06 Eylül 2020 Pazar günü Addis Ababa’da Komünist Parti ile Abdülaziz El Halo liderliğindeki Kuzey Halk Hareketi, Sudan anayasasına yüksek ilkelerin dahil edilmesini öngören bir siyasi deklarasyon imzaladı. Deklarasyon, bir siyasi partinin dini temel üzerine kurulamayacağını belirtiyor!

Köklü bir İslam ülkesi olan Sudan’ın işlerine, La İlahe İllallah Muhammedün Rasûlullah akidesine aykırı davranan, yüce İslam dinini inkâr eden, düşüncesini, Allah’ın varlığını ve yeryüzündeki yaratıkları üzerindeki hâkimiyetini inkâr eden bir yaratıktan alan kimselerin karar vermesi oldukça tuhaf ve garip. Durumlar tersine döndü! Zehirlerini ve kötülüklerini ümmetin gençleri arasında yaymaktan men edilmesi gereken kişiler, ümmetin inancı ve düşüncesine dayanan kişileri faaliyetten men ediyorlar!

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, aşağıdaki gerçekleri vurguluyoruz:

Birincisi: Ülkeyi çöküntü ve fiyaskonun eşiğine getiren şey, Allah’ın yaklaşımı ve şeriatından uzak parlamentoların geliştirdiği sistemler ve mevzuattır. Çünkü bu partiler, hatta İslam iddiasında bulunanlar bile, dini devletten ayırıyor ve batıl demokrasiyi uyguluyorlar. Yasaklanması gereken varsa, başarısız demokratik temele dayanan partiler ve silahlı hareketlerdir.

İkincisi: Sudan’daki yaşam, yönetişim, siyaset, ekonomi vb. konularda İslam temeline dayalı olmuş olsaydı, gayri İslami temele dayalı, düşman ve elçilikleri ile görüşen bir parti ya da silahlı hareket, kimin siyasi parti olarak faaliyet yürüteceğine, kimin yürütmeyeceğine karar vermeye asla cesaret edemezdi!

Üçüncüsü: Aslında Sudan’ın da bir parçası olduğu İslam ülkelerdeki partiler, İslam inancı temeline dayanmalıydı. İslam inancına aykırı bir temelde bir partinin kurulması haram olmalıydı. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَلتَكُنْ مِنْكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun İşte kurtuluşa erenler onlardır.” ^{[Ali İmran 104]} Ayet, partilerin misyonunu belirlemiştir; İslam’a davet, iyiliği emretmek ve kötülükten men etmektir. Bu, Müslümanlara farzdır. Kapitalizm, komünizm vb. küfür temelinde kitlelerin veya partiler kurulması haramdır!

Dördüncüsü: Geçiş hükümeti, siyasi ortam ve kâfir Batı ile iltisaklı silahlı hareketler, İslam’ın kalan hükümlerini halkın hayatından koparmaya çalışıyor. Hizb-ut Tahrir’i bitirmek, karanlıkta aktif olmak ve planlarını yürütmek istiyorlar, ama bunu başaramayacaklar? Zira ümmet, İslam temelinde rönesansa her zamankinden daha yakındır.

Allah’ın izniyle yakında kurulacak olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet, bu tür saçmalıklara bir son verecek, sömürgeci kâfirleri, kuyruklarını ve ajanlarını aşağılık bir şekilde ülkemizden kovacak, bütün hayatı yüce İslam akidesi temeli üzerine kuracaktır. Kâfirlerin batıllarına ve sapık fikirlerine yer olmayacaktır... Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

إِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللَّهِ الْإِسْلَامُ وَمَا اخْتَلَفَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ إِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْياً بَيْنَهُمْ وَمَنْ يَكْفُرْ بِآيَاتِ اللَّهِ فَإِنَّ اللَّهَ سَرِيعُ الْحِسَابِ “Kuşkusuz Allah katında din İslâm’dır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonradır ki, aralarındaki hak tanımazlık yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini inkar edenler bilmelidirler ki Allah’ın hesabı çok çabuktur.”^{[Ali İmran 19]}

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü