Çarşamba, 25 Muharrem 1446 | 2024/07/31
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD–BA–2018–RS–TR–46 H. 25 Zilhicce 1439
M. Çarşamba, 05 Eylül 2018

Değerli Kardeşim El Ahbar Gazetesi Editörü Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

 

Konu: Ensar İşleri Komitesi Genel Sekreterine Yanıt

Gazetecinin, “İslami Hilafetin geri gelme olasılığı var mı?” sorusuna, Ensar İşleri Komitesi Genel Sekreteri Dr. Abdül Mahmud Ubevv, Bana göre Hilafet, belirli bir zaman dilimi için geçerli siyasi bir deneyimdir. Şuan zaman evrimleşti. Şu aşamada Hilafeti uygulamak zor. Dünya artık devletçiklere evirildi. Her devletin kendine özgü bir anayasası var ve bu yüzden siyasal sistem ümmet için bağlayıcı değil. Özgürlük ilkeleri ve şura Peygamberlik hidayetinin üstündedir. Tarihsel formatıyla bize dayatılan İslami Hilafet, bizim için bağlayıcı değildir. yanıtı verdi.

Dr. Ubevv’in bu yanıtı, gazetenizin 23 Zilhicce1439 / 03 Eylül 2018 Pazartesi günkü “1689” sayılı baskısında yayımlandı. Umarız bizim aşağıdaki yanıtımızı da yayınlarsınız:

Birincisi: Hilafet, belirli bir zaman dilimi için geçerli siyasal bir deneyim değildir. Aksine Hilafet, dünyadaki Müslümanların genel başkanlığıdır. İslam’ın belirlediği siyasal sistemdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın Müslümanlara farz kıldığı tüm farzlar gibi bir farzdır. Bu farz, mecburidir, onda serbestiyet yoktur. Müsamaha gösterilmez. Yerine getirilmesinde gevşek davranmak, en büyük günahlardan biridir. Karşılığında Allah’ın şiddetli azabı var. Bütün Müslümanlara Hilafeti kurmanın farz olduğunun delili, Allah’ın Kitabı, Rasûlü’nün Sünneti ve İcma’us Sahabedir...

Kitaba gelince, Allah Subhânehu ve Teâlâ, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e Müslümanlar arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmetmesini emretti. Emri kesindir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَاحْكُمْ بَيْنَهُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ وَلا تَتَّبِعْ أَهْوَاءَهُمْ عَمَّا جَاءَكَ مِنَ الْحَقِّArtık, Allahın indirdiği ile aralarında hükmet ve sana gelen haktan ayrılıp da onların arzularına uyma.” [Maide 48] Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdiğiyle hükmetme, ancak Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e beyan edilen bir devletle mümkündür. İmam Müslim’in Ebu Hazim’den rivayet ettiği hadiste şöyle geçmektedir: Ebu Hurayra ile beş yıl beraber bulundum ondan Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den şu rivayeti yaptığını işittim:

كَانَتْ بَنُو إِسْرَائِيلَ تَسُوسُهُمْ الأَنْبِيَاءُ كُلَّمَا هَلَكَ نَبِيٌّ خَلَفَهُ نَبِيٌّ وَإِنَّهُ لا نَبِيَّ بَعْدِي وَسَتَكُونُ خُلَفَاءُ تَكْثُرُ» قَالُوا: فَمَا تَأْمُرُنَا؟ قَالَ: «فُوا بِبَيْعَةِ الْأَوَّلِ فَالْأَوَّلِ وَأَعْطُوهُمْ حَقَّهُمْ فَإِنَّ اللَّهَ سَائِلُهُمْ عَمَّا اسْتَرْعَاهُمْİsrail oğullarını Nebiler yönetiyordu. Bir Nebi öldüğünde onu bir başka Nebi takip ederdi. Benden sonra Nebi yoktur. Fakat benden sonra birçok Halifeler gelecektir.Dediler ki Bize ne emredersin?Peygamber “İlk biate ilkine vefa gösteriniz. Onlara haklarını veriniz. Çünkü Allah, onları güttüklerinden hesaba çekecektir, buyurdu

Sünnete gelince, İmam Müslim’in Nafi yoluyla İbn Ömer’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ خَلَعَ يَدًا مِنْ طَاعَةٍ لَقِىَ اللَّهَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ لاَ حُجَّةَ لَهُ وَمَنْ مَاتَ وَلَيْسَ فِى عُنُقِهِ بَيْعَةٌ مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةًKim itaatten elini çekerse, Kıyamet gününde lehine hiçbir delil bulunmaksızın Allah ile karşılaşacaktır. Kim de boynunda Halifeye biat olmadan ölürse, cahiliye ölümü ile ölürEbu Hurayra’dan rivayet edildiğine göre Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

إِنَّمَا الإِمَامُ جُنَّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتَّقَى بِهِİmam ancak bir kalkandır. Arkasında savaşılır ve onunla korunulur.Birinci hadiste geçen biat, sadece Halife için söz konusudur. Bazı ülkelerde krallara ve devlet başkanlarına verilen biat, ümmeti kandırmak ve onlara Halife pozisyonunda olduklarının algısını vermektir.

İcma’us Sahabeye gelince, Sahabe Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in vefatından hemen sonra bir Halife ikame etmenin gerekliliği konusunda icma etmiştir. Sahabe, Ebu Bekir, sonra Ömer, sonra da Osman’ın Halifeliği üzerinde fikir birliğine varmıştır. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ölümünün hemen ardından cenazenin defin işlemiyle uğraşmak farz olduğu halde Sahabenin Halefinin atama işleriyle uğraşmaları Halife ikame etmenin farziyetini gösterir. Bir kısım sahabenin, Halifenin atama işlemiyle meşgul olup diğer bir kısmının bu uğraş karşısında sukut etmesi, bu uğraşıyı inkâr edip naaşı defnedebilecekken hepsinin iki gece defin işlemini ertelemesi, Halife atamanın cenazenin defin işleminden daha farz olduğuna dair sahabenin icma ettiğini kanıtlar. Buna ek olarak dini ikame etmek, dünya ve ahiret işlerinde Şeriatın bütün hükümlerini uygulamak, sübutu ve delaleti kati delille Müslümanlara farzdır. Bu ise sadece yetki sahibi bir yöneticiyle gerçekleşebilir. Şeri kaideye göre vacibin ancak kendisiyle tamamlandığı şey de vaciptir.Onun için bir Halife atamak bu açıdan da farzdır. İmam Kurtubi, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu ayetinin tefsirinde der ki:

وَإِذْ قَالَ رَبُّكَ لِلْمَلَائِكَةِ إِنِّي جَاعِلٌ فِي الأَرْضِ خَلِيفَةًHani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağımdemişti. [Bakara 30] Bu ayet, ümmetin sözbirliğinin gerçekleştirilmesi ve kendisi vasıtasıyla Halifenin hükümlerini uygulamaya konulacağı, sözünün dinlenilip emrine itaat edilen bir imamın, bir Halifenin başa geçirilmesi gereği hususunda asıl delillerden birisidir. Böyle birisinin tayin edilmesinin gereği hususunda ümmet ve imamlar arasında bir görüş ayrılığı yoktur. Bunun tek istisnası, Şeriata karşı sağır olan (ve sağır anlamına gelen) el-Asam unvanlı Mutezileye mensup ilim adamlarından olan Ebu Bekr el-Asamdan gelen rivayettir.

Hilafetin farziyetine ilişkin serdettiğimiz bütün bu deliller, artık Müslümanlar için aşikâr hale gelmiştir. Ensar İşleri Komitesi Genel Sekreteri pozisyonundaki bir kişi, Hilafetin farziyeti ve gerekliliğini inkâr etmemiş olsaydı, Müslümanların doğuşunu özlemle bekledikleri Hilafet şafağı her an belirebilirdi.

İkincisi: Ensar İşleri Komitesi Genel Sekreteri, vakıayla delillendirme yaptı: Dünya devletçiklere evirildi ve her devletin kendine özgü bir anayasası var...dedi. Şeri hükümlere göre vaka düşüncenin konusudur, kaynağı değil. Bugünkü vaka, Şeriatın emrettiği vakaya aykırıdır. Şeriat ayrılığı değil birliği emrediyor. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَاعْتَصِمُوا بِحَبْلِ اللَّهِ جَمِيعًا وَلا تَفَرَّقُوا وَاذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنْتُمْ أَعْدَاءً فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُمْ بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا Hep birlikte Allahın ipine (Kurana) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allahın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte Onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz.” [Ali İmran 103] Hep birliktesözü, bütün Müslümanlar anlamına gelir. Anayasalar ise, insan yapımı anayasalardır. Aslolan bunları çöpe atıp yerine İslami anayasa ve hükümlerini koymaktır. Biz Allah’ın kullarıyız, bizim gibi yaratık yasa koyucuların kulları değil. Hak uyulmaya daha layıktır. Çünkü haktan sonra geriye sadece dalalet kalır.

Üçüncüsü: Allah Subhânehu ve Teâlâ bu ümmete istihlaf ve temkin sözü verdi. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55] Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem, İnşaAllah son günlerini yaşadığımız ceberut saltanattan sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafetin ikinci kez yeryüzünde hüküm süreceğinin müjdesini verdi. SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ Allahın olmasını dilediği kadar aranızda Nübüvvet olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhâcı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır. Böylece Allahın olmasını dilediği kadar olacak, sonra Allah onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı Hanedanlık olacaktır. Böylece Allahın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu da kaldıracaktır. Sonra Zorba Diktatörlük olacaktır. Böylece Allahın olmasını dilediği kadar olacak, sonra onu kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhâcı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır.Sonra sustu.”

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER