Hizb-ut Tahrir heyeti,  Hartum İnsan Hakları Merkezi Başkanı Ahmed El Müfti ile (CEDAW) hakkında münazara yapma konusunda mutabakat sağladı. Münazara için temasa geçildi, ancak uzun bir konuşmanın ardından Dr. El Müfti münazara yapmayı reddetti. Ve 1163 sayılı şu başlıklı bir açıklama yayınladı: “Ey Hizb-ut Tahrir! Uluslararası Sözleşmelere Alternatif İslam’ın İnsan Hakları Sözleşmesini Yayınla”  Açıklama internette yayın yapan El Muharrir gazetesinde yayınlanmakla birlikte başka iletişim araçlarında da yayınlanmış olabilir... Hizb-ut Tahrir heyeti ile Dr. Ahmed arasında yaşanan diyaloğa vakıf olmayanlar nazarında portrenin netleşmesi adına deriz ki:

Birincisi: Başından beri biz, özellikle de Dr. El Müfti ile mutabakat sağladıktan sonra CEDAW’ın İslam Şeriatına aykırı olduğunu biliyoruz. Münazaranın özgürlükler ve kadın erkek eşitliğine dayalı insan hakları sözleşmesi gibi CEDAW’ı doğuran fikirler etrafında cereyan etmesi gerektiğini de biliyorduk... Ancak Dr. El Müfti, tartışma yapmayı reddetti ve Hizb ile kendisi arasındaki anlaşmazlığın yöntemsel olduğunu söyledi...  O halde biz de kendisine yöntem hakkında tartışmayı önerdik. Ancak yine kabul etmedi ve düşüncemizi dışlayıcı, bizlerin de kapsayıcı olduğunu belirtti. Tartışmadan sonra böyle bir nitelemeden dolayı özür dilemesine rağmen ısrarla anlayışımızı salt tutku olarak tanımladı. Ardından hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığı Hizb-ut Tahrir’in düşüncesini Kahire İnsan Hakları Bildirgesi ile mukayese etti. Bu, hem kendi görüşü hem de başkalarının görüşüne inananlar için bir haksızlıktır.

İkincisi: Hem vahyin hak olduğunu söylemek hem de uluslararası hukuka (ki küfür hukukudur) müspet bakmak aklen ve şeran doğru mudur? CEDAW’ın İslam hukukuna aykırı olduğunu kabul edersek, o halde hakka (İslam hukukuna) aykırı olduğu için CEDAW batıl olmuş olur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَقُلْ جَاءَ الْحَقُّ وَزَهَقَ الْبَاطِلُ إِنَّ الْبَاطِلَ كَانَ زَهُوقًا“Yine de ki: Hak geldi; bâtıl yıkılıp gitti. Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur.”^{[İsra 81]} Yıkılıp gitmesi için çalışma yaptığımız şeye nasıl olumlu yaklaşabiliriz?

Üçüncüsü: Dr. El Müfti’nin dediği gibi eğer bizler dışlayıcıysak, o halde nasıl olur da biz fikir ve metot hakkında en güzel şekilde tartışma yapmayı önerebiliriz. Eğer isterse vahiy ya da düşüncenin vakaya uyarlaması temelli bir tartışma yapabileceğimizi söyledik. Kâfirlerin hayat hakkındaki fikirlerinin acı meyvelerine ilişkin bizzat kâfirler tarafından hazırlanan istatistikleri kendisine sunabileceğimizi ifade ettik. Ama kabul etmedi. O halde dışlayıcı olan kim?

Son olarak Dr. El Müfti’ye diyoruz ki tartışma davetiniz için size teşekkür ediyoruz. İslam temelinde insan hakları sözleşmesi hakkında vizyonumuzu sunma davetiniz için de yine size teşekkür ediyoruz. Hakikat peşinde koşanlara da diyoruz ki Hizb-ut Tahrir, kâinatın yaratıcısı, efendisi, yarattığı insanın hak ve görevlerini tanımlayan, faydalı ve zararlı olanları en iyi bilen Allah’ın vahyine dayalı ayrıntılı bir vizyona sahip.

أَلا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ“Yaratan bilmez mi? O, en gizli şeyleri bilir, (her şeyden) hakkıyla haberdardır.” ^{[Mülk 14]}

Evet, Hizb-ut Tahrir’in, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti altında İslami hayat için vahye dayalı ayrıntılı bir vizyonu var. İslami hayat sistemleri için benimsediğimiz ayrıntılı metot hakkında bilgi edinmek isteyenlere ofislerimiz her zaman açıktır. Hizb, benimsediği ve yayınladığı her fikir ve çözümü tartışmaya hazırdır.