Başbakan Abdullah Hamduk, yeni (eski) kabinedeki bakanların ismini açıkladı. Eski bakanlardan dördü yerini korurken, Eğitim bakanının ismini henüz açıklamadı. Yeni kabine, partizan ve bölgecilik temeline dayanıyor. Bakanlıklar, özgürlük ve değişim partileri, silahlı hareketler (Juba barışı) ve askeri bileşen arasında paylaşıldı. Kabine duyurusu, silahlı hareketlerin üç liderinin Egemenlik Konsey’ine katılması ve böylece Egemenlik Konseyi üyesi sayısının on dörde çıkmasının öncesinde geldi!

Bu kabine değişikliği ilk değildir, son da olmayacaktır, çünkü bu değişiklik, sömürgeci İngilizlerin Sudan’dan ayrılmasından bu yana ülkeyi yöneten aynı rejimin gölgesinde bazı yüzlerin diğer bazı yüzlerle değiştirilmesi, sistemlerin, anayasasının, yasalarının ve hatta devletin şeklinin, partilerin oluşumu ve diğer hususların olduğu gibi aynen kalması anlamına geliyor.

Bu siyasi kriz, ekonomik çöküş ve kötüleşen güvenlik karşısında Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, aşağıdaki gerçekleri vurguluyoruz:

Birincisi: Bu kabine değişikliği, Sudan’daki durumu asla değiştirmeyecektir. Çünkü sorun, mevzuat ve politikalarıyla birlikte rejimin yapısını değiştirme sorunudur, kişileri değiştirme değil. Yeni hükümet, kapitalist sistemin döngüsü içerisinde olduğu sürece durumumuzu sadece daha da kötüleştirecektir.

İkincisi: Siyasi olarak, sivil bileşen ile askeri bileşen arasındaki çekişme, biri diğerine galip gelene kadar devam edecektir. Şimdiye kadar hala ordu, baskın güçtür, çünkü otorite, en güçlü grupta saklıdır.

Üçüncüsü: Ekonomik olarak, bu hükümet, IMF politikalarını devrik rejimden daha hızlı bir şekilde uygulamaya devam ediyor. Önceki rejim, bir adım ileri bir adım geri atıyordu. Hamduk hükümeti, IMF programında uzun bir yol kat etti. Geriye sadece dalgalı kura geçmek kalıyor. Yerel para birimi (Sudan Cüneyhi) diğer para birimleri karşısında hızlı bir şekilde değer kaybetmeye başladı. Bir dolar 400 Cüneyh değerindedir.

Dördüncüsü: Güvenlik ise tam bir felakettir. Kötüleşen ekonomik durum ve hükümetin uyguladığı felaket politikaları, Kadarif, El Ebyad, El Fasher ve diğer kentlerde şiddet, Vandalizm ve yağmacılık eşliğinde gösterilerin patlak vermesine yol açtı.

Beşincisi: Açıkçası bu yeni (eski) hükümet, kapitalist sistem döngüsü içerisinde politikalar yürüttüğü sürece banka ve IMF politikalarından bağımsız hareket edemeyecektir.

Sonuç olarak, rejim, sudan halkının inancından kaynaklanan siyasi bir fikre dayanmadıkça, Sudan’ın karmaşık krizleri için çözüm söz konusu değildir. Sudanlılar, Rab olarak Allah’a, Peygamber olarak Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e inanıyor, devlet ve yaşamın bu inanç temeline dayanmasına iman ediyor.

Hizb-ut Tahrir, Allah’ın kitabı, soylu Peygamberin Sünneti, sahabenin icması ve şeri kıyastan doğru içtihatla çıkarılan bir anayasa ile İslami hayatı yeniden başlatma vizyonuna sahiptir. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin gölgesinde devlet, kurumları ve idare biçimi hakkında mükemmel bir vizyonu var. Hilafet, sadece Sudan halkı için değil, İslam ümmeti ve tüm insanlar için onurlu bir yaşam yaratacaktır. Çünkü Hilafet Devletin uyguladığı hükümler, tüm insanlığın yaratıcısına ait hükümlerdir. Ey Sudan halkı! Raşit Halifeler gibi Raşidi bir Hilafet kurmak için Hizb-ut Tahrir’li kardeşleriniz ve oğullarınızla birlikte çalışın. Dünyada üstünlüğün, kıyamet günü Allah’ın azabından kurtuluşun yolu budur.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” ^{[Enfal 24]}