Başkent Hartum’daki Bahri şehrinde çok sayıda insanın, gelir-gider açığını kapatmak için ikinci el lüks konutunu satışa çıkardığını görüyoruz. Görünüş ve arz biçimlerinden de anlaşıldığı gibi eşyalarını satışa çıkaran insanlar tüccar değiller. “Al Arabiya.net”in aktardığına göre bazıları, alıcıyı sahip oldukları ürünün kalitesine ikna etmeye çalışıyor. ^{(18.06. 2022 Sky Sudan)}

Dünya Gıda Programı ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Sudan’da akut gıda güvensizliğinin daha da kötüleşeceğini duyurdu ve BM kuruluşlarının raporlarında hareketle Sudan’ı en açlık çeken ülkeler arasında sınıflandırdı. El Arabi El Cedid gazetesinin Aralık 2021 raporunda yer aldığına göre Birleşmiş Milletler İnsani İşler Ofisi (OCHA), 14,3 milyon Sudanlının, 2022’de gıda yardımına ihtiyaç duyacağı konusunda uyardı. Ofise göre bu on yıldaki en yüksek sayıdır.

Sudan halkı nasıl bu sıkıntıyı çekebilir? Ülkeleri zengin, görünür görünmez sayısız kaynaklarla dolu. Örneğin, Sudan altın ve petrol gibi birçok mineralin yanı sıra 200 milyon dönüm ekilebilir alana, düz verimli arazilere, çeşitli hayvancılık ve ormanlara sahip. Bununla birlikte ekonomi tamamen felç olmuş durumda. Sudan halkının yüzde 90’ı fiyatlardaki çılgın artışlar ve hızla artan enflasyon nedeniyle zarar görüyor. Artan üretim maliyetinden bahsetmiyorum bile. Sürekli değişen ve yüksek değişimler ve fiyat istikrarsızlığı nedeniyle birçok mağaza kapılarına kilit vurdu. İnsanların hayatı dayanılmaz bir cehenneme dönüştü, fiyatlar her geçen gün artıyor. Böylece aileler olası çözüm olarak yiyecek, giyecek ve barınma gibi sahip oldukları en önemli malları satışa çıkarıyorlar. Buna karşılık devlet parmağını bile kıpırdatmıyor, ülke lisanı hal ile sanki şöyle diyor: Sırtında su taşıyan, ama susuzluktan çölde ölen deve gibidir.

Ey Sudan halkı! İnsanlığın bütün dertleri için tek etkili çare, âlemlerin Rabbinin sistemidir. Ekonomik sorunları kökten çözer. Çünkü İslam, tebaanın gıda, giyecek, barınma, eğitim, ilaç, güvenlik gibi temel ihtiyaçlarının karşılanmasını devlete farz kılmaktadır.

İslam’ın ekonomik sistemi, başta fakirler olmak üzere insanların omuzlarındaki yükü artıran, mal ve hizmetlerin fiyatlarını yükselten vergi ve gümrükleri yasaklar. Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَنْ دَخَلَ فِي شَيْءٍ مِنْ أَسْعَارِ الْمُسْلِمِينَ لِيُغَلِّيَهُ عَلَيْهِمْ، كَانَ حَقّاً عَلَى الله أَنْ يَقْذِفَهُ فِي مُعْظَمٍ مِنَ النَّارِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ “Kim Müslümanlara karşı fiyat arttırmak için onların fiyatlarından bir şeye müdahale ederse, o kimseyi kıyamet gününde bir ateş yığınına oturtmak Allah’ın üzerine hak olur.”İslam’ın ekonomik sistemi, kamu mülkiyetinden elde edilen gelirleri bu servetin ve gelirlerinin sahibi olan tebaanın bireylerine dağıtır. Bu dağıtım halifenin inisiyatifindedir. Su, elektrik, petrol, gaz gibi konutlarda ve kamusal alanda ihtiyaç duyulan her şeyi ücretsiz olarak halka dağıtabilir. Bu kaynakların ancak maliyetini alabilir. Kamu malından elde edilen gelirleri de halka dağıtabilir. Bütün bunlarda, tebaanın çıkarı ve yararı doğrultusunda hareket eder.

İslam Devleti, insanların enerjisini patlatacak, Sudan’ın sahip olduğu geniş tarım ve hayvancılıktan en iyi şekilde faydalanılmasını sağlayacak, bunların finansmanını Müslümanların hazinesinden yapacaktır. Devlet, buğday gibi stratejik malları temin etmek için çalışacak, her bireyin tüm temel ihtiyaçlarını karşılayacak, lüks ihtiyaçlarını karşılaması için olanaklar sunacaktır. Böylece hayat standardı yükselecek ve tüm insanların işleriyle ilgilenen İslam Devleti altında insanlar mutlu bir hayat süreceklerdir.