Pazartesi, 23 Muharrem 1446 | 2024/07/29
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SDu2013BAu20132014u2013RSu2013TRu201321 H. 5 Raceb 1435
M. Pazar, 04 May 2014

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti Tarafından H. 04 Receb 1435, M. 03 Mayıs 2014 Cumartesi Günü Sudan'ın Başkenti Hartum'da Sadakat Salonunda Düzenlenen Can Simidi Konferansının Sonuç Bildirgesi

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, Hilafet Devletinin yıkılışının doksan üçüncü yıldönümünü anmak amacıyla H. 04 Receb 1435, M. 03 Mayıs 2014 Cumartesi günü uluslararası bir konferans düzenledi. Konferansa Sudan ve diğer Arap Baharı ülkelerinden katılan bir dizi siyasi ve politikacılar, Sudan ve Arap Baharı ülkelerinde patlak veren olaylar hakkında doğru İslami görüşü sundular. Konferans, "Can Simidi... Arap Baharı Ülkelerinde Nüksetmeyen Sudan'ın Sorunlarının Çözümlerine Yönelik Doğru İslami Görüş" başlığı altında yapıldı. Konferansın açılış konuşmasını Hizb-ut Tahrir'in Emiri Ata ibn Halil Ebu Raşta yaptı. Emir konuşmasında Sudan halkının Raşit Halife Osman RadiyAllahu Anh döneminde Müslüman olduğunu söyledi. Siyasi ve kültürel sömürgecilik ve Güney Sudan'ı Kuzeyden ayıran çürük kapitalist değerlerin yayılmasından sonra 1896-1956 yılları arasında ülkede altmış yıl kalan İngilizlere karşı yapılan cihadı hatırlattı. Ayrıca Sudan'da devam eden, Amerika ve ajanlarının uzlaşma için teşvik ettiği diyaloğa değindi. Sorunlarımızın çözümünün belli olduğu, bunların, hayali teoriler olmadığı, aksine Allah Subhânehu ve Teâlâ'nın Kitabında, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem'in Sünnetinde ve Sahabenin İcması'nda yazılı hükümler olduğunu vurguladı.

Konuşmasının sonunda Emir, kutsal Receb ayında meydana gelen, aklı olan veya hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt ve ibret olacak üç olayı hatırlattı. Bu olaylardan biri İsra ve Miraç, diğeri de İslam Devletinin kurulması için nusret talebidir. Ki bunlar, Allah'ın lütfu ve nimeti sayesinde dünyayı aydınlatan çok önemli iki olaydır. Üçüncüsü ise aydınlıktan sonra karanlığın çöktüğü elim olaydır. İngilizler, hain Arap ve Türk ajanlarının yardımıyla İstanbul'da Hilafete karşı kumpas kurarak yıktılar. Sonra ülkemizi param parça ettiler. Hilafetin ilgasının ardından artık başımıza gelmeyen kalmadı. Bugün şahit olduğumuz tüm trajedi işte bundan dolayıdır. Sonra Emir, bu olağanüstü zulüm ve karanlığı ortadan kaldırmak, yeniden Hilafetin nurunu geri getirmek için Müslümanlara bir davette bulundu. Diğer konuşmacılar ise, Arap Baharı öncesi ve sırasında Mısır, Yemen, Suriye ve Tunus'taki durumları ele aldı. Bundan sonra meselelerin nereye varacağına değinildi. Nitekim Sudan sözcüsü, Sudan'ın sorunları ve çözümlerinden söz etti. Konferansın kapanış konuşmasını yapan Hizb-ut Tahrir / Merkezi Medya Bürosu, konuşmasında yüce İslam ideolojisinden çıkarılan doğru çözümlere vurgu yaptı. Konuşmacılar şu sonuca vardılar:

Birincisi: Arap Baharı devrimleri neden patlak verdi ve ne getirdiler?

  • Ümmetin otoriter ve zorba yöneticilere karşı sabrı tükendikten sonra Arap Baharı devrimleri karanlık vakayı ve ceberut rejimi değiştirmek için patlak verdi. Bu nedenle devrimlerin sloganları "halk rejim değişikliği istiyor" idi.
  • Bu devrimler, tam uyanıklığa sahip olunmasa da İslam'ı talepler ile ön plana çıktı. Bu yüzden mübarek Cuma gösterileri oldu. Devrim meydanlarında milyonların yeri göğü inlettiği kitlesel salavatlara tanık olundu. Canları ve değerli şeyleri feda etmeye hazır oldukları dile getirildi. Tüm bunlar, inandıkları yüce akide ile uyumludur.
  • Bu devrimler, ümmetin korku duvarını yıkmasına, çıplak göğsüyle kurşunlara meydan okumasına rağmen rejimlerin çarpık ve çürük tahtlarını sallasa da sistemleri değiştiremedi.

İkincisi: Arap Baharı devrimlerine nasıl nüksetti?

  • Ülkedeki en güçlü grubun, orduların dizginlerini elinde tutan kâfir Batı [Amerika ve Avrupa] devrimleri destekleyen bir görüntü vermesine rağmen perde gerisinden devrimleri mecrasından ve İslami yörüngesinden saptırmak, bu devrimlerin laik, liberal ve diğer ajanları aracılığıyla demokratik talepler görünümünde olduğunu göstermek için çalıştı.
  • Eski rejimler yeni maskeler ile iktidara geri döndü. Mısır'da asker, eski muhafızlar ile yönetime geri geldi. Demokratik oyun ile ılımlı İslam sahipleri aldatıldı ve başarısızlığa uğratıldı. Tunus'ta ılımlı İslamcılar, İslam'ı açıkça yönetim ve siyasetten dışlayarak sakallı laikleri iktidarın başına getirdi.

Üçüncüsü: Suriye'de devrimin kararlılığı:

Patlak verdiği günden itibaren Suriye'de devrim, İslami akideye dayanıyor. Devrim, ilk önce camilerde başladı. Dolayısıyla Suriye devrimi İslami'dir. Başından beri İslami Hilafeti talep ediliyor. İşte Batıyı, özellikle Amerika'yı korkutan budur. Bu nedenle daha fazla katliam ve soykırım yapması için mücrim rejime gizlice ya da en azından devrimi destekler gibi görünerek yarı açık şekilde tavsiye ve telkinlerde bulundu. Hizb-ut Tahrir, Amerika ve ajanları tarafından devrimcilere karşı kurulan kumpas ve hileleri deşifre etti. Kumpas ve hilelerin ortaya çıkarılması devrimcilerin kararlılığını güçlendirdi ve tüm bu yıllar onların sebat etmesini sağladı. Amerika, devrimi çalmak için Suriye içinde ve dışında ajanlarını hâlâ seferber etmeye devam ediyor. Hizb-ut Tahrir gençleri, mücahit ve devrimcilere sebat vermeye devam ederek Batı'nın hilelerini deşifre edecektir. Hatta İslami hayatı başlatmak için gecelerini gündüzlerine katacaklar.

Dördüncüsü: Sudan'da reform:

  • ABD yönetimi, müzakere ve diyalog sonra da uzlaşıya dayalı anayasa yoluyla Sudan'ı bölme planını tamamlamak için sistemin hayatta kalmasından yanadır.
  • Mısır'da yapılanların aynısını Sudan hükümetine önerdi. Sudan hükümeti de laikliğin ithalini ve İslam'ın dışlanmasını gerektiren Tunus anayasasının kabulü konusunda gerekli adımı attı. Bu yüzden laikliği yerleştirmek ve Yemen'de olduğu gibi konfederasyon veya federasyon formülü ile Sudan'ın parçalanması yol açacak uzlaşıya dayalı bir anayasanın kabulü için diyalog çağrısı yapıldı.

Beşincisi: Sudan ve İslami ümmet, hatta dünya için can simidi:

1- Sömürgeci kâfir Amerika, Rusya, İngiltere ve Fransa'nın düşman olduğu gerçeğini idrak etmek. Müslümanların kaderi ve servetleri ile oynayan eli kesmek.

2- Zamanı gelen ikinci Raşidi Hilafet Devleti altında insanlar üzerine İslam'ın sistem ve hükümlerini uygulamak, Müslümanlar ve tüm insanlık için can simididir.

3- İslam akidesi, İslam temeline dayanmayan diyalog fikirlerinin, laikliğin, sivil devletin, uzlaşıya dayalı anayasanın ve federal sistemin geçersiz ve batıl olduğuna hükmetti.

4- İslam Devleti [Hilafet] ve İslami anayasa fikirlerini benimsemek ve Müslümanların tüm ülkelerini Halifenin otoritesi altında birleştirmek ümmete farzdır.

5- Değişim için doğru metot, Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem çizdiği hat üzerinde yürümeyi gerektirir. Bu da İslam temelinde faaliyet yürüten, toplumda fikri çatışma ve siyasi mücadele yapan, İslami Devletin temellerini tamamlamak için uğraşan Hizb-ut Tahrir'i kucaklamakla olur. Hizb-ut Tahrir'in sahip olduğu hüküm ve çözümlerle, nitelikli insanlarıyla, oluşturduğu kamu uyanıklığından fışkıran kamuoyuyla, samimi güç ve kuvvet ehlinin yanıt vermesiyle ümmet can simidini bulacak, İslami Hilafet Devleti kurulacaktır. Hizb-ut Tahrir, her maddesi şeri delillere dayalı ayrıntılı bir anayasa hazırladı. Etüt edilmesi, tartışılması ve benimsenmesi için ümmete sundu. Ümmet şimdi bu anayasayı uygulama sahasına koymak için Hizb-ut Tahrir ile çalışmalıdır.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ "Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir." [Nur 55]


İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: [email protected]

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER