Kerim Kardeşim / Sayın El Ceride Gazetesi Editörü

Es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

22 Eylül 2019 tarihinde 2907 sayılı El Ceride gazetenizde “Heykelsiz Antik Kent Omdurman’da Şehit Abdül Azim’i Ölümsüzleştirme Tartışması”başlığı altında denildi ki: “... Omdurman kenti, sanattır, marifettir, yaratıcılıktır. Dar sokaklarında sanat ve yaratıcılıkla mücadelede dini bir manivela olarak kullanan fıkhî safsata gerçekleşiyor...”

Şeri hükümleri, fıkhî safsata olarak nitelemek, büyük bir cürümdür, İslam hükümlerine dil uzatmaktır. Kötü ahlak, bir Müslümana yakışmaz. Bu makalenin yazarına verdiğim yanıtı umarım yayınlarsınız. Allah, biz ve ona hidayet etsin. Biz ve onun günahlarını bağışlasın. Onun için diyoruz ki:

Birincisi: Âlimler arasında mutabık kalınan şeri kaideye göre eylemlerde aslolan, şeri hükme bağlanmaktır. Yani Allah’ın hükmünü bilmeden önce Müslümanın bir eyleme kalkışması caiz değil. Çünkü Allah onu amellerinden ötürü hesaba çekecektir.

فَوَرَبِّكَ لَنَسْأَلَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ * عَمَّا كَانُوا يَعْمَلُونَ “Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız.”^{[Hicr 92-93]}

İkincisi: Bazı şeri hükümler katidir. Müslümanlar ihtilaf etmezler. Zira nassın delaleti, katidir. Bazı şeri hükümler de zannidir. Bu yüzden içtihat ehli ihtilaf eder. Onun için şeri hüküm, ya delil gücüne göre racihtir ya da delil zayıflığına göre mercuhtur. Buna göre İslam’da racih ya da mercuh hüküm veya racih ya da mercuh görüş dışında bir hüküm ve görüş yoktur. Tercih, heva ve arzuya göre değil, delil gücüne göre olmalıdır.

Üçüncüsü: Bu günlerde özellikle de ülkemizde bilgisiz, hidayetsiz ve aydın bir kitap olmadan İslam ve hükümlerine dil uzatılması en tehlikeli şeylerden biri haline geldi... Yazar ve benzerlerini Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözünden sakındırıyorum:

وَإِنَّ الْعَبْدَ لَيَتَكَلَّمُ بِالْكَلِمَةِ مِنْ سَخَطِ اللَّهِ لا يُلْقِي لَهَا بَالا يَهْوِي بِهَا فِي جَهَنَّمَ “Kul Allah’ın hoşnutsuzluğuna sebep olan bir kelimeyi ehemmiyet vermeksizin sarf eder de Allah, o sebeple onu cehenneme yuvarlar.”^[Ahmed]

Dördüncüsü: Yazar, şehidin heykelinin dikilmesi ile ilgili şeri hükmü vermedi. Yoksa bu fiil hakkında İslam’ın bir hükmü yok mu? Yazara yakışan, Şeriatla alay etmek, dalga geçmek, hükümleri fıkhî safsata olarak nitelemek yerine şayet bu eylemi helal görüyorsa, helal kılan şeri hükmü irat etmekti!

Beşincisi: Şehit Abdül Azim (Allah rahmet eylesin) ile ilgili şeri hüküm, insanları oyalamak ve ailesini faydasız şeylerle uğraştırmak yerine ona suikast düzenleyenlerden intikam almaktır. Heykelini yapan haram işlemiştir. Zira İmam Müslim, Ebu’l Heyyac El Esedi’den rivayet ettiğine göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in beni gönderdiği şey için seni göndermeyeyim mi?

أَنْ لا تَدَعَ تِمْثَالا إِلا طَمَسْتَهُ وَلا قَبْرًا مُشْرِفًا إِلا سَوَّيْتَهُ “Silmedik bir timsal bırakma, düzlemedik bir yüksek kabir bırakma.”

Yine Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ صَوَّرَ صُورَةً فَإِنَّ اللَّهَ مُعَذِّبُهُ حَتَّى يَنْفُخَ فِيهَا الرُّوحَ وَلَيْسَ بِنَافِخٍ فِيهَا أَبَدًا “Kim bir canlı resim yaparsa, ruh üfleyinceye kadar Allah ona azap eder. Hiçbir zaman da ruh üfleyici değildir.”

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü