütün Müslümanları Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın gazabından şiddetle uyarıyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءهُم مِّن بَعْدِ مَا جَاءكَ مِنَ الْعِلْمِ إِنَّكَ إِذَاً لَّمِنَ الظَّالِمِينَ”Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyacak olursan, işte o zaman sen hakkı çiğneyenlerden olursun.” ^{[Bakara 145]}

Beşşar Esed’i desteklemeyi, terörizmle mücadele olarak kabul eden Rusya’nın açıkça bu ikircikli tavrını ve ikiyüzlülüğünü gösterir. Zira Rusya’nın, sözde halk devrimi olarak gördüğü Ukrayna’nın doğusundaki silahlı gruplara verdiği destek, herkesçe bilinmektedir. Esed askerlerinin, Suriye’deki laik rejimi korumaktan aciz kalmalarının ardından laik rejimin ömrünü uzatmak ve ajanı Esed’i desteklemek amacıyla Amerika’nın Rusya’yı devreye soktuğundan söz etmiyoruz bile...