Kadarif kentinde güvenlik güçleri, Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti üyeleri: 1- İbrahim Abdülkadir 2- Menur Rafullah 3-Usame Abdülaziz 4- İlmuddin Muhammed el-Hassan'ı H. 19 Cumâde's Sânî 1435 M. 19 Nisan 2014 Cumartesi günü tutukladılar. Ardından bir saat sonra serbest bırakıldılar. Bilgisayar, kamera ve anket sayfalarına el konuldu. Bu kimseler, pazarda insanlarla anket yaparak şu soruyu soruyorlardı: Hilafetin kurulmasını istiyor musunuz? Cevap şıkkı evet veya hayırdı. Güvenlik güçleri bu gençlerin yaptıklarının izinsiz ve yasal olmadığını ileri sürdüler.

Oysa bu gençlerin çalışmaların, en güzel ve şu zamanda en yüce olanıdır. Bu çalışma, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulmasıyla İslami hayatı başlatmak çalışmasıdır. Zira Allah'ın hükümlerini hayat sahasında uygulamak ancak İslam Devletinin varlığıyla mümkündür. İslam Devletinin adı Hilafettir. Hilafetin kurulması her Müslümanın çaba sarf etmesini gerektiren bir çalışmadır. Eğer çalışma yapmıyorsa, en azından yapanlara yardımcı olmalıdır. Nasıl Müslüman ülkelerindeki yöneticiler dinin farzlarından temel bir farz için, hatta en büyük farz için çalışılmasını yasaklayabilirler? Çünkü diğer farzların uygulanması ona bağlıdır. Ümmetin bazı âlimlerinin de dediği gibi o farzların tacıdır.

Kadarif kentinde güvenlik güçleri tarafından yapılan bu tutuklama, Allah yolundan alıkoymak kapsamı içine girer. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَلا تَقْعُدُوا بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِهِ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا "Bir de, tehdit ederek Allah'ın yolundan O'na iman edenleri çevirmek, Allah'ın yolunu eğri ve çelişkili göstermek üzere her yol üstüne oturmayın." ^{[Araf 86]}

Ayrıca bu çalışma, insan yapımı devletin kanunlarına göre bile izne tabi değildir. Çünkü bu çalışma, ne siyasi bir seminer ne de bir konferanstır. Partisel faaliyetleri düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi madde [158]'de şöyle geçmektedir: "2-3 Siyasi partiler, halka açık yerlerde ve meydanlarda umumi toplantılar ve seminerler düzenleme hakkına sahiptir."

Hükümetin, söylemleri ile eylemleri arasında görülen belirgin çelişki, bocaladığının ve hakkın ortaya çıkmasından korktuğunun en iyi kanıtıdır. Aşikâr olan gerçeği, akıl ve fikir sahibi herkes fark edebilir.

İnsanlar, gençler etrafında toplandığı için rejim bundan rahatsız oldu. Bu da ümmetin İslam'ı ve İslam davetçilerini çok sevdiğini teyit eder. Rejimin de İslam'ı elinin tersi ile ittiğini, hayat sahasında onu uygulamak istemediğini ve şu an açıkça laiklik yolunda ilerlediğini gösterir.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak biz, hükümeti ve güvenlik güçlerini Allah yolundan alıkoymanın sonuçlarından sakındırıyoruz. Çünkü bunun akıbeti, dünyada rezil rüsvadır, ahirette ise açık hüsrandır. Ayrıca güvenlik güçlerinden haksız yere alınan malzemelerin tekrar iade edilmesini talep ediyoruz.

Son olarak rejim ve uşaklarına soruyoruz, Hilafetle misiniz, değil misiniz?

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü