Güney Darfur’un başkenti Nyala ili kolluk kuvvetleri, Hizb-ut Tahrir üyesi Şeyh Muhammed es-Semani’yi Salı günü Mevlit meydanında gözaltına aldılar. Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti, kurulan diyalog/iletişim noktası aracılığıyla insanlara ümmetin ölüm kalım meselesini tanıtıyordu.  O da Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmaktır. Şeyh Muhammed es-Semani hakkında Batı kısmında 69 ve 77 maddeleri uyarınca 858 nolu bir dosya açıldı. Bu basın açıklaması yazıldığı an Şeyhin gözaltı hali devam ediyordu.

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayetitarafından Sudan’ın çeşitli bölgelerinde kurulan diyalog noktaları, doğru İslami kültür ile insanları kültürlendirmeyi amaçlıyor. İnsanlar, diyalog noktaları aracılılığıyla her fikir, görüş ve eylem için İslam’ı temel yapmak gerektiğini öğreniyorlar. Bu diyalog noktalarının amacı, Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya davettir. Diyalog noktalarının başında öyle kimseler duruyor ki ticaret ve alış veriş onları Allah’ı zikretmekten alıkoyamaz. Onlar, geri kalan, İslam’dan ve hükümlerinden uzak kalan bu ümmeti kalkındırmak için gecelerini gündüzlerine katıyorlar.

Buna göre Şeyh Muhammed es-Semani’ye karşı açılan davaya konu yasaların içeriğine göre böyle büyük bir iş yapan biri nasıl düzeni ihlal edebilir, suç işleyip kamuya zarar verebilir ki? Şeyh Muhammed gibiler, bu büyük eylemlerinden ötürü cezalandırılmayıp onurlandırılmalıdır.

Allah Subhânehu ve Teâlâ, yolundan alıkoyanları bozgunların acı sonunu vaat etti ki O’nun vaadi haktır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلا تَقْعُدُوا بِكُلِّ صِرَاطٍ تُوعِدُونَ وَتَصُدُّونَ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ مَنْ آمَنَ بِهِ وَتَبْغُونَهَا عِوَجًا وَاذْكُرُوا إِذْ كُنْتُمْ قَلِيلا فَكَثَّرَكُمْ وَانْظُرُوا كَيْفَ كَانَ عَاقِبَةُ الْمُفْسِدِينَ“Tehdit ederek, inananları Allah yolundan alıkoyarak ve o yolu eğip bükmek isteyerek öyle her yolun başında oturmayın. Düşünün ki siz az idiniz de O sizi çoğalttı. Bakın ki, bozguncuların sonu nasıl olmuştur!”^{[Araf 86]}

Nyala kentinde bile güvenliği sağlayamayan Güney Darfur eyaleti kolluk kuvvetleri, Hizb-ut Tahrir gençlerine karşı açılan böyle art niyetli davalardan ötürü çok büyük günah ve suç işlediklerini bilmelidirler. Bu dosyalar, canlarını Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya satan Hizbin gençlerini asla yıldıramaz. Gözaltılar, cezaevleri ve işkenceler onlara asla zarar veremez. Onlar, vakti zamanı gelen Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletini kurmak için ümmetle birlikte ciddiyetle çalışacaklardır.

Umarız Allah Subhânehu ve Teâlâ bizi Hilafetin ordu ve tanıklarından eyler ki dünya ve ahiretin güzelliğine nail oluruz. İşte o zaman zalimler ne acı bir akıbetle yüz yüze geleceklerini yakında anlayacaklardır.