Batı Darfur eyaletinin başkenti El Cenine kentinde dün iki kabile arasında meydana gelen olaylarda ölü ve yaralı sayısı hakkında çelişkili haberler geliyor. Masum insanların kanı ve cesedi pahasına ucuz siyasi kazanımlar elde etmek için bugünlerde ülkede keskin kutuplaşmalar yaşanıyor. Bu olay, türünün ilk örneği değil, haklarını aramak için silaha başvuranlar olduğu sürece sonuncusu da olmayacak. Zira Sudan’daki ardışık rejimler, sadece silahtan anlıyorlar. İktidar ve zenginliklerin paylaşımı için katiller ile pazarlık masasına oturuyorlar. İnsanlara haklarını vermiyorlar ve işlerini hakkıyla gütmüyorlar. Bir aydır Doğu Sudan’da yaşananlar, söylediklerimizin doğruluğunun kanıtıdır. Darfur müzakerelerin askıya alınması da başka bir kanıttır.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, çıplak bir uyarıcıdır. Bu ardışık olayların sonuçlarından halkımızı sakındırıyor, uyarıyor. Temiz sıradan halkımız olayların ateşiyle kavrulurken, siyasi profesyoneller ve silahlı isyancı hareketlerin liderleri huzur ve güven içindeler. Hizb, her zaman şunları vurgulamıştır:

Birincisi: İslam’a göre Müslümanların birbiriyle savaşması haramdır. Hatta küfürdür. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

لَا تَرْجِعُوا بَعْدِي كُفَّارًا يَضْرِبُ بَعْضُكُمْ رِقَابَ بَعْضٍ “Benden sonra birbirinizin boyunlarını vuran kafirler durumuna düşmeyiniz.” ^[Müslim]

İkincisi: Kim kabilecilik asabiyeti bayrağı altında savaşırsa, cahiliye ölümüyle ölmüş olur. Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem ondan beridir. Ebu Hurayra’nın Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den rivayet ettiği bir hadise göre

مَنْ خَرَجَ مِنَ الطَّاعَةِ، وَفَارَقَ الْجَمَاعَةَ فَمَاتَ، مَاتَ مِيتَةً جَاهِلِيَّةً، وَمَنْ قَاتَلَ تَحْتَ رَايَةٍ عِمِّيَّةٍ يَغْضَبُ لِعَصَبَةٍ، أَوْ يَدْعُو إِلَى عَصَبَةٍ، أَوْ يَنْصُرُ عَصَبَةً، فَقُتِلَ، فَقِتْلَةٌ جَاهِلِيَّةٌ، وَمَنْ خَرَجَ عَلَى أُمَّتِي، يَضْرِبُ بَرَّهَا وَفَاجِرَهَا، وَلَا يَتَحَاشَى مِنْ مُؤْمِنِهَا، وَلَا يَفِي لِذِي عَهْدٍ عَهْدَهُ، فَلَيْسَ مِنِّي وَلَسْتُ مِنْهُ “Kim itaatten çıkar, cemaatten ayrılırsa cahiliye ölümü ile ölmüş olur. Kim de körü körüne çekilmiş bir bayrak altında savaşır, asabiyet için gazaplanır veya asabiyete çağırır veya asabiyete yardım eder, bu esnada da öldürülürse bu ölüm de cahiliye ölümüdür. Kim ümmetimin üzerine gelip iyi olana da, kötü olana da ayırım yapmadan vurur, mümin olanlarına hürmet tanımaz, ahit sahibine verdiği sözü de yerine getirmezse o benden değildir, ben de ondan değilim.”^[Müslim]

Üçüncüsü: Güvenliği sağlama sorumluluğu, yöneticinin sorumluluğundadır; çünkü o çobandır ve sürüsünden sorumludur. Nitekim Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “İman çobandır ve güttüklerinden sorumludur”Ama bugünün yöneticileri, çobanlardan ziyade korkaklardır. Allah’ın indirdiğinden başkasıyla yönetiyorlar, sömürgeci kâfirlere itaat edip komplolarını uyguluyorlar. İktidarı paylaşılabilecek bir pasta olarak görüyorlar. Emanet ve sorumluluk olduğunu unutuyorlar. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

إِنَّهَا أَمَانَةُ، وَإِنَّهَا يَوْمَ الْقِيَامَةِ خِزْيٌ وَنَدَامَةٌ، إِلَّا مَنْ أَخَذَهَا بِحَقِّهَا، وَأَدَّى الَّذِي عَلَيْهِ فِيهَا “Bu iş bir emanettir, emanet, üstesinden gelemeyen kimse için kıyamet gününde zillet ve perişanlık doğurur”

Ey el Cenine halkı! Nefsiniz hakkında Allah’tan korkun. Sapık politikacılar, aylak ve başarısız liderler için kanınızı dökmeyin. Bilin ki kurtuluş İslam’dadır. Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devleti ancak size onurlu bir hayat sunabilir. Onun için çalışanlarla birlikte çalışın ki, dünya ve ahiret yurdunda kurtuluşa eresiniz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûl’ünün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}